Adalar Belediye Başkanlığının 35 ay süreyle 2 adet sürücüsüz araç kiralaması ihalesinin Atilla Aytaç’ın gelini ve dünürünün firması olan Göker Otomativ’e verildiği ortaya çıktı.
8 Aralık 2018 tarihinde yayınlanmış olan “AdalarBelediyesinin Avukatlarına EDİMİN İFASINA FESAT’tan soruşturma izni verildi!” haberinde haklarında adli süreç başlayan toplam 7 personelden beşinden bazılarının eski müdürlük yapmış memurlar olduğunu, bazılarının da halen müdürlüğü devam eden memurlarından olduklarını, ama ilginç olan kısmının ise 7 personelden beşinin eski/yeni müdürlerden olduğunu bahsetmiştik. Bu enteresan detayın benzerliğini hafızamızın bir köşesinde tutarak, eski yeni zabıta müdürleri, zabıta amiri ve komiseri ile destek hizmetleri müdürünün karıştığı özetle ihaleye fesat ile nitelendirilebilecek soruşturma iznini irdeleyelim.
Haberimize konu olan bu soruşturma izni, aslında 21/11/2018 tarihli 9 nolu kaymakamlık kararının birinci maddesinde yer almaktaydı.
Adalar Belediyesi’nce, 25/01/2016tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21/f maddesine göre Pazarlık Usulüile ihale edilen 2016/10572 İhale Kayıt Numaralı “35 ay süre ile 2 adetsürücüsüz Araç Kiralama Hizmet Alımı” ihalesinde yapılan Adalar Belediyesi İhale Komisyonu Başkanı Kasım TURAN (Destek Hizmetleri Müdürü), İhale Komisyonu üyeleri Mustafa DELİKANLI (Zabıta Amiri), Yıldız HAMZAOĞLU (Zabıta Komiseri), Muttalip ALTUN (Zabıta Komiseri) ve Şadan GÜZEL (Mali Hizmetler Memuru) ile Zabıta Müdürü Orhan GÜNGÖR hakkında 4483 sayılı yasanın 6’ncı maddesi uyarınca “SORUŞTURMA İZNİ VERİLMESİNE” kararı hayli ilginçtir.
Bu ihalede de görev alan altı Adalar Belediyesi personellerinden Mustafa DELİKANLI ve Muttalip ALTUN’un daha önceden vekaleten Zabıta Müdürlüğü yaptığı düşünülürse eski yeni zabıta müdürleri ile birlikte dört müdürün görev aldığı, bir komiser ile sadece bir düz memurun ihale ve denetim komisyonlarında görev yaptığı sonucu çıkmaktadır.
Gerçekten bu detay çok önemlidir. Çünkü bir belediye düşünün ki, ihale denetim komisyonunda görev yapan memurların dört kişide üçü Müdür/Birim amiri. Adalar Belediyesi’nde personel mi kalmamıştır da ihalede görev yapanların nerdeyse dörtte üçü müdürdür. Yani nitelikli, bilgili, liyakatli personellerden oluşturulmuştur ama ihaleye fesat iddiası ile de soruşturma izni verilmiştir.
Müdür olan kişinin belediyedeki diğer memurlardan bilgi, birikimi, tecrübesi daha fazla olmalıdır ki müdürlük yapabilsin. Kendisine bağlı onlarca personeli yönetebilsin. Yani ihalede eğer müdürler çoğunlukta ise o ihalede yanlışlık olması hele hele ihaleye fesat yada Edimin İfasına Fesat suçlamasının mümkün olmaması gerekir.
Kaymakamlığın 9 nolu kararı ile soruşturma izni verdiği ihalelere bakıldığında, Av. Tarık DEĞİRMENCİ’nin çalışmadan fazla para ödendiği Pazarlık ihalesindeki gibi yine çoğunluğu müdürlerin görevli olduğu ihalelerin başı çektiği, müdürlerin görevli olmadıkları ihalelerde ise nerde ise soruşturma izni olmadığı görülmektedir. Bu nerdeyse Adalar Belediyesi için istatistiki bilgi haline gelmiş olması durumu daha vahim hale getirmiştir. Yani müdürlerin düz memura göre çoğunlukta olduğu ihale ve denetim komisyonlarında yanlışlığın olması kesindir, mutlaka araştırılması gereklidir gibi.
Neden böyle olmuştur?
Bunu anlamak için idarelerde ve resmi kurumlarda memurların müdürlük makamının elde etmeleri için kriterlerini hep beraber tahlil edip olayı anlamaya çalışalım.
