Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’den Adaları mı kastetti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe’den Adaları mı kastetti?
Yayınlama: 11.01.2019
Düzenleme: 13.12.2022 15:29
A+
A-

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  9 Ocak 2019 tarihinde Beştepe’de yapmış olduğu yeşil ve çevre odaklı konuşmasında sanki Adalar İlçesindeki uygulamaları biliyor da, yeter artık dercesine Çevre Şehircilik Bakanını uyarıp “kızım sana söylüyorum gelin sen anla” dercesine “Şu Para var ya nelere muktedir. Şu Kapitalizim….. Denizlerimizin kenarlarını, orman alanlarını betona çevirme gayretinde olanlar var” dedi. Arkasından kimsenin gözünün yaşına bakılmaksızın kıyılardaki yapıların beton yığınlarının yıkılması talimatını verdi.

Adalar kıyılarında, kıyı şeridi içerisinde en büyük betonlaşma gayreti demeyelim, betonlaşan denince aklımıza sahillerdeki altı katlı oteller, villalar geliyor. Her ne kadar bu gibi yapılar iskan ve ruhsat aldıysa da kıyı kenar çizgisi içerisinde yapıldığını söylemiş olmakta yanlış olmaz.

Bilindiği gibi Türkiye’nin hiçbir ilçesinin dört tarafı kıyılarla çevrili değil. Adalar İlçesi, diğer adı ile Prens Adaları bu nadir özelliğe sahip tek ilçe olarak bu unvanı elinde tutarken, maalesef belediyenin uygulamaları neticesinde halkın kıyılardan, sahillerden yararlanmasının önü kesilmiş durumda. Adalı olup ta bütün yaz boyunca denize giremeyen ve hatta bırakın denize girmeyi ayağını denize sokamayan adalıların oranı bize göre 9/10. Yani 10 kişiden biri adanın nimetlerinden faydalanırken dokuzu denizi sadece ana karaya gitmek için motorlara binmesi ile denizin sadece kokusunu içine çekebiliyor. Bu şansız adalılar ile konuşulduğunda, adalıyım ama denize yabancıyım, bu yazda hiç denize giremedim diye serzenişte bulunuyorlar.

Sahiller ve kıyılarımız Anayasanın bize verdiği hakka göre hesapta bizlerin. Gel görki Adalar’da bu hakka saygı duyan yok. Adalıların da anayasanın kendilerine tanıdığı bu hakkı aradığı yok, ama şikayet çok. Öyle bir toplum olduk ki artık vatandaş şikayet etmekten, yüksek sesle dillendirmekten dahi korkar oldu. Vatandaşı önce 3-5 şezlongcunun sahillere şezlong sermesine alıştırıldı. Bu şezlongcular 20 şezlong derken sayıyı 30’a sonra 40’a daha sonra  80’e ve 120’ye kadar çıkartınca, diğer uyanıklarda baktı ki ses çıkartan yok, bir anda kıyılar şezlong tarlasına döndü ve adaların yerlileri dahi para vermeden kıyılarda havlularını serip denize giremez oldu. Adalar halkı adalı olmanın avantajı olan her an sahilin her yerinden, denize girebilme haklarını kaybettiler.

Bu yetmedi, Adalar kıyılarına inen sokaklar ya çıkmaz sokak haline getirildi ve sokağın sahile inen yolun sonu demir parmaklıkla kapatıldı, bazılarında ise daha ileriye gidildi ve sokağın başına 3 mt yüksekliğinde demir kapı konuldu, başına da bir güvenlik elemanı “Kulübe üye olmayanların girmesi yasaktır” yazı tabelası altında gasp edilmiş belediye yolları, hemde Anayasanın vatandaşlara vermiş olduğu kıyıların ücretsiz kullanım hakkı ellerinden alınarak.  

Kimlere rağmen derseniz Adalar Belediyesine rağmen. Üstelik Adalar Adliyesine çok yakın deniz kıyıları bile gasp altında. Ama para babaları, ama kulüpler, ama plaj adı altında işletmeler tarafından.

Adalılar sahillerin kullanım haklarının ellerinden alınışına, yavaş yavaş alıştırılmış ve sahillerin kendilerine kapatılması ile beraber denize ücretsiz girme imkanları da kalmamıştır. Sistematik bir uygulama yapılmış, Adalılar uyutulmuş, kıyılarımız ve ormanlarımız tamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi paranın muktediriyatı ile sahiller, ormanlar, vatandaşın elinden çıkmış, para babalarının, rant işgalcilerinin eline geçmiştir.

