Almanya‘dan gazetemize bir okurumuz tarafından gönderilen resimlerde Türkiye’de ilk kataramanın Kınalıada’da yapıldığı iddia edildi.
Almanya’dan bir okurumuz tarafından gazetemize gönderilen resim ve bilgide Türkiye’de ilk kataramanın 1963 yılında Kınalıada’da yapıldığı, 1964 yılında ise bazı değişiklikler yapılarak son halinin alındığı belirtildi
Katamaran birbirine bağlı iki gövdeden – basit tabiriyle birbirine bağlı iki tekneden – oluşan deniş taşıtına verilen isimdir. Sri Lanka, Hindistan ve Polinezya kökenli olan katamaran tekneler Pasifik Adaları’nda yüzyıllardan beri kullanılmaktadır. Günümüzde Avrupa ve ABD’de gezi amacıyla yaygın biçimde kullanılmakta, yelkenli ya da motorlu çeşitleri yapılmaktadır. Katamaran sözcüğü Hindistan’ın güneyinde konuşulan Tamil dilinde “bağlı ağaç” anlamına gelen kattamarara’dan gelir. Üç gövdeli teknelere trimaran denir. Önceleri kürekle yürütülen katamaranlar yelkenin eklenmesiyle büyük hız kazanmıştır.
İlk katamaranlar yükü taşıyan bir ana gövde ile yandan buna sopalarla bağlı küçük bir şamandıradan oluşuyordu. Bu şamandıra rüzgarın geliş yönünde tutulur rüzgarın yelken üzerindeki kuvvetini dengelerdi. Tekne rüzgara doğru yol alırken (denizci tabiriyle orsalarken), yön değiştirince (tiramola) teknenin de yönünün 180° çevrilmesi gerekirdi. Çünkü şamandıranın rüzgarın geliş yönünde kalması zorunluydu. Bu teknelerin burnu ve kıçı aynı olduğu için, iki yönde de gidebiliyor, dönme anında yelken takımı da ters yöne çevrilebiliyordu.
1950’lerden sonra plastik ve metal alaşımların ortaya çıkmasıyla katamaranlar yaygınlaştı. Bu yeni gereçlerin hafifliğine karşın, çok dayanıklı ve güçlü oluşu, teknenin 25 deniz milini aşan büyük hızlarda seyredebilmesine olanak verdi. Günümüzde, bir ya da iki kişinin kullandığı bu tür çok gövdeli tekneler için özel yarışlar düzenlenmektedir.
1950’den bu yana yarışlarda kullanılmaktadır. Okyanus aşırı yarışlarda teknelerin yerini almaya başlamıştır. İstanbul’da kullanılan deniz otobüsleri de katamaran tipindedir. Ağır deniz şartlarına dayanıksızdırlar. Çok gövdeli teknelerle (katamaran, trimaran gibi) tek gövdeli tekneler arasındaki temel fark, çok gövdeli teknelerin genişlikleri sayesinde kazandıkları dengedir. Tek gövdeli tekneler bu dengeyi kazanmak için neredeyse teknenin ağırlığının yarısına eşit omurgalar taşır. Çok gövdeli teknelerde gereksiz ağırlık olmadığı için, rüzgar kuvveti tekneyi daha hızlı hareket ettirebilir. Teknenin yarması gereken su da daha az olur. Böylece hız üç katına çıkabilir. Katamaran teknelerin en büyük sakıncası, tek gövdeli teknelerin tersine, devrildikleri zaman kolayca düzelememeleridir.