Müdürlük makamı statüdür, hükmetmektir, ayrıcalıktır, farkındalıktır, liyakattir, hak etmektir, sade memurla arada maaş farkı da ayrı bir cazibesidir. Hiçbir müdür makamını kaybetmek istemez. Her memurda müdür olmak ister. İş ahlakından yoksun memurlar için ise müdürlük makamı iyi bir gelir kapısıdır.
Belediyelerde Müdür/Birim Amiri olmak için üç yol vardır.
Birincisi, alnının hakkıyla Görevde Yükselme Yazılı Sınavına girip başarılı puan almak, ardında idarenin/kurumun mülakatına girip kimseye müdana etmeden, müdürlüğü hak etmektir ki, bu şekilde asaleten müdürlüğe sahip olanlara şapka çıkartılır. Zor yoldan güçlükler içinde müdürlüğü ele geçiren ve asaleten müdür olanlar, belediye başkanının görüşünde değiller ise çoğunlukla müdürlük maaşı ödenir ama düz memur olarak, vekaleten müdürlük yaptırılan mühendis, mimar bile olmayan liyakatsiz teknikerler altında memur olarak çalıştırılırlar. Bu uygulamanın Kamu Zararı oluşturulduğu İBB raporları ile sabit olmasına rağmen Adalar Belediyesi’nde halen bu uygulamaların devam ettiği söylenmektedir.
İkincisi, Görevde Yükselme Yazılı Sınavını kazanmıştır ancak yazılı sınavda kendinden daha yüksek alan kişiyi mülakatta belediye başkanının görüşünde olmaması nedeniyle elettirerek, hak yiyerek, asaleten müdür olmayı hak edenler (mülakat aslında formalite olup yandaşsan onlar gibi düşünüyorsan ve onlara tarafsan) mülakatta başarılı olurken, taraf olmayan ve senden yüksek puan alan mesai arkadaşını elettirmen garanti olup, böyle düzmece şekilde asaleten müdür olmayı hak edenler, hak yiyerek müdürlüğü elde etiklerine göre asaleten müdürlük görevlerini ifa sırasında ne gibi haklar yiyecekleri ve hatta deli gibi rüşvetle muhatap olabileceklerini de, daha müdürlük macerasının sürecinde belli etmektedirler
Üçüncüsü, vekaleten ya tedviren müdürlük denilen, kurumda asaleten müdür vasfına haiz personel mevcut iken, yandaş olmadıkları gerekçesi ile onları kızakta tutup yalakalık ve yandaşlık yapan ama hiç bir şekilde müdürlük vasfına haiz olmayan liyakatsiz, tekniker sınıfındaki memurlara, tedviren/vekaleten yaptırdıkları atamalardır.
Aslında tedviren ve vekalet (müdürlük vasfına sahip olmayanlar) ile yapılan atamalarda vekalet ücreti almamaları gerekirken Adalar Belediyesi gibi bazı kurum ve idareler bu kişilere vekalet ücreti vermektedirler.
İşte bu vekalet ücretini alabilmek içinde bu tip müdürlük yapan personeller, başkanlarının ağzından çıkan her şifa-i talimatı kanunlara uygun olup olmamasına bakmadan dokuz takla atarak emirlerini hemen yerine getirmektedirler. Onlar için tek liyakat başkanlarının ağzının içidir. Başkanları içinde şifa-i talimatlarını yerine getiren bu memurlar en liyakatli sevgili müdürleri olmaktadır.
Müdürlük makamı belediye başkanının iki dudağı arasındadır. Yazı yazılır, sabah müdür olan memur akşam bir yazı ile makamı kaybetmiş kızağa alınmıştır. Müdürlüğün gelmesi makam, mevki, bazısına göre para, servettir ama kaybedilmesi de an meselesidir. Belediye başkanının bir çift sözüne bağlıdır. İşte bu yüzden hiçbir müdür yada müdürlük beklentisi olan memur belediye başkanının verdiği şifa-i talimatları yargılanacağını da bilse müfettiş sorgusunda söyleyemez. Söylerse bir dizi mobinge uğrayacağını da bilir. Maalesef belediyelerin gerçeği budur. Başkanlar yazılı talimat isteyen liyakatlı müdürler yerine liyakatsız teknikerleri müdür yapıp ağızlarının içine bakan memurlar ile çalışmaları bu yüzdendir. Bu tespitlerimiz Adalar Belediyesi için geçerli olup olmadığını ancak teftiş kurullarının müfettişleri ile ortaya çıkacak hususlardır.