Talimat kesin. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu tip yerlerde partili partisiz kimsenin gözünün yaşına bakmadan yıkacak. Demek ki belediyeye şikayet edildi olmadı, İBB’ye şikayet edildi olmadı, T.V.K.K şikayet edildi olmadı, Çevre Şehircilik Bakanlığına şikayet edilmesi gerekiyormuş.

Adalarımız nasıl bu hale geldi ve bu kimin kabahati ?

31/Mart 2019 da sizden oyunuza talip olanların kabahati. Azda biz oy sahibi adalıların tabi. Oy verdiklerimizi iyice incelemeden sadece partili diye oy vermemiz lazım.  Adayın geçmişinin tertemiz olması, Adalar’daki belirgin rant grupları ile mesafeli olup olmadığına, adaylık öncesi meşguliyetinden tutunda kahvehanelerdeki ilişkilerine kadar tahkik etmek, rant bağlantılarının olup olmadığını araştırmak, projelerini dinlemek, Adalar gibi kısıtlı kaynakların olduğu ilçede halka hizmet yatırımlarının nasıl finans edeceğine kadar detaylı araştırmak ve oyunu kullanırken seçimin yerel seçim olduğunu düşünerek partili olup olmadığına bakmaksızın, kendisine ve ilçeye en iyi hizmet verecek aday adayını seçmeye gayret etmesi gerekmektedir.

Örneğin, Adalar’da bir partinin ilçe başkanının kaçak plaj işlettiği, yine bir bir partinin ilçe başkanının da Büyükada da Dil Burnuna yakın orman alanlarından 49 yıllığına geniş arazi kiralayarak mesire yeri haline getirdiği ve sit alanı olan ormanlık bölgede, CHP’li Atilla AYTAÇ’ın göz yumması ile büfe benzeri barakalar yapmasına bakılırsa, Adalar’da siyaset ile uğraşanların hedefinde kolay kazanç kapısı olarak gördükleri, adaların sahilleri, kıyıları, orman mesire alanları üzerinden rant sağladıklarına şahit olduk.

Belediye Başkanları, yetkililer, sahillerin yağmalanmasına, neden yol veriyor, görmezden geliyor?

10 senedir CHP yönetiminde olan Adalar Belediyesi sayesinde, Adalar çevresinde kayalık kıyı şeritleri bile, ahşap platformlar yapılarak plaj haline çevrildiği, plastik dubaların birbirine eklenmesi ile iskeleler ve deniz içi havuzları oluşturulduğu, bir ilçe başkanının eski kayıkhaneyi, bu şekilde teferruatlı plaj haline getirdiği, ruhsatsız olarak çalıştırmasına rağmen Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ’ın plajı mühürletmeyip çalıştırılmasına göz yumduğu, bunun karşılığında ilçede kendine muhalefet yapılmasının önüne geçtiği, CHP delegelerinin, kendi aleyhine olacak kararlarının ancak bu şekilde önüne geçebildiğini, CHP İlçe Başkanının CHP Genel Merkezine gidip Adalar halkının Atilla AYTAÇ’ın aday olarak görmek istediğini söylemesini sağladığı, Adalar kıyılarının ve ormanlarının bu şekildeki siyasetin kirli oyunlarına kurban verildiği, her ne hikmet ise bu oyunun aktörlerinin daima siyasetin en tepesindekilerin olduğu dikkate alınırsa, Adalılar olarak oyumuzu sahillerimize göz dikmeyen, bu tip işler ile alakası olmayan, sahilleri halkın kullanımına açan, bir belediye başkanına vermemiz farz oldu. 

Elimizde kala kala sadece 31 Martta kullanacağımız bir oyumuz kaldı. Zaten oyumuzun getirisinin onların koltukları için olmazsa olmazlardan olduğunu bilmeseler, adalıların haklarını hiç umursamayacaklar. Makamlarına gidildiğinde makamdan kovdukları kişilere, şimdi o pişkin, iki yüzlü, arsız suratları ile sırıtarak, en sevimli halleri ile şirinlikler yapıp oylarımıza talip olmalarına, biz sandıklara inandığımız kişilere atacağımız oylarımız ile tokat gibi cevap vereceğiz. Sıra bizde artık.

