Son dönemde Adalar’da bisiklet yarışları düzenlenmeye başlandı. Belediye, müftülük ve bazı özel sponsorlar bu etkinliklere destek veriyor. Ancak bu organizasyonların yarattığı manzaralar, ciddi soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.
Büyükada’nın dar, merdivenli ve tarihi sokaklarında, yukarıdan aşağıya hızla inen off-road bisikletleri adeta bir “adrenalin şovu” sunuyor. Ormanlık parkurlarda toprak yollarda yapılan antrenmanlar ve hafta sonu düzenlenen yarışlar görsel olarak ilgi çekici olabilir. Hatta bisikletlilerin Filistin bayraklarıyla düzenledikleri dayanışma turları da dikkat çekiyor.
Ancak şu soruyu sormadan edemiyoruz: Bütün bunlar neyin ispatı?
Adaların dar sokaklarında, yaya trafiğinin yoğun olduğu bölgelerde, kontrolsüz bir şekilde hızla bisiklet sürmek ciddi bir güvenlik riski taşır. Açık deniz yüzme yarışlarını, koşu maratonlarını anlarım; ancak daracık sokaklarda, tarihi dokunun içinde, kontrolsüz bisiklet yarışlarını anlamakta zorlanıyorum.
Burası bir bisiklet pisti değil. Her an kötü bir kaza yaşanabilir. Dar sokaklarda yürümek bile güçken, onlarca bisikletlinin hızla yokuş aşağı inmesi hem yarışmacılar hem de yaya ada sakinleri için tehlike yaratıyor. Bir anlık dikkatsizlik, hem sürücünün hem de çevredeki insanların hayatını riske atabilir.
Adalarda bisiklet yarışları, doğru planlama ve güvenlik önlemleri olmadan büyük bir kaosa dönüşebilir. Bu organizasyonlar, keyifli bir spor faaliyeti olmaktan çıkıp adeta kontrolsüz bir çılgınlığa evrilme riski taşıyor.
Adaların korunması gereken doğal ve tarihi yapısını zedelemeyen, güvenli, sürdürülebilir spor etkinlikleri elbette desteklenmeli. Ancak dar sokaklarda kontrolsüz bisiklet yarışlarına destek vermek, ne sporun ruhuna ne de Ada’nın huzurlu kimliğine yakışıyor.
⸻
Haluk Direskeneli
