Büyükada Kıyılarında Temizlik: İSTAÇ “Pansumanı” Yaptı, Peki “Yara” İyileşti mi?

Büyükada Kıyılarında Temizlik: İSTAÇ “Pansumanı” Yaptı, Peki “Yara” İyileşti mi?
Yayınlama: 30.11.2025
A+
A-

İSTANBUL (ÖZEL HABER) — İstanbul’un gözbebeği Prens Adaları, yaz sezonunun ve akıntıların getirdiği ağır kirlilik yükünden bir nebze olsun kurtuldu. İBB iştiraki İSTAÇ ekiplerinin Büyükada kıyılarında yürüttüğü kapsamlı temizlik çalışmaları tamamlandı. Ancak pırıl pırıl görünen kıyıların ardında, deniz bilimcilerin ve çevre uzmanlarının sorduğu kritik bir soru yankılanıyor: Bu temizlik, sorunu çözüyor mu, yoksa sadece görünmez mi kılıyor?

Operasyonun Detayları: Teknoloji ve İnsan Gücü Sahada

Marmara Denizi’nin kendine has akıntı sistemiyle adeta bir “çöp tuzağına” dönüşen Adalar koylarında, İSTAÇ ekipleri bir operasyon yürüttü. Sığ sulara girebilen özel tasarım Deniz Yüzeyi Temizleme Tekneleri (DYTT) ve kıyı şeridinde çalışan manuel ekipler, atıkları ekosistemden uzaklaştırdı.

Ekipler, dalgaların kıyıya taşıdığı pet şişeler, strafor balık kutuları ve ambalaj atıklarını topladı. Özellikle kayalık bölgelere sıkışmış atıklar için insan zinciri oluşturulurken, kumsallarda mekanik destek araçları devreye girdi. Ortaya çıkan tablo, İstanbullunun denize ne attığının acı bir özeti gibiydi.

Madalyonun Diğer Yüzü: “Musluk Açıkken Yerleri Paspaslamak”

Yapılan çalışmanın estetik ve hijyenik başarısı yadsınamaz. Ancak uzmanlar, bu tür operasyonların “nihai çözüm” olarak sunulmasının tehlikelerine dikkat çekiyor.

Deniz bilimleri literatüründe “Sisyphus Sendromu” olarak adlandırılan durum, tam da Büyükada’da yaşananı tarif ediyor. Mitolojide kayayı tepeye taşıyan ama her seferinde aşağı yuvarlanmasını izleyen Sisyphus gibi, İstanbul da kaynağı kesilmeyen atıkları sürekli temizlemek zorunda kalıyor. Uzmanlara göre, derelerden ve yağmur suyu kanallarından denize plastik akışı durdurulmadan yapılan her temizlik, sadece geçici bir “makyaj” niteliğinde.

Dünya Nasıl Temizliyor?

Büyükada’daki görüntüler, dünyadaki “Kıyı Temizliği” tartışmalarını da akıllara getirdi.

  • Avrupa Birliği: Sorunu “toplamakla” değil, “yasaklamakla” çözmeye çalışıyor. Tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve “Kirleten Öder” prensibiyle üretici firmaların sorumlu tutulması ön planda.
  • Ekolojik Hassasiyet: Dünyada artık ağır iş makineleriyle yapılan “mekanik temizlik” (mechanical grooming) terk ediliyor. Çünkü bu makineler çöpleri alırken, kıyı ekosisteminin dengesini sağlayan kumul bitkilerini ve yengeç yuvalarını da yok ediyor. Büyükada’da yürütülen çalışmalarda manuel iş gücünün ağırlıkta olması bu açıdan olumlu bir puan olarak haneye yazılıyor.

Yeşil Aklama Tehlikesi

Çevre örgütleri, kıyı temizliklerinin bazen kurumlar veya şirketler tarafından bir “Yeşil Aklama” aracı olarak kullanılabileceği uyarısında bulunuyor. Kirliliğin kaynağına (aşırı tüketim, yetersiz arıtma, plastik üretimi) odaklanmadan sadece “temizlik fotoğrafları” paylaşmak, toplumda “teknoloji her şeyi halleder” algısı yaratarak bireysel sorumluluğu zayıflatabiliyor.

Temiz Deniz İçin “Süpürge” Değil “Zihniyet” Değişmeli

İSTAÇ çalışanlarının emeği, Büyükada’nın nefes almasını sağladı. Ancak bilimsel veriler net: Kıyıda toplanan her bir pet şişe, aslında denize ulaşması engellenememiş bir atık yönetim başarısızlığının kanıtı.

Bilim insanları son sözü söylüyor: “Denizleri temizlemenin en iyi yolu, onları hiç kirletmemektir.” Büyükada temizliği bir kutlama değil, denizlerimizin imdat çığlığına verilmiş acil bir cevap olarak okunmalıdır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.