Anne sütü ve emzirmenin önemi

Anne sütü ve emzirmenin önemi
Yayınlama: 22.08.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:40
A+
A-

 Tüm dünyada hamilelik dönemi ve bebeğin anne sütünü bırakıncaya kadarki süreç içerisindeki beslenmesi ile ilgili araştırmalar yapılmaktadır.Bildiğimiz gibi bir çocuğun gelecekteki sağlığı büyük oranda konsepsiyon dan sonraki ilk 1000 gün içerisinde, yani gebelik + ilk iki yaşta belirlenmektedir. Bu dönemdeki doğru beslenmenin, özelliklede anne sütü almanın çok önemli olduğu, pek çok bilimsel çalışmayla desteklenmektedir.

Anne sütü ve emzirmenin önemi

İlk 1000 gündeki yetersiz beslenme sadece kronik hastalıkların, psikiyatrik bozuklukların artmasına, fiziksel, beyinsel ve metabolik fonksiyonların bozulmasına değil, immün sistemin zayıflamasına dolayısıyla pneumoni, diyare vb. enfeksiyonların artmasına kronik hastalıklara ve kanser vb gibi ölümcül olan hastalıklara karşı bagışıklık sisteminin zayıf olması sebebiyle artış olmasına da yol açmaktadır.

ANNE KARNINDAN ÇOCUKLUĞA GEÇİŞ İLK 1000 GÜN  ANNE SÜTÜ VE EMZİRMENİN ÖNEMİ

Ülkemizde de tüm sosyoekonomik ve kültürel değişimlere rağmen, doğru ve yeterli beslenmeyle ilgili sorunlar olduğu bilinmektedir. Fazla sayıda doğum yapma, erken ve geç yaş gebelikleri, gebelikler arası sürenin kısalığı, beslenme ile ilgili bilgi eksiklikleri, gerekli besinlere ulaşma zorlukları, gebelikte anemi, diabet gibi sorunların yaygınlığı, anne sütünü verme ve yeterli süre devam ettirebilmedeki sıkıntılar çözmemiz gereken sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlk 1000 gün denilince bebeğin anne karnında tek bir hücre olduğu andan 2 yaşını bitirdiği gün anlaşılmalı. Bu gecen süre içerisinde bir tane hücreden oluşan embriyo 3 trilyon hücreye ulaşıyor. Kısacası gözle görülmez bir noktadan 90-95 cm boyunda yürüyüp konuşan bir canlıya dönüşmektedir.

HAMİLELİKTE BESLENME

 
Anne adayı doktorun gözetiminde en uygun şekilde beslenmelidir. Özellikle folik asit, omega 3 ve demir açısından zengin beslenilmeli ve hatta vitaminlerle desteklenmelidir. Omega 3 denilince ilk akla gelen haliyle balık oluyor. Uzmanlar küçük balıkların yenilmesini tavsiye etmektedirler. Somon benzeri büyük balıklar omega 3’ten zengin olmakla birlikte uzun ömürlü balık oldukları için civa, kurşun gibi ağır metaller de bünyesinde fazlaca birikebiliyor. O yüzden kısa ömürlü, istavrit, hamsi gibi balıklar daha makbul. Ceviz, zeytinyağı vb. diğer kaynaklar’da omega 3 ten zengin gıdalar.
Bunlar dışında en önemli konu D vitamini. Hamilelerin günde 1200 unite D vitamini almalarının hiç atlanılmaması gerekenler arasında . D vitamini bilindiği üzere güneşten alınıyor. Ancak son yıllarda güneşin zararlarından korunalım derken yeteri kadar vitamin alamaz olduk. Vitamin kullanmak istemeyenlerin sabah 9-11 arası en az 45 dakika ayaklarından diz kapağına kadar ve ellerinden dirseklerine kadar olan kısımları güneş banyosu yaptırması gerekmekte.
Bunun dışında kilo alımına dikkat, az şekerli beslenme, yenilen ürünlerin sağlık koşulları vs gibi hepimizin bildiği ama pek dikkate almadığımız konular.
Beslenme konusunda anne adaylarının dikkat etmesi gereken ana kurallar:
* Hamilelik süresince çay-kahve tüketimini azaltıp ayran, süt, taze meyve suları tüketiniz.
* Mevsime uygun sebze ve meyveleri çok iyi yıkayarak tüketiniz.
* Sigara ve alkol kullanmayınız, sigara içilen ortamlarda bulunmayınız.
* Haftada 2 gün tavuk ya da hindi, 2 gün kırmızı et, 2 gün balık ve 1 gün kurubaklagil tüketmeye çalışınız.
* İçeriği tam bilinmeyen, koruyucu ve tatlandırıcı içeren, çok tuzlu, salamura ve konserve gıdalar ile hazır içecekler tüketmeyiniz.
* Tuz alımınızı doktor tavsiyesi ile düzenleyiniz.
* Yemek ve salatalarınızda zeytinyağı ve diğer sıvı yağları karışık kullanınız.
* Beslenmenize ana besin gruplarını içerecek şekilde çeşitlilik kazandırınız.
* Günlük gıda alımınıza göre eksik kalan besin grupları için doktora danışarak gerekli multivitaminleri ve omega-3 desteklerini kullanabilirsiniz

