Adalar’ın Sessiz Hafızası: Gayrimüslim Mezarlıkları

Adalar’ın Sessiz Hafızası: Gayrimüslim Mezarlıkları
Yayınlama: 02.11.2025
A+
A-

İstanbul’un göz alıcı adaları, yalnızca doğası ve mimarisiyle değil, farklı inanç topluluklarının bir arada yaşadığı çok kültürlü yapısıyla da dikkat çeker. Bu çok katmanlı kültürel mirasın en sessiz tanıkları ise Adalar’daki gayrimüslim mezarlıklarıdır.

Büyükada, Heybeliada ve Kınalıada’da yer alan Rum Ortodoks, Latin Katolik ve Ermeni mezarlıkları, adaların tarihsel dokusunu, sosyal çeşitliliğini ve dini hoşgörüsünü yansıtır. Bu mezarlıklar, yalnızca defin alanları değil, aynı zamanda kültürel sürekliliğin ve birlikte yaşamın sembolleridir[^1].

Rum Ortodoks Mezarlığı

Büyükada’nın en bilinen mezarlıklarından biri Rum Ortodoks Mezarlığı, AyaYorgi Tepesi’nin kuzey yamacında, çam ve selvi ağaçları arasında uzanır. 19. yüzyılın sonlarında düzenlenmiş olan bu mezarlık, hem mimari hem sembolik anlamda adanın en eski kutsal alanlarından biridir.

Mezar taşlarında çoğu zaman Yunan harfleriyle yazılmış dualar, haç motifleri ve mermer oymalar görülür. Bazı taşlarda “Αιώνια η μνήμη” (Ebedi anı) yazısı dikkat çeker. Alanın sessizliğini yalnızca rüzgârda salınan selvi ağaçlarının uğultusu bozar.

Burada Büyükada’nın simgesi haline gelen futbolcu Lefter Küçükandonyadis (1925–2012) de defnedilmiştir[^2]. Lefter’in mezarı, her yıl yüzlerce ziyaretçi tarafından saygıyla anılır. Onun yanı sıra çok sayıda Rum din adamı, öğretmen ve zanaatkâr da burada ebedi istirahatgâhını bulmuştur.

Latin Katolik Mezarlığı

Adalar’da bir diğer önemli mezarlık, Latin Katolik Mezarlığı’dır. Genellikle İtalyan ve Fransız kökenli Katolik ailelere ait olan bu alan, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başı arasında aktif olarak kullanılmıştır[^3].

Mezarlığın mimarisi, Avrupa tarzı lahitleri, küçük şapelleri ve haç formlu taş işçiliğiyle dikkat çeker. Bazı mezar taşlarında “Requiescat in Pace” (Huzur içinde yat) yazısı yer alır.

Burası aynı zamanda adalarda yaşamış Levanten ailelerinin kültürel izlerini de taşır. Katolik mezarlığı, Bizans’tan Cumhuriyet’e uzanan dini çeşitliliğin sürekliliğini temsil eder.

Hristos Manastırı Din Adamları Mezarlığı

Büyükada’nın tepe noktasındaki Hristos (İsa) Manastırı, hem dini hem tarihsel açıdan özel bir yerdir. 11. yüzyıldan bu yana ibadet yeri olarak kullanılan bu manastırın çevresinde, yüzyıllık bir din adamları mezarlığı bulunur[^4].

Burada gömülü olan rahiplerin mezar taşlarında genellikle sade haçlar, Eski Yunanca ayetler ve tarih kayıtları yer alır. Bazı taşlar zamana yenilmiş, yosun tutmuş, okunamaz hale gelmiştir. Ancak bu sessiz taşlar, adaların dini mirasının en kadim tanıklarıdır.

Manastır çevresindeki selvi ve çam ağaçları, adeta bu kutsal mekânı kuşatarak, yüzyıllardır süren bir sükûnetin sembolü haline gelmiştir.

Kınalıada ve Heybeliada’daki Ermeni ve Rum Mezarlıkları

Kınalıada’daki Ermeni Mezarlığı, adanın küçük ama güçlü Ermeni cemaatinin tarihini yansıtır. Burada el işçiliği yüksek mezar taşları, “Աստուած հոգին լուսաւորէ” (Tanrı ruhunu aydınlatsın) yazılı taşlar ve aile kabristanları dikkat çeker[^5].

Heybeliada’da ise Rum Ruhban Okulu’na yakın bölgede yer alan küçük bir Ortodoks mezarlığı, okulun eski öğrencileri ve din adamlarını barındırır. Bu alan, hem dini eğitimin hem de kültürel devamlılığın sessiz bir anıtıdır.

Hafıza, Kimlik ve Sessizlik

Adalar’daki gayrimüslim mezarlıkları, İstanbul’un çok kültürlü kimliğinin sessiz tanıklarıdır.
Her biri farklı bir inanç sistemine ait olsa da, bu alanlar ortak bir duyguda birleşir: saygı, sessizlik ve süreklilik.

Mezar taşlarında yazılı isimler, kimi zaman artık adalarda yaşamayan ailelerin son izleridir. Bu yönüyle mezarlıklar, sadece ölüleri değil, göç eden bir kültürün hatırasını da barındırır[^6].

Adalar’daki gayrimüslim mezarlıkları, hem dini çeşitliliğin hem birlikte yaşama kültürünün kanıtıdır.
Büyükada Rum Ortodoks Mezarlığı’nda Lefter’in taşında duran bir çiçek, Hristos Manastırı’nda yosun tutmuş bir rahip mezarı, Katolik Mezarlığı’ndaki kırık bir haç… Her biri İstanbul’un unutulmaması gereken hikâyelerini anlatır.

Bu nedenle, bu mezarlıklar yalnızca korunması gereken “tarihi alanlar” değil; ortak hafızamızı yaşatan kültürel miras mekânlarıdır.

Haluk Direskeneli

Dipnotlar

[^1]: İstanbul Kültür Envanteri, “Adalar Dini Mekânlar Dizisi”, 2022.
[^2]: Adalı Dergisi, Ocak 2012, “Lefter’in Ardından”.
[^3]: Levantine Heritage Foundation, “Catholic Cemeteries of Istanbul Islands”, 2021.
[^4]: Greek Orthodox Patriarchate Archives, “Hristos Monastery Records”, 2019.
[^5]: Ermeni Kültürel Bellek Projesi, “Kınalıada Mezarlıkları ve Taş Yazıtları”, 2020.
[^6]: İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, “Kent Hafızası ve Göç Eden Kimlikler”, 2023.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version