Gerçi KAYYIM raporu diye bilinen İİB Teftiş Kurulu Başkanlığının hazırlamış olduğu raporda bu konu ele alınmış olmasına, Adalar Belediyesi’nde asaleten müdür kadrosundaki memurlar müdür maaşı alırken ayrıca vekaleten müdür yapılanlara da müdür maaşı ödenmesinin ve mali ve özlük haklarının kullanılması 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 147 md.’ne aykırı olduğu, “Kamu Zararı” oluşturduğu, bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiği, belediyenin birim amirliklerine liyakatı ispatlanmış kadrodaki müdürlerin gerçek görevlerindeki müdürlüklere atamalarının yapılmasının zorunluluğu belirtilmiş olmasına rağmen Atilla AYTAÇ’ın halen ortadaki müfettiş raporlarına uymadığı söylenmektedir.
Adalar Belediyesine gelen müfettişlerin ve Sayıştay denetçilerinin teftişleri sırasında bakmaları gerekli en önemli detay bizce aynı yukarıda izah ettiğimiz gibi ihale komisyonu ve denetim memurlarının çoğu belediyenin birim amirlerinden yani müdürlerinden oluşturulmuşsa o ihalenin yapılışından kesin kabulüne kadar her aşamasının dikkatlice tetkik edilmesinde azami kamu yararı olacaktır diye düşünmekteyiz.
Alengirli ihalelerde özelliklemüdürlerin görevlendirilmesi idarenin üst yöneticisinin ihaledeki legalolmayacak durumların varlığını bildiği için bu tip ihale ve denetimkomisyonlarını onayladıklarını, belediye başkanının talimatları/bilgileri dahilinde olduğunu, özellikle tedviren müdürlükyapanların adeta makamlarının diyetini bu tip görevlendirmelerdeki imzaları ile ödemekte olduklarını düşünmekteyiz.
Adalar Belediye Başkanından gelini ile dünürünün firmasına 2 AD. SIFIR ARABA, eski, yeni Zabıta Müdürleri ile Destek Hizmetleri Müdürüne’de SORUŞTURMA!
Adalar Belediyesi’nde 25.012016 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21/f maddesine göre Pazarlık Usulü ile ihale edilen 2016/10572 İhale Kayıt Numaralı “35 ay süre ile 2 adet sürücüsüz Araç Kiralama Hizmet Alımı” ihalesinde;
iddiaları nedeniyle Adalar Belediyesi İhale Komisyonu Başkanı Kasım TURAN (Destek Hizmetleri Müdürü), İhale Komisyonu üyeleri Mustafa DELİKANLI (Zabıta Amiri), Yıldız HAMZAOĞLU (Zabıta Komiseri), Muttalip ALTUN (Zabıta Komiseri) ve Şadan GÜZEL (Mali Hizmetler Memuru) ile Zabıta Müdürü Orhan GÜNGÖR hakkında 4483 sayılı yasanın 6’ncı maddesi uyarınca “SORUŞTURMA İZNİ VERİLMESİNE” kararı çıkmıştır.
Asaleten Zabıta Müdürü olan Orhan GÜNGÖR’ün bu ihale aşamalarında Atilla AYTAÇ tarafından belediye müfettişine verilen talimat ile tahakkukları müdür olarak kendisi yapmadığı gerekçesi ile suçlanmış, sözde soruşturma yapılarak görevden alınmış, gelen İBB müfettişi tarafından hazırlanan Ön İnceleme raporunda da soruşturma izni verilmiş ancak Adalar Savcılığı tarafından tüm suçlamaların düzmece olduğunu gösterir adeta hukuk derslerine geçecek kararı ile soruşturmayı Orhan Güngör lehine sonuçlandırmış olduğunu ve Adalar Savcılığının eski zabıta müdürüne yapılan sözde suçlamaları bozduğunu ve takipsizlik kararı verildiğini bilsek te ihale tarihi itibarıyla görevde olmadığını ancak sözleşmede imzası olduğu nedeniyle soruşturmaya dahil edildiği anlaşılmaktadır.
Aslında Orhan Güngör’ün görevden alınması ile belediye başkanının istemediği memurlar ve personelleri için suç isnadında sınır tanımadığının bir örneği olduğu, Zabıta Müdürünü, Mali Hizmetler Müdürünün yapması gereken tahakkuk makbuzu kesmemekle bile suçlayabileceğini göstermiştir.
