0,01 kilometrekarelik bir kara parçası Neandros. Biraz boyutlarından, biraz da karadan bakınca Büyükada‘nın arkasında kalmasından olsa gerek, çoğu İstanbullu ne yerini bilir, ne adını. Adanın gözle görülür halkı karabataklar, martılar, tavşan ve fareler. Bir de tarzanı varmış yıllar önce, martı yumurtaları ve balıkla beslenen, ki o apayrı bir öykünün konusu, O da evlenip de anakaraya döndüğünden beri ada insanoğlundan muaf…
Balıkçı ya da Tavşan Adası olarak da adlandırılsa da eski ve bilinen ismi Neandros, Heybeliada’ya Andros Adası’ndan gelip, yerleşenler tarafından verilmiş. Yeni Andros anlamına gelir. Güncel haritalarda ada isimleri konusunda uygulanan Türkçe isim kuralı nedeniyle Balıkçı Adası olarak bulabilirsiniz.
Balıkçı Adası isminden de anlaşılacağı üzere en başta balıkçılar için bir umut kapısı olmasının en önemli nedeni, her dalışınızda sizi şaşkına çevirecek denli yoğun bir sualtı yaşamı barındırması.
Ha öldü, ha ölecek diye başını beklediğimiz Marmara Denizi’nin insanoğluyla dalga geçercesine bir şovudur Neandros’un sualtı dünyası. Adanın özellikle batıya bakan uzun kıyısı boyunca yapacağınız dalıştan sonra Marmara üzerine bir kez daha düşünmek zorunda kalacaksınız.
İstanbul’a bu denli yakın ve bu kadar renkli bir sualtı yaşamını hayal etmek, hele ki sürekli kıyılarında yüzen, dalan insanlar için ilk bakışta zor olabilir. Ama Marmara’nın mucizesi de bu noktada başlar zaten. Siz Marmara için söylenenleri unutun; bırakın kendinizi bu soylu ama mütevazı denize…
Neandros’ta dalışında da sizi birbirinden farklı kristal (termocline) katmanları karşılar. Yüzeyde 24 C derece olan su daha 6-8 metrelerde bir 5 C derece kadar azalır. 10 metrenin altında ilk tokadı yersiniz. Hele ki Akdeniz sularına geldiğinizde, 18-20 metrelerde yukarıdaki kavuran Temmuz sıcağına inat 11 C suyun içinde buluverirsiniz kendinizi. Dolayısıyla “delikanlıyım, shorty yeter, başlıkta neymiş diyorsanız”, burada dalmadan önce bir kez daha düşünmenizde fayda var…
Asi, Konuksevmez Karadeniz’in sularında görüş her zaman değişkendir. Geçtiğimiz hafta 7,5 metre derinlikteki çapayı görebiliyor olmak muhteşem ama aksi de her zaman mümkün olabilir. Bu nedenle dalışın ilk metrelerinde umutsuzluğa kapılmayın, O’na zaman tanıyın. 22 metre civarında Deniz Kalemleri (Seapen, Yumuşak Mercan) sizi karşıladığında bambaşka bir dünyada, Akdeniz’de olacaksınız. Adeta bir tarla gibi 30 metrelere doğru uzanan bu narin güzellerin aralarında sıkça obez deniztavşanlarına rastlayabilirsiniz. Sepet denizyıldızları, örümcek denizyıldızları, yılan denizyıldızları adeta çayır gibi görünen ince, narin bacakların sahipleri. Daha bir sürü denizyıldızının saymadan biraz Pinalardan bahsetmek lazım. Aklıbaşında ve estetikten nasibini almış bir canlı olarak temiz suları seven Pinaların gittikçe artan, hatta neredeyse baktığınız her yerde görebileceğiniz denli yoğun olması hem sevindirici, hem büyüleyici. Yine Akdeniz sularının sefasını süren Deniz Patateslerinden de bolca görebilirsiniz. En az 4 farklı Anemon türü de artık bu suların yerlileri arasında…
11 C derece 27-28 metre derinliklerde dip zamanı için endişelenmemenizi sağlıyor, çünkü bir süre sonra sıcak sulara doğru, yani 10 metrelere doğru yükselmek neredeyse kaçınılmaz oluyor. Özellikle 4-8 metre aralığına geldiğinizde ise göreceğiniz balık popülasyonunu yakın coğrafyada belki de ancak Saros’ta görebilirsiniz.
Özellikle adanın kuzeybatı ucunda kiklalar, eşkinalar, papaz balıkları, haniler… adını bildik, bilmedik sürüler nerede olduğunuzu bir kez daha sorgulamanıza neden oluyor. Hele ki son sürpriz tembel, çirkin ama bir o kadar sempatik Kurbağa (Tiryaki) balığı neredeyse pes dedirtmeye yetiyor. Mavi desenlisinden, ayna yengecine, pavuryasına yandan çarklıların türlü türlüsünü görmek mümkün.
Bu arada adanın tüm sualtını kaplayan tüplü kurtları (şakayık olarak da bilinir) ilk bakışta farketmeyebilirsiniz. Kekamoz sanıp, görmezden gelebilirsiniz de. Ama dikkatli bakarsanız geçtiğiniz her noktanın dalgalandığını izlemek eşsiz bir gösteri.
Ege ve Akdeniz’e inat, bir önemli farkı da florasıdır Marmara sularının. Neandros‘ta da adını sanını bilmediğiniz çeşit çeşit yosunlar renklendiri sualtını. Her noktasından yaşam fışkırır adeta.
Hatta dalarken hemen yanıbaşınızda avlanan bir karabatak görebilir, kendinizi bir belgesel atmosferinde bulabilirsiniz. Daha da keyiflisi, sualtında avlanan bir karabatağın becerisi karşısında üzerinizdeki scuba donanımına, pahalı paletlerinize ve almış olduğunuz onca sertifikaya rağmen ne denli aciz olduğunuzu bir kez daha hisseder, haddinizi bilebilirsiniz.
0,01 kilometreakarelik bir adanın bir tarafı için dahi yazacak daha o kadar şey var ki, gelin Marmara’yı siz düşünün. Kadıköy’den yaklaşık iki saatlik (12-13 mil) bir yolculukla Marmara’nın hiç görmediğiniz bir yüzünü keşfedebilirsiniz. Size anlatılanların aksine, aydınlık, yaşam dolu bir yüzünü…
Diyerek sözünü tamamlıyor sayın Hakan Tiryaki.
ADAGAZETESİ – NEANDROS – TAVŞANADASI