Kötü hava koşullarını fırsat bilen endüstriyel balıkçı tekneleri, Adalar’ın biyolojik koridorlarını tehdit ediyor. İhbar hattımıza ulaşan yeni görüntüler, mevcut yasakların Marmara’yı korumakta yetersiz kaldığını bir kez daha gözler önüne serdi.
İSTANBUL (Adalar) – Marmara Denizi’nde etkili olan yoğun sis ve puslu hava, deniz ekosistemi için yeni bir tehdidi beraberinde getirdi. Gazetemizin ihbar hattına gönderilen ve bugün (29 Kasım) kaydedilen görüntülerde, görüş mesafesinin düştüğü Kınalıada açıklarında bir gırgır teknesinin şüpheli manevraları kameralara yansıdı.
Yaşanan bu son olay, çevre örgütleri ve Adalar halkı tarafından uzun süredir dile getirilen “yasak alan genişletilmeli” talebinin ne kadar haklı olduğunu kanıtladı. Mevcut koruma haritasının (104 nolu bölge) delik deşik edildiğini savunan sivil toplum kuruluşları, Marmara’yı kurtaracak yeni harita önerisini masaya koydu.
Yeni öneriye göre:
2012 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın tebliği ile Adalar çevresinde gırgır avcılığının yasaklanması, son 15 yılda meyvelerini vermişti. Bölge; lüfer, palamut ve kofana gibi türler için bir “deniz vahası”na dönüşmüş, bu durumdan en çok geleneksel kıyı balıkçıları faydalanmıştı.
Adalı bir balıkçı durumu şöyle özetliyor: “Eskiden gırgırlar denizi kuruturdu. Yasak geldi, deniz nefes aldı, evimize ekmek götürdük. Şimdi sisin arkasına saklanıp, sınırın ucunda bekleyip yine denizi bitirmeye çalışıyorlar. Bu yasağın kalkması veya delinmesi Adalar’a ihanettir.”
Görüntülerdeki gibi sisli havaları fırsat bilerek “yasak alan sınırında dans eden” veya radar takibinden kaçarak yasak sahaya giren teknelere karşı denetimlerin artırılması talep ediliyor. Marmara Denizi can çekişirken, endüstriyel balıkçılık lobisinin baskılarına boyun eğilmemesi ve önerilen yeni harita sınırlarının acilen resmileşmesi, denizin geleceği için hayati önem taşıyor.
Kamuoyu, Sahil Güvenlik ve Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan, “sınırdan kurtaran” değil, “ekosistemi kurtaran” adımlar atmasını bekliyor.