Sen ve gıyabında, partin bu adaları yönetmeyi hak etmiyorsunuz deyip alternatif adaylardan kendimize en yakın olana bakacağız. Mümkünse önceden denenmişini, vaad edipte sözünü tutanları, Adalar için hizmet yapanları, söz veripte sözünü yemeyenleri, zor gününde her daim adalıların yanında olanları, belediye başkanından önce insani değerleri yüksek olanları, laf değil projesi olanları, adalıların sorunlarını bilen, çözümü cebinde olanları, ince eleyip sık dokuyarak belediyenin başına koymak zorundayız. Yoksa torunlarımız bile bizler gibi denizi motor seyahatlerinde görecekler ama denize giremeyecekler.

Adaların 10 yılı kaybolmuştur. Hele hele Atilla Aytaç zamanında ise hizmet anlayışı sadece memurun maaşının ödenmesi ve gelini ile dünürünün firmasına para ödenilmesi haricinde, Altaş firmasının (Altaş firmasının ortağı Yılmaz Koç, CHP İstanbul İl yöneticisi İlhan Koç’un kardeşi olduğu iddia ediliyor) Temlik borçlarının ödenmesinden başka, vatandaşa bir hizmet verilmemiştir. Yani Atilla AYTAÇ Belediye kaynaklarını ailesi ve CHP li Temizlik Firmasının alacaklarını düzenli ödeme gayretinde olmuştur.

Mesela halka hizmet verecek, en ucuz belediye plajı bile kapatılmış, halkın denize girecek yeri kalmamıştır. Zaten bu belediyenin plajında güvenlik önlemleri olmadığından 15 gün ara ile iki gencimiz boğulmasına rağmen kapatılmayan plaj 2018 yılında açılmamıştır.

Adalar sahilleri zengin işadamlarının, kulüplerin, ruhsatsız plaj işletmelerinin, şezlongcuların, sahilleri, kapatması ile adalıların denize ayaklarını bile sokmaları engellenmiş, CHP’li Belediye Başkanı Atilla AYTAÇ  halkın mağduriyetine ilgisiz kalmıştır.

Orman tur yolları özel firmalara ihale edilmiş, kapatılmış, tur yolunun başına ve sonuna adamlar konulmuş, gelen, geçen yürüyenlerden, para alınmaya başlanılmıştır. Korkarız ki, yakında Adalar’da nefes almak vermek bile ücrete tabi hale getirilecek ve belediye halkın sömürülmesine seyirci  kalacaktır.

İşte şimdi, tam da bizim konuşma zamanımız. Boş vaatlere karnımız tok. Zaten partilerin Adalar Belediye Başkan aday adayları ile kesinleşen adaylarına bakılacak olursa hiç birinin seçim söylemleri içerisinde Adalar kıyılarının ve ormanlarının Adalılara ve günübirlikçi turistlere ücretsiz faydalanacakları imkanlarının sağlanacağını beyan etmiyorlar yada edemiyorlar. Ya bu kesimin oylarının yönünü değiştirmekten korkuyorlar yada bu ruhsatsız çalışan işletmeler belediyenin kazanç kapısı, partilerinin delegelerinin oylarının kendilerine verilme garantisi vb. olarak görülüyor. Halkın haklarının tümüyle ellerinden alınmasına rağmen, halen suskunlar. Bu konu hakkında boş vaad bile veremiyorlar.

Beyanlarında adalıların gasp edilmiş Anayasal haklarının korunması hakkında en ufak imanın olmaması mide bulandırıcıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanı nettir. Kıyılar ve Ormanlar hak sahiplerinin kullanımına açılmak için yıkım gerekiyorsa yıkım yapılacaktır. Tabi yeni dönemde de halkın hakları doğrultusunda sorumlulukları gereğini yapmayanların takipçisi olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

Sonuç itibarı ile Adalılar olarak sahillere inen yolların açılması, adamızın sahillerinden faydalanmamızı sağlayan her kim belediye başkan adayı varsa partisine bakmadan destekleyeceğimizi bilsinler.  Oyumuz cebimizde gözlerimiz adaylarda. Bu oyumuzu ister adalı ister başkan yerli kim olursa olsun ama adalıların hayrına işler yapacağına inandığımız adaya vereceğiz. Hiçbir adayında, partimin şu kadar kemikleşmiş oyu var, bu seçimi kesin kazanırız deme hatasına düşmemelerini tavsiye ederiz.

Adalar’da siyaset = İMAR RANTI + KIYILARIN YAĞMASI + ORMANIN YAĞMASI + İŞGALİYELER + ECRİMİSİLLER, olmayacak, oldurmayacağız. Oyumuz kemik değil bilakis oldukça esnek olduğunu, 31 Mart 2019 tarihi akşamı çıkan seçim sonucunda anlaşılacaktır.

Şükrü Abanoz

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 5 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version