Avrupa Güvenliği Hafızasını Kaybederse

Avrupa Güvenliği Hafızasını Kaybederse
Yayınlama: 18.12.2025
A+
A-

Avrupa bugün güvenliği tartışıyor. Sınırlar, ordular, savunma bütçeleri, NATO planları… Oysa Avrupa’nın asıl kırılganlığı, çoğu zaman haritalarda değil, tarih hafızasında gizli.

1939–1945 yılları arasında Polonya’da yaşananlar, yalnızca bir işgal hikâyesi değildir. O dönem Almanya ve Sovyetler Birliği’nin uyguladığı sistematik “elit tasfiyesi”, modern Avrupa güvenliğinin neden yalnızca askeri değil, kurumsal ve entelektüel bir mesele olduğunu hatırlatır. Çünkü Polonya örneği şunu gösterdi: Bir ülke tanklarla değil, önce aydınlarından koparılarak savunmasız bırakılır.

Bugün Avrupa’nın doğu sınırlarında yaşanan gerilimler bu açıdan dikkatle okunmalı. Güvenlik artık yalnızca toprak savunması değildir; devlet kapasitesinin, hukuk düzeninin ve bilgi üretme gücünün korunmasıdır. Üniversiteler, bağımsız medya, uzman kadrolar ve profesyonel bürokrasi zayıfladığında, bir ülkenin direnç noktaları da çöker.

Polonya’nın hafızasında Katyn yalnızca geçmişte kalmış bir trajedi değildir. Aynı zamanda “inkârın” ve “gerçeği geciktirmenin” nasıl kalıcı güvensizlik yarattığının somut örneğidir. Avrupa güvenliği, bugün Rusya ile ilişkilerde yaşanan kırılmaları anlamak istiyorsa, bu tarihsel yükü görmezden gelemez. Güvenlik, sadece caydırıcılıkla değil, hesap verilebilirlikle de inşa edilir.

Bir başka ders de şudur: Totaliter rejimler, askeri işgalden önce toplumsal bağışıklığı hedef alır. Öğretmeni susturur, subayı itibarsızlaştırır, akademisyeni yalnızlaştırır. Bu yöntemler bugün tanklarla değil; dezenformasyonla, baskıyla, kurumsal aşındırmayla uygulanıyor olabilir. Ancak sonuç aynıdır: Devlet zayıflar, toplum yalnızlaşır.

Avrupa için Polonya deneyimi, doğu sınırlarında yalnızca bir “tampon bölge” meselesi olmadığını anlatır. Bu sınır, aynı zamanda Avrupa’nın hukuka, bilgiye ve kurumsal akla ne kadar sahip çıktığının sınırıdır. Bu değerler korunmadığında, askeri güvenlik de sürdürülebilir olmaz.

Bugün Avrupa’nın güvenliği konuşulurken, savunma harcamalarının yanında şu soru da sorulmalıdır:
Avrupa, kendi entelektüel ve kurumsal dokusunu ne kadar koruyabiliyor?

Polonya’nın susturulan aydını, bize şunu hatırlatıyor:
Bir kıta, hafızasını kaybederse; sınırlarını da, güvenliğini de koruyemez.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version