Dikkat çekici yanı ise kendine bağlı belediye müfettişinin, başkanın talimatının elle tutulur yanı olup olmadığına bakmadan başkanın talimatı doğrultusunda araştırma raporu düzenlemesine, yine “emir kuludur itiraz edememiştir” diye düşünebilirken, İBB müfettişinin ÖN İNCELEME raporunda, belediye başkanının aynı talebi doğrultusunda rapor verip soruşturma izni vermesi kanaatinde bulunması hayli ilginçtir. Gazetemizin müfettişler ile ilgili yaptığımız haberi doğrularcasına bir örnektir.
Şimdi yapılan ihaleyi özetlersek,
Belediye 35 ay süreyle 2 adet sürücüsüz araç kiralaması yapıyor. İhale dosyası uygunolmadığı halde firmanın dosyası kabul ediliyor ve ihale firmaya veriliyor. İhale dosyası eksik olduğu halde firmayla sözleşme imzalandığı tespit ediliyor,ihale ve denetim komisyonlarında görevli olan tüm personele soruşturma izniveriliyor. Bu ihalede düz memur olarak sadece Şadan Güzel gözükürken, onundaMali Hizmetlerden personel olarak ihaleye katılan firmaların mali durumlarınıincelemek için ihale komisyonuna dahil ediliyor. Ancak diğer beş personelin enküçük dereceli memuru Zabıta Komiseri olduğu, asaleten müdür olan DestekHizmetleri Müdürü hariç, diğerlerinin Belediyenin çeşitli zamanlarındavekaleten müdürlük yaptıkları, sadece Orhan GÜNGÖR’ün asaleten Zabıta müdürükadrosunda olduğu biliniyor. Yani bu ihalede de, vasıflı personel denilen Müdüryada vekaleten müdürlük yapan memurların çoğunlukta olmasına rağmen soruşturmaizni verilmesi acaba emir demiri keser atasözünün talimat olarak ihale vedenetim komisyonuna verilmesinden mi kaynaklandığını düşündürmektedir. Asılönemli konu budur. Çünkü, İhaleyi alan firmanın sahipleri Adalar BelediyeBaşkanının birinci derece yakınlarıdır /akrabalarıdır.
Üstelik Belediye Başkanının gelini ile dünürünün firması pazarlık ihalesine davet edilmiş, diğer firmalar ise nedense ihaleye katılmamış ve pazarlığa tek katılan firmanın da gelinin, dünürünün firması olmasının şaibe yaratacağı düşünülmeden pazarlık ihalesi sonuçlandırılmış, 3 yıllık ihale Belediye Başkanının oğlunun karısı ile karısının babasına verilmesinde sakınca görülmemiştir.
İhale altın tepside Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’ın gelini ile dünürünün firmasına verilmiştir. Söz konusu ihalede İhaleye FESAT KARIŞTIRILMIŞTIR iddiası varsa bu suçlamada en başta Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’a soruşturulması, Ön İncelemeyi yapan müfettişin akrabalık ilişkilerini detayları ile ortaya çıkartması, Ön İnceleme konusu hariç suçları tespit etmiş olmaları halinde teftiş Kuruluna bildirip yeni suçlarında ÖN İNCELEME onayı almaları gerekirken belediye başkanı hakkındaki olumsuzlukları görmezden gelmeleri, tespit ettikleri yeni suçları bildirmemeleri ile suç işlediklerini düşünmekteyiz.
TCK md. 279’a göre kamu görevlisinin suçu bildirmemesi suçunun cezası şu şekildedir:
Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK md.279/1).
Söz konusu Pazarlık Usulü yapılan bu ihaleye nedense sadece Göker Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. katılmış olup firmanın sahipleri, belediye başkanı’nın dünürü ve gelini ise memurların suçlanacağı ihaleye fesattan önce ahlaki olmayan 3 yıllık bir ihalenin yapılışını perde arkası organizasyonlarını öğrenmek gerekir.
Bu ihaleyi 35 aylık hazırlattıranın ve istediğin kişiye ihale verme ihale usulü olan pazarlık ihalesi ile Göker Otomotiv firmasına verdirenin ve menfaat sağlayanların akrabalık ilişkisi olmayan belediye memur ve müdürleri olduğuna kimse inanmaz.
Bu ihalede firma sahipleri ile akrabalığı direk ilişkili olan tek kişi belediye başkanı ise dolaylı menfaat sahibi de belediye başkanı ve yakınları olacaktır. Hal böyleyken yalnızca başkanın şifa-i talimatlarına uyan personeli yargıya gönderecek kararlar verilmesi ancak kamu vicdanını yaralar.
Şu an Adalar Belediyesi CHP’lidir. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun T.B.M.M’nin 2019 Meclis bütçe konuşmalarında, Türkiye’de makam ve para sahiplerinin yargılanmadığını söyleyerek iktidarı eleştirirken ona şu soruyu sormak istiyoruz ?
