Kamuoyunda “zemini en sağlam yer” olarak bilinen Prens Adaları’nın deprem kaderiyle ilgili hazırlanan kapsamlı rapor, ezberleri bozan sonuçlar ortaya koydu. Bilimsel veriler ışığında hazırlanan değerlendirme, Adalar’ın sağlam ana kayasına rağmen, fay hattına kritik yakınlığı, yerleşimlerin kurulduğu zayıf zeminler ve eski yapı stoku nedeniyle İstanbul’un deprem riski en yüksek ilçelerinden biri olduğunu gözler önüne serdi.
Prens Adaları’nın deprem direncini masaya yatıran ve jeolojiden yapı stokuna kadar çok yönlü bir analiz sunan rapor, “Adalar depreme dayanıklı mı?” sorusuna net bir yanıt veriyor: Tehlike büyük ve çok katmanlı. Rapor, derinlerdeki sağlam kayanın bir güvence olmadığını, asıl riskin yüzeyde, yani insanların yaşadığı yerlerde gizli olduğunu vurguluyor.
Raporun en çarpıcı tespiti, “sağlam zemin” algısıyla bilimsel risk analizleri arasındaki çelişkiyi ortadan kaldırması oldu. Adalar’ın temelini oluşturan milyonlarca yıllık Paleozoyik kayaçlar gerçekten de İstanbul’un en sağlam jeolojik yapılarından biri. Ancak rapor, bu durumun bir “aldatmaca” olabileceğine dikkat çekiyor. Çünkü yerleşimlerin büyük bölümü, bu sağlam ana kayanın üzerinde değil, onun üzerini örten ve deprem dalgalarını katbekat büyütme potansiyeline sahip zayıf zeminlerde kurulu.
Rapora göre, özellikle Adalar’ın kuzey kıyılarında yoğunlaşan yerleşimler; alüvyon, yamaç molozu ve denizin doldurulmasıyla oluşturulmuş yapay dolgu alanları üzerinde yer alıyor. Bu zeminler, şiddetli bir sarsıntıda hem “sıvılaşma” hem de “heyelan” riski taşıyor. Tarihte Vordonisi Adası’nın bir depremde sulara gömülmesi, bu zemin-yerleşim uyumsuzluğunun en acı kanıtı olarak gösteriliyor.
Adalar’ın riskini en üst seviyeye taşıyan faktör, beklenen büyük Marmara depremini üretecek Kuzey Anadolu Fay Zonu’na olan kritik yakınlığı. Raporda, fay hattının Yassıada’ya sadece 3 km, diğer adalara ise 8-10 km mesafede olduğu belirtiliyor. Bu yakınlık, Adalar’ın sarsıntıyı ilk ve en şiddetli şekilde hissedeceği anlamına geliyor.
Asıl korkutan senaryo ise depremin tetikleyeceği ikincil afetler:
Tsunami Tehdidi: İBB ve ODTÜ’nün modellemelerine göre, olası bir depremin ardından tsunaminin Adalar’a ulaşma süresi sadece 5-10 dakika. Raporda, dalgaların karada 200 metreye kadar ilerleyebileceği ve Maden Mahallesi gibi noktalarda su seviyesinin 12 metreyi aşabileceği öngörülüyor.
Sıvılaşma Riski: Özellikle iskele ve rıhtım çevrelerindeki dolgu alanlarının, sarsıntıyla birlikte taşıma gücünü yitirerek üzerindeki yapıların yan yatmasına veya batmasına neden olabileceği teyit ediliyor.
Yangın Tehlikesi: Adalar’ın ormanlık yapısı ve dar sokakları, sarsıntıyla hasar görecek doğalgaz ve elektrik hatları nedeniyle büyük bir yangın riskini de beraberinde getiriyor. Ulaşım imkanlarının kısıtlı olması, müdahaleyi neredeyse imkansız kılabilir.
Raporda yer alan İBB’nin Mw=7.5 büyüklüğündeki deprem senaryosuna göre, Adalar’daki tablo endişe verici. Analizlere göre, deprem anında Adalar’daki binaların:
%18’i Ağır ve Çok Ağır Hasar görecek, yani yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
%30’u Orta Hasar alacak.
Uzmanlar, “orta hasarlı” binaların da taşıyıcı sistemleri zarar gördüğü için kullanılamaz hale geleceğini ve güçlendirme veya yıkım gerektireceğini belirtiyor. Bu durumda, senaryo depreminde Adalar’daki toplam yapı stokunun %48’inin, yani neredeyse yarısının, oturulamaz hale geleceği tahmin ediliyor. Bu, on binlerce insanın barınma sorunu yaşaması demek.
Rapor, sadece tehlikeyi ortaya koymakla kalmıyor, acil ve stratejik bir yol haritası da sunuyor. Öne çıkan öneriler ise şunlar:
Yerel Kapasite Artırılmalı: Anakaradan yardımın günlerce gelemeyeceği varsayımıyla, her adada arama-kurtarma, ilk yardım ve yangınla mücadele için yerel ekipler ve ekipman depoları oluşturulmalı.
Tsunami Alarm Sistemi Kurulmalı: Kıyılara acilen siren sistemleri kurulmalı, halkın anlayacağı dilde tabelalarla yüksek noktalara giden “dikey tahliye rotaları” belirlenmeli.
Riskli Binalar Tespit Edilmeli: Tüm binaların risk envanteri hızla tamamlanarak önceliklendirme yapılmalı. Tarihi dokuya uygun güçlendirme veya yeniden yapım modelleri geliştirilmeli.
Halk Bilinçlendirilmeli: Deprem, tsunami ve yangın tehlikelerine karşı düzenli ve uygulamalı tatbikatlarla halkın hazırlık seviyesi artırılmalı.
Prens Adaları için zamanın daraldığını ve “sağlam zemin” rahatlığından sıyrılarak, deprem, tsunami ve yangın gibi birleşik tehlikelere karşı bütüncül ve acil bir eylem planına geçilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.