İLK 6 AY YALNIZCA ANNE SÜTÜ

 
Bebek doğduğu andan itibaren ilk 6 ay yalnızca anne sütü ile beslenmeli. Anne sütünün mucizevi bir besin oldugu olduğu unutulmamalı. Doğumu takip eden ilk bir saat içinde mutlaka bebeğe anne sütü verilmeli ve başka bir şey verilmesine de mümkünse müsaade edilmemeli.

 
Bebeğin doğumdan sonra asla ve asla yıkanmaması gerekiyor, doğum kanalından geçerken hem cildi hem de ağzı vasitası ile anneden aldığı faydalı bakterileri vücudun özümsemesine izin verilmesi için. Ağız yoluyla alına bakteriler bağırsak sistemini kuvvetlendirirken cilt yoluyla alınan bakterilerin ise steril ortamdan çıkan bebeği dış dünyadaki bakterilerden korumaktadır. Bebeğin doğduğunda vücudunu kaplayan sarımtırak verniks tabakasının teni tarafından emilinceye kadar yaklaşık 10 gün ya da göbek bağı düşene kadar yıkanmamasının bu sebeplerden dolatyı çok önemli. Bu süre içerisinde bebek ılık su ile ıslatılmış bir mendil ile silinebilir. Sezaryan gibi kanlı durumlarda da aynı şekilde bebeğin bir bezle verniksi zedelenmeden silinmesi tavsiye edilmektedir. Yıkanmanın dermatit gibi alerjik cilt hastalıklarını arttırdığı yapılan bilimsel çalışmalarla tespit edilmiştir.Bütün bunların ötesinde anne karnındaki sıcak ortamdan çıkan bebeğin vücut ısısına uygun olmayan sıcaklıktaki su il yıkanması bebekte şoka sebebiyet verebilmekte. Bu nedenle Sağlık bakanlığı tarafından yenidoğanların yıkanması yasaklanmıştır.

 
Emzirme sırasında anneden bebeğe, bebekten anneye canlı hücre geçişi oluyor ve bu hücreler kök hücre yapısındalar. Birçok tedavi için çok çok önemli hücreler. Çocuğun bağışıklığında kilit rol oynamaktadırlar.

 
Çocuktan anneye geçen hücrelerin vücudun ihtiyacını anneye bildirdiğini -demir bakımından besle beni anne- gibi mesajlar taşıdığı, annenin de buna bağlı süt ürettiği düşünülmektedir.

 
Günümüzde artış gösteren kanser hastalıklarının yeni tedavisinde bazı uzmanlar hastalara ‘anne sütü’ tavsiye etmektedir. İşte sebep bu kök hücreler çok önem taşımaktadır.

 
Anne sütü ve mama arasındaki fark da bu canlı hücrelerden kaynaklanmaktadır.. Anne sütü analizlerinden çok rahatlıkla benzer vitamin, mineral özelliklerinde mama hazırlanabilmekte fakat bu anne çocuk arasında özel olarak gelişen canlı hücreleri katmak mümkün olmadığından hiçbir zaman mükemmel sonuca ulaşılamamaktadır.

 
Bütün bunlar dışında bebeğin ilk haftadan itibaren 300 unite D vitamini alması gerekmektedir
0-6 Aylık Bebek Beslenmesi nasıl olmalı
Bebeginiz için en ideal besini anne sütüdür.
Bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesi önerilir,2 yaşına kadar anne sütü vermeye devam edilmelidir.

 
Anne sütü, bebeginizin gelişimi için gerek duydugu tüm içerige sahiptir;ayrıca bebeginizin hastalıklara karşı dirençli olmasını sağlar ve zihinsel gelişiminde çok önemli bir rol oynar.
İlk 6 ay, anne sütü eksikliginde katı gıda verilmemelidir.Anne sütü ile ilgili tüm sorunlarınız için mutlaka Aile Hekimliğinize ve hemşirenize danışınız.

 
Bir yaşından küçük bebeklerde inek sütü veya keçi sütü tüketimi demir eksikliğine ve anemiye (kansızlıga ) neden olmaktadır.

 
Anneler bebeginiz her istediginde,her agladıgında emziriniz.Gece uyuyor olsa dahi mutlaka en az 3 saatte bir uyandırıp emzirmeye devam ediniz.

