Son gelişmeler ışığında, 2025 yılının Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için kritik bir dönüm noktası olacak gibi görünüyor. Dünyanın en köklü siyasi oluşumlarından biri olan CHP, içinde bulunduğu değişim sürecini doğru yönetememesi halinde geri dönülmez bir yola girebilir. Parti içindeki çekişmeler, yılların birikimiyle oluşan ülfet, çirkin siyaset ve otoriterleşme eğilimleri, CHP’yi varoluşsal bir mücadelenin eşiğine getirmiş durumda.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 2025 yılında önemli bir dönemeçte. Parti, değişim sürecinde yaşananlarla birlikte, güç devşirme ve varlık-yokluk mücadelesine dönüşen iç dinamiklerle karşı karşıya. Bu süreçte CHP’nin ya akıl, bilim ve ilkelerle ilerleyerek güçlenmesi ya da ömrünü tamamlayacak.
Uzmanlar, CHP’nin yüz yıllık tarihinde ilk kez bu denli kapsamlı bir “Temiz Eller” operasyonuna ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Parti içindeki yolsuzluk, mezhepcilik ve kutuplaşma gibi sorunlarla mücadele edilmezse, CHP’nin siyasi arenada etkinliğini kaybederek sadece bir tabela partisi haline gelebileceği uyarısında bulunuyorlar. Bu konuda partinin gerçek sahiplerinin harekete geçmesi gerektiği vurgulanıyor.
Atatürk’ün partisine gönül verenler, CHP’nin yolsuzluk, mezhepçilik ve kutuplaşma odaklı bir yapıya dönüşmesine izin vermeyeceklerini ifade ediyor. Demokrasinin farklı görüşlerin mücadelesiyle var olduğu hatırlatılırken, tek bir partinin egemen olmasının devleti yok edeceği vurgulanıyor. Bu nedenle, partinin gerçek sahiplerine, geç olmadan CHP’ye sahip çıkmaları çağrısı yapılıyor.
Halkın ve milletin gücünün önünde hiçbir siyasi yapının duramayacağı belirtilerek, CHP içindeki yanlış yönetim anlayışının değişmesi gerektiği ifade ediliyor. Parti içindeki duvarların yıkılması ve halkın sesinin daha güçlü bir şekilde duyurulması gerektiği vurgulanıyor. Gençlere ve partinin geleceğine inananlara seslenilerek, “Gelecek biziz” mesajı veriliyor.
CHP’nin 2025 yılına girerken köklü bir değişim sürecine ihtiyaç duyduğu açıkça görülüyor. Parti içindeki çekişmelerin son bulması ve halkın taleplerine kulak verilmesi halinde, CHP’nin yeniden güçlü bir siyasi aktör olabileceği belirtiliyor. Ancak bu değişim gerçekleşmezse, partinin siyasi arenadaki etkisini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceği uyarısı yapılıyor.
Bu değişimin ne Ekrem İmamoğlu ne de şaibeli bir şekilde genel başkanlık koltuğuna oturduğu kendi partilileri tarafından iddia edilen Özgür Özel ile olabilecek bir durum olmadığı belli. Adalar İlçesi’ne başkan adayı olarak Büyükada’daki yardakçısıyla beraber Ali Ercan Akpolat gibi birini atayan bir genel başkan ve büyükşehir belediye başkanı bu eleştirileri hak ediyor
Ne zaman ki CHP’yi birilerinin adamı değil Adamlar yönetir işte o zaman CHP umut olur.
İ.Küçükkaya’nın sorduğu ”Seni kim seçti?” sorusunun cevabı; Ercan’ı niye seçtiler (aday yaptılar)! belli oldu.