Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet
Yayınlama: 10.11.2025
A+
A-

Ligin iki namağlup takımı karşı karşıya geldiğinde, bu yalnızca bir maç değildir; bir karakter sınavıdır. 9 Kasım akşamı Beşiktaş Gain Spor Kompleksi’nde sahneye çıkan Beşiktaş ve Anadolu Efes, haftanın en önemli karşılaşmasında kozlarını paylaştı. Bir yanda sezona özgüveniyle başlayan Beşiktaş, diğer yanda güçlü kadrosu ve tecrübesiyle istikrarlı bir çizgi yakalayan Anadolu Efes vardı.

Maç öncesinde Beşiktaş, LÖSEV haftası nedeniyle sahaya çocuklarla ve pankartla çıktı. Bu kare, kulübün toplumsal duyarlılığını bir kez daha gösterdi. Ardından 10 Kasım dolayısıyla Mustafa Kemal Atatürk için yapılan saygı duruşu ve binlerce kişinin aynı anda söylediği İstiklal Marşı, Akatlar’daki atmosferi bambaşka bir seviyeye taşıdı. O an tribünler yalnızca bir maç öncesi ritüelde değil, tarihine sahip çıkan bir duruşta birleşti.

Karşılaşmaya Efes daha diri başladı. Beşiktaş ilk dakikalarda ritmini bulmakta zorlandı. Dusan Alimpijevic önce üç oyuncu değişikliği yaptı, ardından molasını aldı. Bu ardışık hamleler, oyunun seyrini değiştiren ilk işaretlerdi: Beşiktaş savunmada daha agresif, hücumda daha dengeli oynamaya başladı; tribün enerjisi de oyuna eklendikçe tempo yükselmişti. İlk çeyrek 22-17 Anadolu Efes üstünlüğüyle bitti.

İkinci çeyrekte Beşiktaş üç dakika boyunca sayı bulamayınca oyun yeniden dengeden çıktı. Efes özel bir plan uygulamasa da siyah-beyazlıların basit top kayıplarıyla avantaj yakaladı. Aslında iki takım da bu bölümde çok fazla hata yaptı; tempo düşüktü, pas hataları ve kötü şut tercihleri fazlaydı. Efes’in hafta içinde EuroLeague’de iki uzatmaya giden zorlu maçtan dönmüş olmasının yorgunluğu da hissediliyordu. Beşiktaş kendi oyun ritmini bulmakta zorlandı ama savunma direncini bırakmadı.

Üçüncü çeyrek tamamen bir kovalamaca gibiydi. Efes farkı korumaya çalıştı, Beşiktaş ise adım adım yaklaştı. Her topa atlayan, her savunmada temas arayan bir takım vardı sahada. Dusan kenarda yine enerjikti; oyuncularını bağırarak değil, inandırarak yönlendirdi.

Ve son çeyrek…
İlk beş dakikada denge bozulmadı. Son beşe girilirken Beşiktaş vitesi yükseltti. Hücumda Mathews sahneye çıktı; penetreleri ve dış atışlarıyla doğru kararlar verdi, kritik isabetleri buldu. Savunmada ise Berk Uğurlu farkını koydu: top yönlendiriciyi sürekli rahatsız etti, pas kanallarını kapattı, rakibin set aklını bozan baskıyı kurdu. Bu iki omurganın üzerine kurulan son bölüm performansı, kontrolü Beşiktaş’a getirdi.

Beşiktaş bu maçı sezon sayı ortalamasının altında bitirdi ama olgunluk seviyesinde sezonun en kıymetli oyunlarından birini oynadı. Çünkü bu galibiyet yalnızca hücumla değil; dayanıklılık, sabır ve karakter ile geldi. Anadolu Efes’in yorgunluğuna rağmen oyunun içinde kalması değersizleştirilemez; ancak Beşiktaş’ın son bölümde doğruları üst üste yapma kararlılığı belirleyici oldu.

Beşiktaş, Anadolu Efes’i mağlup ederek ligde namağlup unvanını korudu. Daha da önemlisi, Akatlar’daki o gecede görülen şey, parkede beş kişiyle sınırlı bir başarı değildi: Dusan’ın sönmeyen enerjisi, tribünün kesintisiz desteği ve oyuncuların inadI birleşince ortaya sadece bir skor değil, yeniden tesis edilen bir aidiyet çıktı.

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Direnç. İnanç. Galibiyet

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version