Bilindiği üzere İstanbul adaları ya da diğer adıyla Prens Adaları dokuz adadan oluşuyor;
Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada, Sedefadası, Kaşık adası, Tavşan adası, Sivriada ve Yassıada. Bizans döneminde bunlara bir de Vordonisi Adası‘nın eşlik ettiğini ise çok az kişi biliyor. Vordonisi, Marmara’nın kuşaktan kuşağa anlatılan efsanevi kayıp 10. adası. Büyük bir deprem sonucunda bin yıl kadar önce sulara gömülen adadan günümüze sadece “Manastır Kayalıkları” kalmış. Eski bir haritada gösterilen adanın yeri, 2004 yılında saptanabildi.Balıkçılar buraya “HÖREKE“kayalıkları da diyorlar.
Burgaz açıklarında, Maltepe yönünde bir fener bulunur. Bilir misiniz ki, bu fenerin oturtulduğu kayalık, bir zamanlar üzerinde manastır ve balıkçı barınakları barındıran bir adadır. Ve tam 1000 yıl önce, 10. Yüzyıl’da depremle batmıştır. Şu anda kayalıkların altına dalındığında Vordonisi Kayalıklarının bulunduğu bölümde, deniz altında manastır duvarları araştırılmayı beklemekte.
Önce bilinenleri sıralayalım. Tavşan adası (Neandros), Sivriada (Oxia), Yassıada (Plati), Kaşık adası (Pita), Sedef adası (Terebinthos/Androvitha), Kınalı (Proti), Burgaz (Antigoni/Panormos), Heybeli (Halki) ve Büyükada (Prinkipo). Dokuz değil on ada var! Bu onuncu kayıp adanın adı Vordonas‘tır. Adalığı unutulmuş, sonraki yıllarda balıkçılar tarafından Vordonisi diye anılmıştır.Balıkçılar yöreyi o kadar iyi tanırlar ki onlar sezgileri ile bile birçok bilinmeyeni sezerler. Batık adaları da;…Diyerek tanımlıyor rahmetli Erkmen Senan
İstanbul kentinin tarihçesi aydınlanıyor. Gerçekten ilginç arkeobilimsel gelişmeler de oluyor. Dragos önlerinde 10. Yüzyıl’da batan Vordonisi‘yi, hani şu üzerindeki manastırla birlikte deprem sonucu sulara gömülen adayı, bildiğiniz gibi daha yeni bulduk.
Küçükyalı’da kazı çalışmaları dört yıldır devam eden Satyros Manastırı, Vordonisi manastırı’nın ikizi çıktı.
Olayı, en baştan anlatalım. Alassandra Ricci, İtalya’nın Salerno Üniversitesi Ortaçağ Latin Araştırmaları Bölümü öğretim üyelerinden. Bu bilim kadını da, kafayı Küçükyalı’daki bir manastır harabelerine takmış. Gerekli izinler alınmış ve arkeolojik çalışmalar bundan dört yıl önce başlamış.
İstanbul’un Anadolu yakasındaki bu en önemli tarihi kalıntı, bizim bulduğumuz Vordonisi Adası‘nın tam karşısına denk geliyor. Yürütülen kazılar, bu Manastır’ın aslında bir zamanlar deniz kıyısında bir yapı olduğunu, inşa edildiği 9. Yüzyıl’dan bu yana meydana gelen alüvyon dolumları nedeni ile kıyıdan uzaklaştığını gösteriyor.
Bu manastırla batık Vordonisi adasındaki manastır arasındaki bağlantının öyküsü harika: Patriklerin mücadelesi manastırlara yansıyor
Küçükyalı’da bulunan Satyros Manastırı’nı Patrik İgnazsius inşa ettiriyor. Patrik İgnazsius da kim?
Bizans’ın o günlerinde yaşanan ikonaklast çekişmeleri malum. Yani şu kiliselerin içine ikonaların konulup konulmamasına ilişkin fikir ayrılığı. İşte tam o dönemde, yani 9. Yüzyıl’ın sonlarında Patrik İgnazsius ile Vordonisi Adası‘ndaki sürgün yıllarında ölüp bu adaya gömüldüğü bilinen Patrik Fotius, son derece sert bir mücadele içindeler.
Bu öylesine bir mücadele ki, aynen günümüzün siyaset çekişmelerine benziyor. İki din adamı arasındaki bu mücadele boyunca, bazen biri patrik oluyor ve başa geçer geçmez diğerinin itibarını kazımak için elinden gelen gayreti esirgemiyor. Ve bilindiği kadarı ile bu iki isim, yani Fotios da İgnazsius da ikişer defa iktidarı ele geçirip patrikhanenin en üst makamına oturuyor.
İşin ilginç tarafı, bu rekabet, manastırların inşasına da yansıyor. Patrik Fotius, Vordonisi Adası‘nın üzerine bir manastır diker de, Patrik İgnazius bundan geri kalır mı!.. Misilleme olarak Patrik İgnazsius da bugünün Küçükyalı mevkiinde, Vordonisi‘dekine tıpatıp benzer benzer bir manastır yaptırıyor.
Burada, sözü Ricci’ye bırakalım: ”Şu anda, kazı çalışmalarını sürdürdüğümüz bu
son derece sağlam, büyük ve önemli manastırın benzeri, batan Vordonisi”de
de vardı. Nitekim, Star gazetesinde gördüğüm ve Dosyalar programında izlediğim
görüntüler, bulunan manastır kalıntılarının aynı teknikle inşa edildiklerini
ortaya koyuyor. Zaten şu anda Küçükyalı’da üzerinde çalıştığımız tarihi
manastır da çok güçlü. Nitekim, üzerinden bin yıla yakın bir zaman geçmiş
olmasına rağmen Vordonisi‘deki manastırın da varlığını koruması, bu
durumu kanıtlıyor.
Bu nedenle, Küçükyalı’daki Patrik İgnazsius’un yaptırmış olduğu manastıra bakıldığında, Vordonisi‘de batmış manastırın azameti de anlaşılabilir. Su altında başlatılan taslak çalışmalarında da çok geniş alanlar, çok sayıda bina görülüyor. Çünkü bir manastır, tek binadan oluşmaz. Arada mutlaka geniş alanlar ve birden çok bina vardır