Toplum biliminde “kendi kendini gerçekleştiren kehanet” (self-fulfilling prophecy), başlangıçta yanlış olan bir tanımın, insanların o tanıma göre davranmaya başlamasıyla doğru hale gelmesi durumudur. Kavramı ilk olarak sistematik biçimde ele alan Amerikalı sosyolog Robert K. Merton, bu durumu şöyle tanımlar:
“Kendi kendini gerçekleştiren kehanet, başlangıçta yanlış bir durum tanımının, yeni bir davranışı tetikleyerek o yanlış tanımı doğru hale getirmesidir.”
Bu olgu yalnızca siyaset ya da ekonomi alanlarında değil, küçük topluluklarda, hatta ada yaşamında bile gözlemlenebilir.
Büyükada, toplumsal beklentilerin, söylentilerin ve kolektif davranışların kendi gerçekliğini yaratma potansiyelinin belki de en net gözlemlendiği yerlerden biridir.
Söylentiden Gerçeğe: Ada Kültüründe Kehanetin İzleri
Büyükada, dar bir toplumsal çevreye ve güçlü bir iletişim ağına sahip olduğu için, küçük bir söylenti bile bazen büyük bir gerçeğe dönüşebilir. Bir evin satılacağı söylentisi yayılır, kısa süre sonra gerçekten satılır. “Bu kış adada kimse kalmaz” denir, gerçekten birçok kişi kış başında evi kapatır. Ya da tam tersi; “Bu yıl adada hareket olacak” beklentisi, yeni işletmelerin açılmasını, insanların cesaretlenmesini sağlar.
Böylece söylentiler yalnızca bilgi taşımaz, aynı zamanda davranışı yönlendirir. İnsanlar bu söylentilere göre hareket ettikçe, söylentinin kendisi gerçeğe dönüşür. İşte tam da bu noktada Merton’un kavramsallaştırdığı “kendi kendini gerçekleştiren kehanet” devreye girer.
Ekonomik ve Sosyal Beklentiler
Ekonomi literatüründe de benzer bir dinamik vardır. “Bu yaz turizm kötü geçecek” denildiğinde, yatırımcılar temkinli davranır, işletmeler personel azaltır, hizmet kalitesi düşer — ve gerçekten turizm kötü geçer. Büyükada’nın mevsimsel ekonomisinde bu döngü çok belirgindir. Beklentiler, davranışları; davranışlar, sonuçları biçimlendirir.
Aynı süreç toplumsal huzur açısından da geçerlidir. “Ada eski huzurunu kaybetti” söylemi sıkça dile getirildiğinde, insanlar birbirine daha az güvenmeye başlar, sosyal ilişkiler zayıflar — ve gerçekten huzur kaybolur.
Kehaneti Bozmanın Yolu: Gerçekçi İyimserlik
Büyükada’nın geleceğiyle ilgili yapılan tartışmalarda, karamsarlık kadar aşırı iyimserlik de yanıltıcı olabilir. Önemli olan, gerçekçi bir iyimserlik tutumudur. Adalıların, “Ada’da hayat yavaş ama güzel devam ediyor” gibi olumlu ama ölçülü bir inancı, davranışları da bu yönde şekillendirir. Bu, kehaneti tersine çevirmenin bir yoludur.
Ada’nın Sessiz Laboratuvarı
Büyükada, toplumsal dinamikleri küçük ölçekte gözlemleyebileceğimiz bir sosyolojik laboratuvar gibidir. Burada beklentiler, dedikodular, planlar ve korkular, yalnızca bireysel psikolojiyi değil, toplumsal yapıyı da dönüştürür.
Dolayısıyla şu soruyu sormak anlamlıdır:
“Büyükada’nın bugünkü hali, kendiliğinden mi oluştu, yoksa yıllar boyunca tekrarlanan kehanetlerin eseri mi?”
Belki de Ada’nın geleceği, tam da bu farkındalığı geliştirebilmemize bağlıdır. Eğer olumsuz kehanetleri değil, dayanışma ve güzellik üzerine kurulu beklentileri beslersek, Ada kendi kendini gerçekleştiren yeni bir umut kehaneti yaratabilir.
⸻
Haluk Direskeneli