Beton Değil, Bağ Kurmak: Beşiktaş’ın Gerçek Yeniden İnşası

Beton Değil, Bağ Kurmak: Beşiktaş’ın Gerçek Yeniden İnşası
Yayınlama: 07.11.2025
A+
A-

Beşiktaş uzun süredir mali sıkıntılarla boğuşuyor. Her yönetim “kulübü düzlüğe çıkarma” vaadiyle geliyor ama tablo hep aynı kalıyor. Yıllardır değişmeyen tek şey, bu borç yükünden kurtulmak için sunulan reçetelerin hep aynı formüle dayanması: inşaat, proje, taşınmaz. Kimi zaman stad çevresinde bir yatırım, kimi zaman Nevzat Demir Tesisleri’nde yeni bir yapı, kimi zaman da “gelir getirecek gayrimenkul projeleri.” Ancak Beşiktaş’ın asıl inşa etmesi gereken şey duvarlar değil, güven.

Bu kulüp, geçmişte parasız ama inançlıyken en büyük zaferleri kazandı. Bugünse binalar yükseliyor ama tribünler dolmuyor. Taraftarın sesi azaldıkça, Beşiktaş’ın ruhu da zayıflıyor. Aidiyet duygusu, bir kulübün en büyük sermayesidir; onu kaybettiğinde, elinde sadece borç kalır.

Erkek futbol takımının bile tribünlerini dolduramadığı bir dönemde, amatör branşların yaşadığı yalnızlığı tahmin etmek zor değil. Erkek basketbol takımı bu sezon taraftarın ilgisiyle ayakta duruyor ama onun dışında tablo karanlık. Hentbol takımı yıllardır şampiyon oluyor ama hâlâ formasında bir sponsor logosu yok. Kadın voleybol takımı yeniden yapılanıyor, o da sponsorsuz. Türkiye’de kadın futbolunun öncüsü olan Beşiktaş Kadın Futbol Takımı ise aynı kaderi paylaşıyor: destek görmeden mücadele ediyor.

Bir kulübün büyüklüğü, sadece kazandığı kupalarla değil, her branşta taşıdığı vizyonla ölçülür. Beşiktaş’ın büyüklüğü de sahada değil, sahne arkasında, bu ülkeye kazandırdığı değerlerde gizlidir. Fakat o vizyon bugün yalnız kalmış durumda. Yönetim amatör branşlarda zaman zaman yer alıyor, bazı maçlara katılım sağlanıyor; ancak bu yeterli değil. Özellikle başkanın bu karşılaşmalarda hiç görünmemesi hem taraftarın ilgisini azaltıyor hem de sporcuların motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Oysa o görüntü, sadece oyunculara güç değil, taraftara da çağrıdır. “Bu kulüp hepimizin” mesajı ancak orada, o tribünde verilir.

Beşiktaş’ın içinde bulunduğu ekonomik krizi yalnızca rakamlarla anlatmak mümkün değil. Çünkü mesele para değil, sahiplenilme meselesi. Taraftar sahip çıkmazsa, yönetim sahip çıkmazsa, hangi sponsor gelir ki? Bir marka yatırım yapacağı kulüpte istikrar, aidiyet ve enerji görmek ister. Tribün boşken, yönetim ilgisizken, o enerji kaybolur. O zaman hiçbir yatırımcı o formaya adını yazdırmaz. Sponsor bulamayan takımlar, daha da küçülür; küçüldükçe de ilgisizlik artar. Bu kısır döngüyü kırmak, ne bir ihale ne de bir inşaat projesiyle mümkündür.

Beşiktaş’ın kurtuluşu, çimento ve betonla değil, aidiyetle başlar. Kulüp kendi kimliğini yeniden tanımlamak zorunda. Bu yeniden doğuş, yalnızca mali raporlarda değil, tribünlerde, amatör salonlarda, soyunma odasında başlamalı. Beşiktaş’ın adı, her yerde aynı değeri hissettirmeli: mücadele, samimiyet ve ortak gurur.

Bugün Beşiktaş’ın ihtiyacı olan şey yeni bir bina değil, yeni bir bağ. Yönetim ile taraftar arasında yeniden kurulacak o bağ, sponsorların da güvenini getirecektir. Çünkü Beşiktaş markası hâlâ güçlü; sadece o gücü hatırlatacak bir samimiyete ihtiyacı var.

Beşiktaş bir spor kulübü olmanın ötesindedir; bu ülkenin vicdanına, emeğine ve adalet duygusuna aittir. Ama bu değerleri yaşatmak için artık herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Tribün dolmadığında, yönetim görünmediğinde, sponsor gelmez. Sponsor gelmediğinde de hiçbir proje kulübü kurtaramaz.

O yüzden bugün en çok duyulması gereken cümle şu: Beşiktaş kendini yeniden inşa etmelidir — ama betonla değil, inançla.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version