Unutkanlık çoğu zaman normal gibi görünse de bazı hastalıkların ya da vücuttaki hormon yetersizlikleri ile vitamin eksikliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkabiliyor.
Ayrıca yaş ilerledikçe Alzheimer ve demans gibi nöropsikiyatrik hastalıkların hem nedeni hem de sonucu olabilen unutkanlık, ağır depresyonda da kendini belli edebiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uz. Dr. Şaban Karayağız, unutkanlığa yol açan nöropsikiyatrik hastalıklar hakkında bilgi verdi.
Unutkanlık pek çok nedene bağlı olabilir
Psikiyatride unutkanlık kaynağına göre araştırılmaktadır. Unutkanlık ile ilgili yapılan nöropsikiyatrik testler, hastalığın teşhisi konusunda önemli ipuçları verir. Beyin-davranış ilişkisi temelinde yapılan bu testlerle unutkanlığın nedeni belirlenmeye çalışılır. Bazen beyinden kaynaklanan unutkanlık, çoğu zamanda hormon yetersizlikleri ve vitamin eksikliğinin bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
4 nedenle hafızadaki bilgileri hatırlayamamak
Unutkanlık, “bazı eşyaların yerlerini anlık olarak hatırlayamama” gibi bir durum olarak değerlendirilmemelidir. Düşünülse bile hafızadaki yer, kişi ve bazı durumlar çoğu zaman akla gelmediğinde unutkanlık sorunu olduğundan söz edilebilir.
Unutkanlığın kendini belli ettiği 4 hafıza problemi şunlardır:
Unutkanlığın kaynağı depresyon mu? Alzheimer mi?
Yalnızca beyin değil aynı zamanda vitamin değerleri ile hormonal açıdan da hafıza problemlerinin ortaya çıkması ve bunun bir sonucu olarak da unutkanlığın yaşanması en çok 3 nedenle gerçekleşir:
Tiroit hormonu yetersizliği ile vitamin eksikliğinde (D ve B12 vitamini) unutkanlığın ortaya çıktığı belirlenmiştir. Vücuttaki B12 vitamin eksikliği son yıllarda bir sağlık sorunu haline gelmiştir. B12, sinir dokusunun sağlığı ve kırmızı kan hücresinin üretimi için gerekli bir vitamindir. Vücut tarafından üretilmeyen B12; kırmızı et, tavuk, balık, deniz ürünleri, karaciğer, süt ve süt ürünleriyle yumurtada yüksek miktarda bulunmaktadır. Bazı meyve ve sebzelerde de yer alan B12, vücutta eksikse dışardan takviye olarak verilmektedir. Bilinen 13 vitaminden biri olan D vitamininin eksikliğinde de unutkanlık görülebilmektedir. İnsan vücudundaki D vitamininin bir kısmı balık, mantar, bazı sebzeler, yumurta, süt gibi hayvansal gıdalardan sağlanırken, büyük bir bölümü ise güneş ışınlarının senteziyle elde edilmektedir.
Her 5 kişiden biri, hayatının belli bir döneminde depresyonla yüz yüze gelmektedir. Baş edilemeyen depresyon ise duygusal ve zihinsel yıkıma yol açmaktadır. Dağınıklık ve dikkat eksikliği de depresyonun belirtileri arasındadır. Kişinin kontrol edemediği heyecan ve huzursuzluk hissi, duygusal bir sarmala neden olur. Aşırı sinirlilik hali ve ağlama nöbetleriyle bu tablo daha da ağırlaşır. Ağır depresyon, kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini olumsuz etkiler. Kaygı seviyesinin yoğunlaşmasıyla, zamanla intihar düşüncesi bile ortaya çıkabilir. Ağır depresyonun etkisiyle de bazen unutkanlık görülebilmektedir. İleri yaşlara kadar devam eden depresyon ise çoğu zaman demansla (bunama) karıştırılabilmektedir. Ayrıca panik atak ve benzeri kaygı bozukluklarında zihin sürekli olarak gerçek olmayan tehditlerle uğraştığından dikkat ve hafıza hep buraya odaklanır. Bunun sonucunda kaygı bozukluklarında da unutkanlık ortaya çıkabilmektedir.
3. Alzheimer ve demans
Bazı nöropsikolojik hastalıklar unutkanlığa neden olmaktadır. Alzheimer ve demans başlığı altındaki hastalıklar unutkanlıkla başlamakta, zihinsel bir bozulmaya yol açmaktadır. Bu nedenle ortaya çıkan unutkanlık, yaşa bağlı olarak kendini gösterebilen unutkanlıktan farklı bir tablo çizer. Yaşlıların unutkanlıkla ilgili şikayetleri varsa bu durum genellikle aile bireyleri tarafından normal olarak karşılanır. Ancak Alzehimer tipi demansta ise hasta, zamanla işlerini planlayamaz ve öz bakımını (tuvalet ve banyo gibi) yapamaz hale gelir. Alzehimer tipi demans sorununun, ileri yaş, sağlıksız ve yetersiz beslenme alışkanlıkları ile kaza sonrası ortaya çıkan travmaların bir sonucu olarak kendini gösterdiği düşünülmektedir. Ayrıca 65 yaşın altında başlayan Alzheimer’da ise hastanın aile öyküsünün olduğu, yapılan araştırmalarda kanıtlanmıştır. Yani ailede genç yaşta Alzheimer olan birey varsa genç nesilde de bu hastalığın çıkma ihtimali yükselmektedir.