 
6.aydan önce katı gıdaların verilmesi, bebeğinizin anne sütü alımını azaltabilir.Bebeğinizin sindirim sistemi ve böbrekleri yeterince olgunlaşmadıgı için ileride oluşabilecek hastalıklar açısından risk oluşturur.Yetişkinlik döneminde Obezite olmaya aday çocuklar yetiştirmiş oluruz.

 
Bebeğiniz günde 6-8 kez idrar yapıyorsa, ilk 6 ay boyunca ağırlığı ayda en az 500 g ya da haftada 150-200 gr artıyorsa, annenin sütü yeterli geliyor demektir.Bebeginizin yeterince kilo almadıgını, sütünüzün yetmedigini düşünüyorsanız katı gıda vermeye başlamadan önce Hekiminize veya hemşirenize mutlaka danışın.

 
Sağlık Bakanlığı bünyesinde anne bebek ve çocukların hizmet aldıgı tüm Sağlık Kurumlarında ve Toplum Sağlığı Merkezleri ifa eden tüm Aile Hekimleri ve Hemşireleri’ne anne sütü ve emzirme konularında sürekli güncel eğitimler verilmektedir.

DESTEKLEYİCİ GIDAYA GEÇİŞ

 
Bebekler 6. aydan sonra anne sütü ile hayatlarına devam ediyorlar. Ancak 3-4 günde bir yeni gıdalarla tanışıyorlar. Bu sadece damak tadını oluşturmak için gerekli. Yoksa bebek bütün ihtiyacını anne sütünden almaya devam ediyor. Yememesi, yemek istememesi, tükürmesi hiç dert edilmemeli. Sadece ve sadece tattırmaya, yutma yeteneklerini geliştirmeye çalışılmalı. Onun dışında hiçbir zorlama gerçekleştirilmemeli.

 
6. ay itibari ile bebeğe kan testi yapılarak demir ihtiyacının olup olmadığı mutlaka belirlenmeli. Demir beyin gelişimi için en mühim etkenlerden birisi. Annenin et, ciğer, yeşil mercimek gibi gıdaları bol tüketmesi sütünü de demir açısından zenginleştirecektir.

 
Bebeklerin 4-7 ay arasında mutlaka gluten yanı buğday unu ile tanıştırılması gerekmektedir. Bu sürelerden önce ya da geç tanıştırılan bebeklerde çölyak riskinin arttığı yapılan bilşimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Aynı şekilde Tip 1 diyabet riski de buğdayla geç tanışma sebebiyle artabilmektedir.
Bebeklerin ilk yıl asla tuz ile tanışmaması gerekmekte, bu yüzden salça gibi gıdalar asla kullanılmamalı. Peynirlerin tuzunun alınmış olmasına, zeytinin tuzsuz olmasına dikkat etmek gerekir.

 
Şekerin çocuğun hayatına mümkün olduğunca geç girmesine özen gösterilmesi gerekir. Vücudun ihtiyacı olan şekeri meyvelerden, ekmekten hatta baklagillerden alınabileceği, gereksiz şeker yüklemesinin obezite ve birçok hastalığın ilk sebebi olduğunun unutulmaması gerekir.

1 YAŞ SONRASI BESLENME

 
1 yaşını geçen çocuklar yürümeye başlamalarıyla birlikte bazı besinlere çok daha fazla ihtiyaç duyarlar. D vitamini, kalsiyum bunların başında gelir. Yürümeyle beraber enerji ihtiyacı artar. Bu noktada şeker gibi enerjisi yüksek gıdalar yerine besin değeri açısından yüksek gıdalara yönelmek önemlidir.

 
Çocukta 18 ay itibariyle ‘Neofobi’ yeni gıdaları deneme isteği azalıp, korku başlayabilir. Bunu önlemek mümkün olmayabilir ama ebeveyn yaklaşımı çok önemlidir.Çocuk söyleneni değil gördüğünü yapar gerçeği burada da karşımıza çıkar. Anne – babasının aile fertlerinin yediklerini gözlemleyip, onları deneyimlemek isterler. Siz çocuğunuzun karşısında çikolata yiyip ona zararlı deyip, vermemezlik yapamazsınız. Bu yüzden ebeveynlerin çocuklarına beslenme konusunda örnek teşkil etmesi en önemli konuların başında gelir.

 
Son olarak çocukların süt tüketimi ile ilgili Bir çocuğun günlük süt tüketimi maksimum 500 ml Yani 2 standart su bardağı. Bunun dışında yemeklerde ya da ara öğünde 1 kase yoğurt yenilmesi günlük tüketim için yeterli.

 

ADALAR İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ / TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version