CHP’li Adalar Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’ın, dünürünün ve gelininin sahibi olduğu iddia edilen Göker Otomotiv San. ve Tic. A.Ş’ye yasalara aykırı olacak ve hatta ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilecek şekilde ihale verdirttiği, birinci derece yakınlarına direk menfaat sağlatırken onun emirlerini yerine getirdiği anlaşılan memurlara ise soruşturma izni verildiği ve hepsinin yargı aşamasına getirilmesi ne derece doğrudur, etiktir cevabını versin.
Evet doğrudur. Türkiye’de makam sahipleri yargılanmıyor. Bunun en güzel örneği Adalar Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’dır. Kılıçdaroğlu iğneyi önce kendi Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’a, sonra iktidardaki çuvaldızı batıracağı yeri araması gerekir diye düşünmekteyiz.
Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’ın, tamda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun iddia ettiği gibi makamından dolayı soruşturma dışı tutulduğu anlaşılmıştır.
İhaledeki edimden direk akrabalarına menfaat sağlayan ve memurlarına ihale talimatları veren, ihale belgelerini onaylayan, belediye başkanı neden soruşturma izni kapsamında değerlendirilmemiştir?
Müfettişler, belediye başkanı diye dünür gelin akrabalığını görmezden mi gelmiştir? Yada müfettiş ön inceleme soruşturmasına başlayınca belediye başkanına oğlun hülle boşanma yapsın araştırmamda akrabalık ilişkisi ortaya çıkmış olmasın diye mi akıl mı vermiştir bilinmez ama tüm bu hususlar yeni tarafsız bir müfettişin bu iddiaları, firma sahiplerinin vukuatlı nüfus cüzdan durumlarını pazarlık ihalesinde çalışan araçların leasing ile alınıp alınmadığına kadar detaylı Ön İncelemesi ile ortaya çıkacaktır düşüncesindeyiz.
Bilindiği üzere, Ön İncelemeyi yapan Hasan YILMAZ Mülkiye Müfettişi, Adalar’a gelir gelmez Büyükada Anadolu Kulübü’nde oda rezervasyonu yapılmış ve gazetemizin haber yapması sonucunda apar topar kulüpten ayrılmıştı. Daha sonra yaklaşan bayramda çikolata kutularını Adalar Belediyesinin verdiği torbasına doldurmuş olarak Bostancı iskelesinde fotosu çekilmiş ve gazetemiz tüm bu uygunsuz etik olmayan durumları anlık haber yapmıştı. Devletten günlük harcamaları için harcırah alan ve tüm masrafları devletten almasına rağmen soruşturma yürüttükleri belediyenin imkanlarından, hediyelerinden faydalanan müfettişlerin tarafsız şekilde Ön İncelemeyi sürdürdükleri söylenemez.
Adalar Kamuoyu tarafından görülen hediyelerden başkaca kapalı kapılar ardında görülmeyen bilinmeyen başka hediye ve imkanlarında olabileceğinin herkes tarafından konuşulduğu gibi tüm bu cömertliklerin müfettişin kendilerine taraf olması için sunulacağı herkesin malumudur.
Müfettişin, belediye başkanının gördüğümüz/görmediğimiz başka jestlerine karşılık olarak mı? itina ile belediye başkanını soruşturma dışında tuttuğu, başkanında içinde olduğunu düşündüğümüz pazarlık usulü kiralama hizmet alım ihalesinde memurların ihaleye fesat iddiası ile yargıya sevkine karar verilirken bu şekilde yapılan ihalenin Kamu Zararına neden olmasına rağmen soruşturmada konu bile olmadığı anlaşılmaktadır.
Hasan Yılmaz ve Mehmet Akif CELEP isimli Mülkiye Müfettişlerinin açıkça belediye başkanını kayırma yaptığını düşünmekteyiz.
Atilla AYTAÇ özel sektörde CEO’luk yapmış birisi olarak çalıştığı firmalarda Leasing yöntemi ile pek çok şirket arabası alımını gerçekleştirmiş olmalıdır.
Özel sektörde çalıştığı firma için gerekli olan araçları nakit parayla satın almak yada kiralama yoluyla temin etme yoluna gitse ve çalıştığı firmasıyla gelini ile dünürünün firmasının arasında uzun süreli kiralama sözleşmesi yapmış olsa firma sahibi tarafından niye leasing ile temin etmiyorsun da kiralama yapıyorsun? Kira süresi bittiğinde kira ödediğimiz araçlar firmanın olacakken, yapmış olduğun kiralama sözleşmesi ile akrabalarına bedava araba mı bahşediyorsun denir ve kapıya konulurdu. CEO’nun zimmetine dolaylı para geçirmesi gibi bir durumdur bu.
