Adalar İçin Bir Gün…(Fıstık Ahmet)

Yayınlama: 14.12.2011
Düzenleme: 02.07.2018 16:33
A+
A-

Adalar için bir gün

Geçen sayıda yazdıklarıma kimi okurlar olumu tepki verirken, kasaba politikacısı diyeceğim kimi arkadaşlarım da yazdıklarımdan bir şey anlamadıklarını beyan ettiler.
Tabii doğal karşıladım bu değerlendirmelerini. Çünkü o arkadaşlarım ki senelerdir siyaset arenasında kısır döngülerin beygiri olmuşlardır, ufuk fakiri  olmalarından dolayı anlamamakta haklılardı.
Bugün izin verirseniz yazıma, 1970 li yıllarada İstanbul Belediye Başkanlığı yapmış sayın Ahmet İsvan’ın canhıraş sesini naklederek başlıyayım, ne dersiniz?
Mensup olduğu partisi tarafından engellenen ve kösteklenen sayın İsvan, ülkemizde çağdaş belediyeciliği ve kendi yağıyla kavrulan belediyeciliği hayata geçirirken en çok engelin ve kösteğin partisinin yetkili organları tarafından sistemli bir şekilde hayata geçirilfiğini bilmenizi isterim.

Ahmet İsvan, İş Bankası yayınlarından çıkan “başkent gölgesinde İstanbul” kitabında, 1973-1977 yılları arasında belediye başkanlığı yaptığı zamanın anılarını yazarken, 391. sahifede bakın neler anlatıyor;
“Ecevit’i götürmeyi planladığım yer, Metris’te bir tepeydi. Buradan İstanbul’a bakıldığında, o zaman büyük bir boşluk ve o boşluğun içinde, arada ufak birer nokta gibi, birkaç binadan oluşan guruplar oluşuyor olacaktı.
O manzarayı iyice gösterdikten sonra, nokta gibi gözüken o gurupların yanına gidecek, büyük milli servetler yatırarak meydana getirilmiş olan o gurupları gösterecektik. Bunlar altı-yedi katlı, kalitesi şüpheli kocaman binalardı.
Bunların zemin katları, inşaat malzemesi, beyaz eşya satan dükkanlar, lokantalar, fırınlar, imalat atölyeleri olacaktı. İkinci katları düğün salonları, müzikli gazinolar, avukat ve emlak komisyoncusu yazıhaneleri, doktor dişçi muayenehaneleri,
üst katların ise, konut olduğu gözlenecekti. Yolların kaldırımsız ve iki aracın ancak geçebileceği genişlikte; binaların ise komşu mesafesinin en az, dış sıvası yapılmamış, çatısı bitmemiş olduğu gözümüzün önüne serilecekti. Ama her birine büyük servetler yatırılmış olduğu da ortaya çıkacaktı. Daracık sokaklarda olanca çocuk koşturup top oynuyor olacaktı. Bu dar sokaklarda biraz dolaştıktan sonra, Ecevit’e şöyle diyecektim:
Bak burası yarının İstanbul’u, yarının Türkiye’si! Bu yapılaşma, bu yaşam kalitesi, bu muazzam yatırım, bu yeşilsiz, alt yapısız, güzellikten yoksun sağlıksız mahalleler, yüzyıllar boyunca ayakta kalmak üzere, demin üstünde bulunduğumuz tepeye doğru, bir çığ gibi yuvarlanarak ve büyüyerek, üstümüze geliyor. Bunları kontrol edemiyor, yönlendiremiyoruz. Bu şehre karşı tarihi görevimizi yapabilmemiz için, çok daha güçlü bir İstanbul Belediyesi’ne ihtiyaç var. Milliyetçi Cephe hükümeti mevcut yasaların belediyemize verdiği gücü bile kullanmamızı engellemeye çalıştı. Ben onlara karşı tek başıma mücadele ederek, kamuoyunu bir noktaya getirdim. Örgütümle aram açıldı. Bak çöp grevinde kamuoyu beni suçlamaktan vazgeçti, MC’yi suçluyor. Ben, partimiz adına doğru bir politika izlediğime inanıyorum. Yaptığımı doğru buluyorsan, gücüme güç kat. Bu politikanın yalnız benim değil, CHP’nin politikası olduğunu açıkla. Yerel yönetime hakkını vererek, partimiz, “ortanın solu” kimliği kazansın, “düzen değişikliği” sözümüzün ciddi olduğunu gösterelim, aldığımız oyları helal ettirelim. Bana bir tam gününü ver.”

Ecevit’ten Ahmet İsvan’ın istediği ve aldığı randevu ile bir tam gün, bahsi geçen yerlerde dolaşma isteğini kim engelledi biliyor musunuz? Dönemin CHP il başkanı…ve Ankara’daki uzantıları. İsimlerini merak edenler kitaptan öğrenebilir.
Bu gün de durum değişmemiştir. CHP Adalar ilçesinde bir gurup partili, belediye başkanına karşı savaş açmış durumda. Mücadele edeceklerse parti içinde yapmaları gerekirken, muhalif partilerin mensuplarıyla odaklandıkları yerde yapıyorlar.
Şimdi soruyorum size; geçenlerde Büyükada’ya gelen CHP Genel Başkanı’na, İlçe belediye başkanımız çektiği zorluklardan dolayı neler anlattı? Anlattı mı? Genel başkanı ne kadar dinledi ve ilgilenip ne dedi?
Bir yıl önce yine adamıza gelen sayın Başbakana da Adalar’daki sivil toplum örgütü temsilcileri ve akil adamlar tarafından bir dosya verilmiş ama dikkate alınmamıştı. Engelliyenlerin kim olduğunu tahmin ediyorsunuzdur her halde.
İktidardakiler, kendi partileri dışından seçilmiş belediye başkanlarına yardımda ayrım yapmamalılar. Kaybeden ne yazık ki biz, yurttaşlar oluyoruz.
Ankara’nın muktedirleri gerek iktidar, gerek muhalif parti mensupları olsun, bizimle el sıkışmaya değil, dertlerimize çare olmaya gelsinler Adalarımıza.
O gün Ahmet İsvan’ın çizdiği İstanbul varoşları, bugünkü iktidara mensuplarını taşıdı. Gecekondudan gelenler siyaset arenasında söz sahibi oldular.  Kimdi bunlara sebep olan; Geleceği iyi okuyamıyan siyasiler!
Bugünkü yazımda bir zamanlar mensubu olmakla öğündüğüm CHP’nin Adalar’daki üyelerini aklı selime çağırırken, diğer siyasi partilileri de Adalar için yapılan iyi şeyleri engellememeleri, kaybedilenin Adalar olduğu bilincine varmaları için uyarıyorum.
Hangi siyasi partiye mensup veya taraftar olursak olalım, seçim bittikten sonra tek hedefimiz olmalı: Adalar Partisi. Saygılarımla.

Ahmet Tanrıverdi (Fıstık Ahmet)

 

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 27 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version