Metin Erksan’ın 1965 yapımı Sevmek Zamanı, Türk sinemasının en özel ve en şiirsel filmlerinden biri olarak hâlâ seyircisini büyülüyor. Siyah-beyaz çekilmiş bu film, sadece bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda görüntü, hayal ve gerçek üzerine kurulmuş bir düşünce yolculuğu. Bu kış yeniden YouTube üzerinden birkaç kez izlenmeyi hak eden bir eser.
Filmin kahramanı Halil (Müşfik Kenter), Büyükada’daki bir köşkün duvarında asılı olan bir kadın resmine âşık olur. Halil’in tutkusu gerçek kişiye değil, surete yani görüntüye yöneliktir. Kadın, Meral (Sema Özcan), bu durum karşısında şaşkındır; Halil’in kendisini değil de resmini sevmesini kabullenemez. İşte filmin en çarpıcı yönü burada saklıdır: “Gerçek mi değerlidir, yoksa hayalin verdiği huzur mu?”
Büyükada’nın ıssız sokakları, rıhtımda bekleyen kayıklar, yağmurun ıslattığı taş yollar, sessiz köşkler filmin duygusal derinliğini güçlendirir. Siyah-beyaz görüntüler, sonbaharın kasvetini ve karakterlerin içsel yalnızlığını adeta gözler önüne serer.
Müşfik Kenter, Halil karakterinde sessiz, içine kapanık ama bir o kadar da derin bir âşık olarak unutulmaz bir performans sergiler. Sema Özcan ise gençlik güzelliğiyle Halil’in hayaline can verirken, aynı zamanda gerçekliğin acımasızlığını da temsil eder. Onların bakışları, uzun sessizlikleri, bazen bir cümleden çok daha fazla şey anlatır.
“Sevmek Zamanı” çekildiği dönemde gişe başarısı yakalayamamış, uzun süre gölgede kalmıştı. Fakat yıllar içinde bir kült film hâline geldi. Çünkü bize hâlâ sorular sorduruyor: Biz gerçekten kişiyi mi severiz, yoksa zihnimizdeki idealini mi? Hayaller bazen gerçeğin önüne geçebilir mi? Bugün sosyal medyada, fotoğraflara ve imajlara tutkun olduğumuz bir çağda, filmin mesajı daha da güncel görünüyor.
Bu kış Sevmek Zamanına YouTube ekranında birkaç kez dönmek, hem nostaljik bir yolculuk hem de insanın iç dünyasına sessiz bir bakış olacak.(Haluk Direskeneli)
Fotoğraf: Ada Gazetesi
