İSTANBUL – İstanbul’un gözde kaçış noktalarından olan Prens Adaları’na vapurla ulaşan ziyaretçileri, son günlerde ilk olarak adanın sadık sakinleri olan sokak köpekleri karşılıyor. Adanın giriş ve çıkış noktası olan vapur iskelesi ve çevresindeki çarşıyı kendilerine mesken edinen köpekler, ilginç manzaralar oluşturuyor.
Bu sabah saatlerinde çekilen ve sosyal medyada paylaşılan fotoğraflar, durumun boyutunu gözler önüne seriyor. Görüntülerden birinde, vapurdan inen yolcuların kullandığı iskele bekleme salonunun, turnikelerin hemen önünde ve içinde dinlenen köpeklere ev sahipliği yaptığı görülüyor. Serin yer karolarına uzanmış köpekler, yolcu yoğunluğuna aldırış etmeden dinlenirken, ada sakinleri ve turistler de bu duruma alışmış görünüyor.
Diğer fotoğraflarda ise iskeleden çarşıya uzanan ana caddelerin köpeklerin kontrolü altında olduğu dikkat çekiyor. Esnafın ve yayaların arasında dolaşan, dükkanların gölgeliklerine ve yol ortasına yatarak dinlenen köpekler, adanın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Özellikle turistlerin yoğun ilgi gösterdiği dondurmacıların ve hediyelik eşya dükkanlarının önü, onların favori dinlenme mekanları arasında yer alıyor.
Bu manzara, ada sakinleri ve ziyaretçiler arasında farklı yorumlara neden oluyor. Bir kısım hayvansever, köpeklerin ada yaşamının bir parçası olduğunu, uysal olduklarını ve esnaf tarafından düzenli olarak beslendiklerini belirterek bu durumdan memnuniyet duyuyor. Onlara göre bu “patili dostlar”, adanın kendine has ruhunu ve doğallığını yansıtıyor.
Ancak bir diğer kesim ise, özellikle çocuklu aileler ve köpeklerden korkanlar, bu durumdan endişeli. İskelenin içi de dahil olmak üzere bu kadar merkezi bir noktada çok sayıda köpeğin kontrolsüz bir şekilde bulunmasının hijyen ve güvenlik açısından riskler taşıyabileceğini dile getiriyorlar.
Yetkililerin sokak hayvanlarına yönelik kısırlaştırma ve aşılama çalışmaları devam etse de, adanın giriş noktasındaki bu yoğunluk, insan ve hayvan arasındaki ortak yaşam alanlarının sınırları ve yönetimi konusunda tartışmaları bir kez daha gündeme getiriyor. Bu eşsiz birlikteliğin, tüm taraflar için güvenli ve sağlıklı bir şekilde nasıl sürdürüleceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.