23 Nisan 2025’te meydana gelen küçük çaplı deprem, İstanbul ve çevresinde yaşayanlar için kısa süreli bir rahatlama yarattı. Ancak uzmanların uyarısı nettir: Bu beklenen Marmara depremi değildir. Aksine, bu tür küçük sarsıntılar, fay hatlarındaki gerilimi artırarak büyük yıkıcı depremin riskini daha da yükseltebilir. Gerçek açık ve nettir: Marmara Denizi’nde büyük bir deprem kaçınılmazdır.
İstanbul, Türkiye ekonomisinin kalbidir. Hem üretim hem de finans merkezi olan bu mega kentte yaşanacak büyük bir deprem, yalnızca İstanbul’u felç etmekle kalmaz, tüm ülkeyi dizlerinin üzerine çökertir. Bu risk sadece bir doğal afet meselesi değil, aynı zamanda ulusal güvenlik sorunudur. Ekonominin durması, üretimin kesilmesi, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını ciddi şekilde zedeleyebilir.
Bilim insanları Marmara’da gerilimin giderek arttığını, küçük depremlerin daha büyük bir kırılmanın habercisi olabileceğini yıllardır dile getiriyor. Kumburgaz Fayı’nda henüz kırılmamış 40–50 km’lik bir segment bulunuyor. Eğer bu segment Adalar Fayı ile birleşirse, 7,5 büyüklüğünde bir deprem olasılığı son derece gerçekçi hale geliyor. Tarihi veriler de bu senaryoyu destekliyor: 1766 ve 1912 depremleri, Marmara’nın ne denli büyük yıkımlara yol açabileceğini açıkça göstermiştir.
Bilim, kişisel görüşlere dayanmaz. Veri, analiz, yöntem, uluslararası standartlar, hakemli yayınlar ve akademik tartışmalarla desteklenmeyen hiçbir iddia “bilim” değildir, olsa olsa spekülasyondur. Türkiye, 1999 depremi sonrasında çok şey öğrenebilirdi; fakat birçok fırsat kaçırıldı. Buna rağmen, son 25 yılda yapılan ulusal ve uluslararası çalışmalar Marmara’yı bekleyen tehlikeyi net şekilde ortaya koymuştur.
Adalar Özelinde Deprem Riski
Marmara Denizi’ndeki Prens Adaları, coğrafi konumları nedeniyle Adalar Fayı’na yakın bölgeler arasında yer almaktadır. Jeolojik verilere göre Adalar çevresinde deprem riski yüksektir; çünkü fay hattı deniz tabanında adalara oldukça yakın bir seyir izlemektedir. Özellikle Büyükada, Heybeliada ve Burgazada gibi büyük yerleşim alanları doğrudan risk altındadır.
Avantajlar
• Yapılaşma görece daha az katlıdır; bu durum yıkıcı etkiyi azaltabilir.
• Yeşil alan oranı ve boşluklar, tahliye ve toplanma açısından bir avantajdır.
• Nüfus, İstanbul merkezine göre daha seyrektir.
Dezavantajlar
• Adalara ulaşım tamamen deniz yoluna bağlıdır. Büyük bir deprem sonrası iskeleler ve deniz taşımacılığı zarar görürse, yardım ve tahliye imkânları ciddi şekilde kısıtlanabilir.
• Adalardaki tarihi köşklerin büyük bölümü depreme karşı zayıftır.
• Sağlık altyapısı sınırlıdır; büyük bir deprem sonrası dış destek olmadan müdahale kapasitesi yetersiz kalır.
Adalar İçin Yapılması Gerekenler
1. Bina Stokunun Güçlendirilmesi: Tarihi köşkler aslına uygun biçimde restore edilerek depreme dayanıklı hale getirilmelidir.
2. Acil Ulaşım: İskeleler güçlendirilmeli, helikopter pistleri ve acil deniz ulaşım planları hazırlanmalıdır.
3. Yerel Afet Yönetimi: Her ada için ayrı afet senaryoları geliştirilmeli, gönüllü afet ekipleri kurulmalıdır.
4. Afet Lojistiği: Su, gıda ve tıbbi malzeme stokları adalarda hazır bulundurulmalı; ada halkı birkaç gün dış yardımsız kalmaya hazırlıklı olmalıdır.
5. Dijital İzleme ve Uyarı: Fay hareketlerini takip eden erken uyarı sistemleri kurulmalı, adalarla anlık iletişim sağlanmalıdır.
Büyük Deprem Sırasında Adalarda Nasıl Hareket Edilmeli?
Adalar’ın denizle çevrili ve izole yapısı nedeniyle, büyük bir deprem anında önceden belirlenmiş bir eylem planı kritik önemdedir.
Deprem Anında
• Kapalı alandaysanız “çök-kapan-tutun” kuralını uygulayın; pencere ve ağır eşyaların yanına gitmeyin.
• Açık alandaysanız sahilden ve istinat duvarlarından uzaklaşın, başınızı koruyarak çömelin.
• Elektrik, doğalgaz ve su vanalarını kapatmaya çalışın.
• Asla asansör kullanmayın.
Depremden Hemen Sonra
• Belirlenmiş toplanma alanlarına gidin (okul bahçeleri, parklar, meydanlar).
• Tsunami riskine karşı sahilden uzaklaşın, mümkünse yüksek kotlara çıkın.
• Cep telefonu hatlarını meşgul etmeyin; SMS ve internet tabanlı iletişim araçlarını tercih edin.
• Her evde temel ilk yardım çantası, el feneri ve düdük bulundurulmalıdır.
• En az 72 saat yetecek gıda, su ve ilaç stokları hazır olmalıdır.
Uzun Vadeli Önlemler
• Adalarda düzenli deprem tatbikatları yapılmalı.
• Gönüllü afet ekipleri eğitilmeli.
• Okullar, halk ve özellikle yaşlılar için özel destek planları hazırlanmalı.
Kaçınılmaz Gerçeğe Karşı Kaçınılmaz Görev
Cevap basittir ama uygulaması zordur: Depreme dirençli kentler ve adalar inşa edilmelidir. Bu yalnızca binaların güçlendirilmesi anlamına gelmez. Aynı zamanda yönetişimin, altyapının, halkın ve ekonominin dayanıklı hale getirilmesi gerekir.
Japonya ve Tayvan, büyük depremleri en az kayıpla atlatmanın mümkün olduğunu göstermiştir. Bu başarı, yıllar süren eğitim, sürekli yatırım ve kesintisiz kararlılıkla sağlanmıştır. Türkiye de aynı anlayışı benimsemek zorundadır.
Deprem kaçınılmazdır. Ancak yıkım kader değildir. Bilimin rehberliği, planlı çalışma ve ulusal seferberlikle Türkiye Marmara depremine hazırlanabilir. Bugün harekete geçersek, yarını koruyabiliriz. (Haluk DİRESKENELİ)