2020’ye en çok sigara içilen 40’ıncı ülke olarak giren Türkiye’de hedef tütünsüz yaşam

2020’ye en çok sigara içilen 40’ıncı ülke olarak giren Türkiye’de hedef tütünsüz yaşam
Yayınlama: 06.01.2020
Düzenleme: 13.12.2022 15:24
A+
A-

2020’ye en çok sigara içilen 40’ıncı ülke olarak giren Türkiye’de hedef tütünsüz yaşam

2008 yılında çıkan tütünle mücadele yasasından sonra Türkiye’de tütünsüz yaşam yolunda büyük yol kat edildiğini, dünya genelinde tütünle mücadele konusunda başarılı olan ülkeler arasında Türkiye’nin ilk sıralarda yer aldığını belirten Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Toprak, yeni yılın yeni umutlar ve başlangıçlarla birlikte sigarayı ve diğer tütün ürünlerinin kullanımlarını bırakmak için çok uygun bir zaman olduğunu vurguladı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre dünya genelinde tütün kullanan kişi sayısı 2000 yılında 1 milyar 397 milyon iken, 2018’de bu sayı 60 milyon gerileyerek 1 milyar 337 milyona düştü. Ancak sigara, pasif içiciler dahil her yıl 7 milyon insanın ölümüne neden olmaya devam ediyor. Aynı veriler ışığında Türkiye en çok sigara içilen ülkeler arasında 40. sırada yerini alıyor.

Yeni yılda sigarayı sen de bırakabilirsin
Herkes için “yeni yıl, yeni umutlar” diyen Prof. Dr. Dilek Toprak: “Yeni umutların, yeni güzel dileklerin arasına bir de sigarayı bırakmak gibi sağlığımız için çok önemli bir hedef koyalım, bunun için cesaretimiz kırılmasın. Hem kendi isteğimizle hem de profesyonel destek alarak yepyeni bir yıla güzel bir adım atalım. Yeni yıla yeni umutlarla ve daha sağlıklı olarak girebilmek için cesaretli olunmalı. Hedef koyarak, profesyonel bir yardım alarak sen de bırakabilirsin diyoruz.”

Sigarayı bırakmayı öteledikçe sağlığa zarar da artıyor

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği (TAHUD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Toprak sigaranın zararları hakkında şunları söyledi: “Sigaranın zararları kümülatif dediğimiz biçimde birikerek, artarak gider. Bu nedenle sigara ve tütün mamulleri kullanım zamanı ne kadar uzarsa, kişiye verdiği zarar da o kadar artıyor. Çünkü sigara akciğerler ve solunum yollarıyla sınırlı kalmayıp tüm sistemimizde aklınıza gelebilecek tüm organlarımıza zarar veren bir maddedir. Sigarayı bırakmayı ötelemekle tamamen zararlı geçen süreyi de artırmış oluyoruz. Bu süre ne kadar uzarsa sigaranın verdiği zarar ve beraberinde de kanser yapıcı etkisi o kadar artar. Bu nedenle bırakma süresi önemli. Beraberinde çevreye verdiğimiz zararı da dikkate almamız lazım.”

Tütün kullanımı son yıllarda adölesanlarda ve kadınlarda artış gösterdi
Sigaranın ve tütün kullanımının adölesanlarda, yani ergenlerde çok önemli bir sorun olduğunu; kadınlarda yayılmasının en önemli sebebinin ekonomik özgürlük ve çalışma hayatı olduğunu belirten Prof. Dr. Dilek Toprak şöyle konuştu: “Ülkemizde sigara kadar nargile de sağlığı tehdit eden önemli bir sorundur. Geleneksel Türk içeceği gibi gösterilerek, süslemeler ve aromalar ile, özellikle adölesanlar için daha cazip hale getirilen nargileye dikkat etmemiz gerekiyor. Üzerine dikkat çekmeyecek şekilde “zararlıdır” yazılarak gençlere yönelik mekanlarda sunulan nargile sigara, tütün ve diğer tütün ürünlerinden daha masum gösteriliyor. Adölesanlar için büyük bir tehlike olan nargilenin sigaraya eşdeğer hatta daha fazla zarara sahip olduğunun gençlere ve ailelere öğretilmesi gerekiyor. Nargile aynı ağızlığın kullanılması durumunda enfeksiyon yönünden de birçok tehlike barındırıyor. Bir diğer masum  görünen tehlike ise elektronik sigara kullanımı. Elektronik sigaranın da sigara kadar zararlı olduğunu bilmek gerekiyor. Sigaradan elektronik sigaraya geçmek; sigaradan kurtulmada bir adım olarak kabul edilmiyor. Onun için nargile ve elektronik sigarayı, sigaradan bir kurtuluş olarak görmemek ve çevrede bu şekilde algı yaratmamak gerekir. Benzer şekilde pipo, puro gibi tütün mamullerinin de zararlarını  artık hepimiz biliyoruz. Gençlerimizi tüm bunlardan korumak ve onları bilgilendirmek gerekiyor.”