Atilla AYTAÇ’ın, özel sektörde yaygın olarak uygulanan ve mutlaka CEO’luk yaptığı zamanlarda kendi çalıştığı firmada da uygulattırdığını düşündüğümüz leasing yöntemini, kamuya hizmetin en üst derecesi olan belediye başkanlığında uygulamaması / uygulattırmaması, gelini ile dünürünün firmasına pazarlık usulü ile ihale verdirtmesi ile leasing imkanını akrabalarına tanımış olması ile ayrıca KAMU ZARARI yaptığını düşünmekteyiz.
Adalar Belediyesi’nde peşi sıra yapılan kiralama pazarlık ihaleleri yapılacağına aynı süreç içerisinde Leasing (kiralama yöntemi) ile satın alma yada pazarlık ihalesi yapılabilinir ve belediyenin geçen 4 sene 3 ay sonrasında da 2 adet aracın asıl sahibi olması sağlanabilinirdi.
*Finansal Kiralama (Leasing), kiracı tarafından seçilen bir yatırım malının mülkiyeti finansal kiralama şirketinde kalarak, belirlenen sözleşme süresi ve kiralar karşılığında kullanım hakkının kiracıya verilmesini sağlayan bir finansman yöntemidir. Kiralama süresi sonunda söz konusu ekipmanın mülkiyeti kiralayan şirkete devredilir.
Adalar Belediyesi memurlarınayine soruşturma izni verilmişve yine tüm ciddi iddialara rağmen belediye başkanı soruşturmaya dolaylı, dolaysız dahil edilmemiş olması şaşırtıcıdır.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bizce de haklıdır. Makamdaki belediye başkanı da olsa cezasız bırakılmamalıdır.
Müfettiş görevlendirilmesi yapılırken, belediye başkanının görüşüne uygun yada hemşerisi olacak müfettişler göndermek yerine tarafsız, milliyetçi, hediyeler ile gözü boyanmayacak, vatan, millet, kul hakkını gözetecek müfettişlerin görevlendirilmesi gereklidir.
Görevlendirilen müfettişin ise ASLA ve ASLA, belediyeye ile dirsek temasının olmamasının sağlanması, müfettiş soruşturma yapacağı belediyeye gönderilmemeli, soruşturmaya Valilik Makamındaki tahsis edilen odasından yürütmeli, soruşturma için gerekli tüm bilgi, belge, dosya, ihale dosyaları, ihale işlem dosyaları, hak ediş dosyalarının asılları yazılı olarak belediyeden istenmeli, müfettişin alması gerekli ifadeler varsa yine Valilikteki odasında yeminli katipler eşliğinde almalı, ÖN İNCELEME raporunu, sorguladığı kişiler ile yakın temas kurmadan sonuçlandırılmasının sağlanması gerektiğini düşünmekteyiz.
Yoksa yine iddia edildiği gibi araya sokulan Trabzon ittifakı gerçeklerin üstüne nifak tohumları ekecek, çarpık sonuçlu raporlar hasat edilecek, suçların zehirli meyveleri yenmeye devam edeceklerdir diye düşünmekteyiz.
Çünkü Adalar’a gönderilen bazı müfettişlerinin, önce masum öğlen yemekleri ile başlayan ikili istişareleri daha sonra belediye başkanı ile akşam sahil restoranlarında balık/rakı keyiflerine döndüğü, Anadolu Kulüplerinde ağırlandıkları, hafta sonu aileleri ile kulüplerde havuz sefalarının sağlandığı, her tür masraflarının karşılanarak adeta tatile gelmişler gibi ortam oluşturulduğu, sonucunda gelen müfettişinde hazırladığı Ön İnceleme Raporlarının belediye başkanının harfiyen isteği doğrultusunda olduğu, bazı raporların ise belediyenin içindeki kemikleşmiş çete personeli tarafından hazırlanıp müfettişlerin önüne imza için konduğu iddiaları devamlı konuşulmaktadır.
Tabi her ne kadar bu ithamlar iddia olarak söylense de, örneğin bahse konu 35 aylık araç kiralama ihalesinde memurlar için soruşturma izni verilinceye kadar aslında yapılan ve onaylanan ihale ile büyük bir KAMU ZARARI yapıldığı, belediye başkanının gelininin ve dünürünün yapılan ihaleler ile büyük menfaat sağladığı gibi gözükse de, Mülkiye Müfettişlerinin bu iddiaları göz ardı etmeleri ile ithamları doğru olduğunu düşündürmektedir.
Müfettişlerin suçları ört bas ettikleri, memurları yargıya gönderirken belediye başkanını ortadaki tüm somut delillere rağmen soruşturma konusuna dahil etmedikleri, Teftiş Kurulu Başkanlığına yaptıkları soruşturma kapsamında konusu suç olan tespitlerini bildirmedikleri, yeni onaylar isteyip soruşturmalarını genişlettirmediklerine bakılırsa Müfettişler şaibe altında kalmaktadırlar.
Öğrendiğimiz kadarıyla soruşturma izni verilen personelin tamamı savunmalarında Destek Hizmetleri Müdürü Kasım TURAN’ı sorumlu tutmuşlar. Suçlamaları gereken Belediye Başkanı iken müdürü suçlamaları ile kolay yolu veya güçlerinin yettiği kişiyi suçladıkları anlaşılıyor. İhale mevzuatına hakim olan birinci kişi olarak Destek Hizmetleri Müdürünü suçlamalarında haklılık payları olsa da imza sorumluluğundan sıyrılamayacakları ortadadır
Belediye başkanının firma ile bağlantısının aleni ortaya çıkmış olması, 35 aylık ihalenin yapılması ve ballı kaymaklı hazırlanan ihalenin başkanın birinci derece akrabalarına verilmesi aşamalarının ihaleyi hazırlayan müdür tarafından bilindiğini ve organize bir ihalede kullanıldıklarını anlamalarına rağmen başkanı suçlamamış olmaları da yine müdürlük makamlarını kaybetme korkusundan olduğunu düşünmekteyiz.
Bizce suçlanacak asıl makam emri uygulayan personellerden ziyade, emri veren ve ihaleyi gelini ile dünürünün firmasına verilmesini sağlattıran, sorunun kaynağı ve menfaat sağlayan belediye başkanı olmalıdır diye düşünmekteyiz.
Ayrıca, bu ihaleden önce yine aynı 2 adet araç kiralamasının 16 aylık olarak Göker Otomotive verildiği iddia edildiği, peşi sıra 35 aylık ihalenin de verilmesiyle toplamda 51 ay Göker Otomotivin 2 araç kiralama işini sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
Bugün için piyasadan az bir peşin ve 4 yıl 3 ay taksit ile yada Leasing (finasal kiralama) yöntemi ile sıfır iki araba almak pekala mümkündür. Yani taksitleri düzenli ödeyen bir kuruma araba kiralamak 51 ay sonra arabaları sahibine bedavaya getirecektir. Karlı bir alışveriş ihalesi yapılmıştır. Kime? Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ, gelini ile dünürüne az bir peşin ile nerdeyse bedavaya gelecek şekilde 2 sıfır araba aldırmış, taksitlerini halktan toplanan paralar ile belediyeye ödettirdiğini, yakınlarına menfaat sağlattırdığını düşünmekteyiz. Ama soruşturma konusunda her ne hikmetse Atilla AYTAÇ’ın adı bile geçmemektedir.
Yani belediye peşi sıra yaptığı iki araç kiralama pazarlık ihalesi yapacağına, Leasing Yöntemi olan pazarlık ihalesi yapsaydı şu an ödenen paralarla iki araç sahibi olacaktı. Belediye kendisi iki araç sahibi olacağına belediye başkanı Atilla AYTAÇ gelini ile dünürünü sıfır iki araç sahibi yapmıştır. Müfettişlerin olayı objektif olarak soruşturmaları halinde pazarlık ihalesi ile peşi sıra yapılan pazarlık araç kiralama hizmet ihalelerinde İHALEYE FESAT iddiasının yanında KAMU ZARARI iddialarını da zincirleme suç olabileceği de raporlamış olmaları gerekirdi.
Kasım Turan’ı suçlayan memurların ise Destek Hizmetleri olarak 2 araç kiralamasının, 35 aylık uzun bir süre planlanmasının, mutlaka belediye başkanı ile Destek Hizmetleri Müdürlüğünün beraberce konuşulduğu, planlandığı ve ihalenin hangi firmaya verileceği konusunda talimata göre hareket edildiği kendilerinin de bu işe figüran gibi alet olduklarını düşünmekte oluşları ile Kasım Turanı suçladıklarını düşünmekteyiz.
Adalar Belediyesi’nde memurlarına yapılan MOBİNG nedeniyle memurların davalar açtıkları ve kazandıkları bilinmektedir. Yani Adalar Belediyesi MOBİNG konusunda sabıkası olmuştur.