Toplumdaki her bireyin adölesanları/ergenleri sigara içmeye özendirmeyecek davranışlarda bulunması son derece önemli
Anne baba sigara içerse çocuğun da sigara içme riski çok fazladır. Adölesanın idol olarak seçtiği bir sanatçı veya sporcunun elinde sigarayla görüntüleri onun için özendirici olabilir. Bu gibi davranışlardan uzak durmak gerekiyor. Reklamlarda kullanılan temalar, mekanlar, mankenler, arkadaki fonlar, fotoğraflar bilinçaltına mesaj ilettiği için dikkatli kullanılmalıdır.
Son yıllarda sigara içmeyi sınırlandıran yasalar, hem erişkinlerde hem de adölesanlarda  sigarasız yaşamın başarısını artırdı. Sigaraya başlamada en riskli yaşlar adölesan dönemidir. Bu nedenle okullarda da sigara ve tütün ürünleriyle mücadele konusunda programlar, eğitici seminerler ve konferanslar düzenlenmeli. Ergen bireyin sigara içmesi durumunda ailelerin cezalandırma ya da suçlama gibi yanlış yöntemlere başvurması daha olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bunun yerine profesyonel yardım alınması, gencin sigarayı bırakmaya cesaretlendirilmesi ve bu konuda kendisinin yanında olunduğunun hissettirilmesi gerekir. Adölesan döneminin hassas bir dönem olduğu unutulmadan empati yöntemiyle doğru yaklaşım sergilenmelidir.“

Profesyonel yardımla tekrarlamalar olmadan da sigarayı bırakmak mümkün
Yapılan çalışmalar ışığında kişinin tek başına da sigarayı bırakabileceğini söyleyen Prof. Dr. Dilek Toprak: “Profesyonel yardım alınarak daha az zararla, daha kolay, daha uzun vadeli ve daha az nüks ihtimali ile bireylerin sigaradan kurtulmasını istiyoruz. Bunun için kullandığımız 3 temel yöntemimiz var: birinci yöntemimiz “davranış terapisi”, ikincisi “farmakoterapi”, üçüncüsü de çok sık tercih ettiğimiz, ilk iki seçeneğin birlikte uygulandığı “kombine terapi”; yani hem davranışsal hem de medikal tedavinin birlikte olmasıdır. Davranışsal terapilerde hastaya sigarayı bırakma döneminde yaşayabileceği sıkıntılarla nasıl baş etmesi gerektiğini, içme atakları geldiğinde neler yapması gerektiğini anlatıyoruz. Bir diğer yöntemse farmakoterapi yani ilaç desteği ile sigarayı bırakmak. Bununla ilgili kullandığımız oldukça başarılı bir ilaç profilimiz olduğunu söyleyebiliriz. Herkese uygun, standart bir tedavinin varlığı söz konusu değildir. Gerekli muayene ve tetkiklerle, kişinin bağımlılık düzeyi, yaşı, mesleği, ek hastalıkları ve pek çok şey dikkate alınarak kişiye özel tedavi belirlenir. İyi bir hekim-hasta işbirliği ve uygun tedavi yöntemi ile başarı şansı yüksektir.

Sigarayı bırakırken kişinin en büyük destekçisi yakın çevresi olmalı
Prof. Dr. Dilek Toprak, sigarayı bırakma aşamasında olan kişilerin yakınlarına şu tavsiyeleri verdi: “Hasta ile mutabık kaldığımız sigara bırakma  gününden itibaren kendisine sigarayı hatırlatan her şeyi etrafından kaldırmasını söylüyoruz. Bu konuda ailenin ve çevrenin çok önemli etkisi var. Aile kül tablasından sigara paketine ve izmarit görüntülerine kadar hiçbir şeyin ortada kalmaması için hastaya destek olmalı. Kişinin ailesinde veya arkadaş çevresinde içenler varsa sigarayı bırakmak isteyen kişinin yanında içmemesi gerekir. Ayrıca kişinin kararından dolayı sözel olarak da desteklenmesi, “seni cesaretin ve iraden için kutluyoruz” gibi sözler ile cesaretlendirilmesi gerekir. Başka bir faktör olarak, eşler birlikte içiyorsa her ikisinin birlikte tedaviye gelmesinin daha motivasyon artırıcı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü birinin içip diğerinin içmemesi başarı şansını biraz düşürüyor. Bu nedenle eş, dost, arkadaş ve akrabalardan destek bekliyoruz. Bir başka beklentimizse “bir günden bir şey olmaz, pazartesi değil de salı günü bırakırsın” gibi öteleyici ifadeler tedavinin seyri için çok büyük bir risk. Çünkü sigara bırakıldığında bir nefes dahi içilmemesi gerektiğini vurguluyoruz.”

Sigarayı bırakma sürecindeki kişilerde nikotin eksikliğine bağlı olarak birkaç hafta huzursuzluk, çabuk sinirlenme, konsantrasyon düşüklüğü, uyku problemleri olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Toprak: “Bu dönemde kişiye anlayışlı davranmak ve ona destek olmak çok önemli. Onun için, sadece hekime değil bırakmak isteyen kişinin çevresine düşen görev, sigarayı bırakmaya karar veren bireye destek olmaktır. Bırakmak isteyen kişiler de “Bir nefesten bir şey olmaz” diyerek boş vermemeli, kendisi ve çevresini düşünerek kararlılığını devam ettirmelidir. Sigaradan kurtulma kararını aldıktan sonra yapılacak ilk şey, doğru yerden yardım istemektir. Bu konuda en güvenilir merkezler ise Sağlık Bakanlığı kontrolünde açılan Sigara Bırakma Poliklinikleridir. Bu polikliniklere ‘Alo 171′ hattından ya da polikliniğin bağlı olduğu merkezin numarasından kolayca ulaşılabilir ve randevu alınabilir.”

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version