Dolayısıyla belediyede görevli memurlardan önce, onlara şifa-i emirler verip aradan sıyrılan belediye başkanlarının soruşturmalara dahil edilmesi ve cezalandırılması gerektiğini düşünmekteyiz. Balık baştan kokar misali. Bize göre asıl suçlular yazılı emir vermeden şifa-i talimatlar ile yargıdan kurtulmaya çalışan, yakınlarına, partililerine ve hatta firari FETÖ’cülere sorgusuz, sualsiz ihale verme yöntemleri ile menfaatler temin eden belediye başkanlarıdır.
O yüzdende, bu tip şaibe barındıracak sorunlu pazarlık ihalelerinde özellikle müdür/birim amirleri görevlendirilmekte oldukları kanaatindeyiz. Müdürlerin, vekaleten müdürlük yapanların kaybedecekleri makamları, belediye başkanının iki dudağının arasındayken düz memurun kaybedecek nesi vardır ki legal olmayan bir talimatı yerine getirsin.
Konunun özü müdürlük makamını kaybetmek yada kaybetmemektir. Destek Hizmetleri Müdürü Kasım Turan’ı suçladıkları iddia edilen diğer Müdür, Zabıta Amiri, Komiseri, Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’ın gelini ile dünürünün firmasının aldığı ihaleye imza atmasalar, ihaleyi iptal etseler, firmanın geçici teminatını irad kaydetseler makamlarında kalabilecekler miydi ? Hiç Sanmıyoruz.
Hatta ihaleyi iptal ettikleri nedeni ile belediye müfettişine aynen zabıta müdürünün tahakkuk kesmediğine benzer uyduruk bir suçlama isnat edilerek soruşturma yapılacağını düşünmekteyiz. Adalar Belediye Başkanının, kendilerine bağlı Belediye Müfettişini, istemedikleri memurlara ve hatta Belediyeden alacaklı firmalara karşı bile silah gibi kullandığı, suçlar isnad ettiği için, Adalar Cumhuriyet Başsavcılığına, pek çok şikayetler yapıldığı bilinmektedir.
Yargıya gönderilen personellerin isteği de herkesin yaptığının cezasını öyle ya da böyle kanunlar önünde çekmesi ama herkesin çekmesidir. Sadece emir kulları yada vekaleten müdürler veya imza sahibi sade memurlar, günah keçisi gibi ortaya sürülmemeli diye isyan etmektedirler. Ancak onlarda birbirlerini suçlayıp havanda su döveceklerine, makamı kaybetme korkusu olmadan, gerçek menfaat sahiplerinin kim olduğunu, talimatı aldıkları, kendilerine baskının yapıldığı makamı, açıkça beyan etmek mecburiyetindedirler. Yoksa yargının bütün öfkesi hafifletici neden olmaksızın, üzerlerine olacaktır.
Adaletse herkese adalet. Adalet istiyor ve İstanbul’a kadar yürüyorsanız, CHP’li belediyelerinizde de adaletin sağlanması, sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’nun en baştaki görevidir. Sözde yürüyüşlerle, ellerde pankartlarla, yürüyüşte bedel ödedim, dört ayak tırnağımı kaybettim demek ile halkın gözünde kahramanlık olunmaz. Öncelikle CHP’li belediyelerinizde gerçekten adalet olup olmadığına bakmalısınız. Yoksa yürüyüşler kuru bir showdan öteye gitmez. Devamlı muhalefette kalmaya da mahkûm olunur.
Adalar Belediyesi’nde, FETÖ’nün Belediyeler İmamı firari Erkan KARAASLAN’a belediyedeki personelleri ve birim amirlerini eğitmesi için yine belediyenin başka bir sorgusuz, sualsiz istedikleri kişilere (genellikle yandaşlara) ihale verme yöntemi olan Doğrudan Temin yöntemi ile Personel Eğitim ihalesi verildiği bilinmektedir. Anlaşılan sudur ki, firari Erkan KARAASLAN’a ödedikleri binlerce lira eğitim seminer paralarının, Adalar Belediye personellerine ve Birim Amirlerine, hiçbir faydası dokunmamış.
Adalar Belediyesi’nce, halkın paraları vatan hainlerine ulufe gibi yerli yersiz dağıtılmış. Sorarsan Adalar Belediyesi içince istihbarat teşkilatı gibi birim olmadığından vermişlermiş. Olsa vermezlermiş. Tabi bunların bahane olamayacağını yargı karşısına dikildiklerinde anlayacaklardır.
Şükrü Abanoz