“Bırakın rahat ölelim”

“Bırakın rahat ölelim”
Yayınlama: 16.04.2013
Düzenleme: 21.04.2013 19:27
A+
A-

[flgallery id=53 /]

 “Bırakın rahat ölelim”

Kınalıada’nın orman sınırları içinde olup da  Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 24.04.2004 tarih ve 2004/79015 karar sayılı ilamına dayanarak,3302 sayılı kanunla orman sınırları dışına,Maliye hazinesi adına çıkartılan 163 adet parsel hakkında  Adalar Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılarak mahkeme kararıyla tapuları iptal edilerek orman vasfıyla Maliye Hazinesi adıyla ormana dönüştürülmesi,bu durumda olan Adalıları endişeye düşürdü.

Kınalıada Muhtarlığı ve Adalar CHP eski İlçe Başkanı Nazife Akgün’ün,Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile yaptığı yazışmalarda 56 nolu orman kadastro komisyonunun başkanlığının çalışmaları hakkında 20. Hukuk Dairesi tarafından verilen karar gereğince “görevlerini kötüye kullanarak yada kendilerine verilen görevlerin dışına çıkarak yaptıkları işlemler hukuk ve ceza davalarına konu olmuş ise”çalışmaları yok hükmünde sayıldığından,Kınalıada ve diğer adalardaki 3302 sayılı kanun uygulamalarının tamamı hakkında Mahkeme tarafından verilen iptal kararını,parsellerin tamamının 2/B madde şartlarını taşımadığı yönüyle verildiği verildiği yönüyle değerlendirmemek gerektiği vurgulandı.

Orman kararı verilen ve kararı kesinleşen parsellerden geçen 2/B şartlarını taşıyan parseller varsa,bunlar Orman Kadastro ve 2/B Yönetmeliğinin 49 ve 30.Maddelerine göre Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı Orman Kadastro Başmühendisliği tarafından değerlendirilerek,bu parsellerin yeniden 2/B uygulamasına konu edilebileceği hususunu belirtmesi ve Adalar’ın tamamının sit alanına girmesi ve 2/B uygulamalarının Adalar’da uygulanamaması sebebiyle,yıllar önce tapudan alınan evlerin tapuların iptali gündeme gelmesi,bu durunda olan Adalıları “ne olacağız”endişesi sardı.

Konuyla ilgili hasta yatağında ziyaret ettiğimiz, Adalar CHP eski İlçe Başkanı Nazife Akgün ile bir görüşme yaptık.

Nazife hanım,olayı açıklar mısınız?Evinizden mi çıkartılıyor sunuz?

“Tapulu olan yerlere tapu iptal davaları açtılar,bu davalar sonuçlandığında da orman buralara el koyup,boşalttırılıp,çıkartılıp yıkacaklarını söylüyorlar.

Olayın kanuni boyutu nedir?

“2-B yasası hazırlanırken,ormanın talep ettiği yerler ormana verilecek ve hak sahiplerine de bedeli ödenecektir diye bir madde koydular.6492 sayılı kanunun bir maddesi bu hatırladığım kadarıyla, fakat bu verilecek tazminata istimlak bedeline hak sahibi asla itiraz edemez diye bir madde var,şimdi den Milli Emlak’daki memurdan tutta,herkesin dilinde konuşuluyor ve sanki karar baştan verilmiş ve uygulanacak gibi bir durumdayız.Burada tapulu yerler olduğu gibi,sevgili siyasilerimizin oy,oy,oy,diye diye yaptırdığı çok daha fazla bir gecekondu grubu da söz konusu,bir tek dikili ağacı olmayan Taş Ocakları da ormana girdi ve yıkım kararı çıktı.Bahçıvanın,öğretmenin,su tesisatçısının,emeğini satarak geçinen kimsenin köşkü olmaz,kaçak olarak yapılanlar köşk,emekle yapılanlar adı gecekondu oluyor.Tabi ki bizlerin tercihi daha iyi daha mükemmel yerlerde oturmak olabilir ama biz buralarda yaşamımızı verdik,buralarda bir yaşam alanı oluşturduk ve burada yaşama devam etmek istiyoruz.Bize verilecek değeri daha yüksek  bir yer değil,bizim adayla ilişkimiz koparılmamalı çünkü biz adanın gerçek sahipleri, bekçisi,koruyucusu,kollayıcısı eğer bu gün orman varsa bunu da koruyup kollayacak bizleriz,gecekondu yapılmalı mı?Asla hayır hiç bir şekilde gecekondu yapılmamalı ama mevcut korunmalı,bir taneye kadar müsaade edilmeli bu müsaade edilenlerin de sosyal olarak görüntü olarak düzeltilip o insanların yaşamlarının ellerinden alınmaması gerekir.Tabi ki beş tane yapıp satana yapılacak bir şey yok,kesinlikle önlenmeli kesinlikle yaptırılmamalı”dedi.Yerel yönetimi de eleştiren Akgün,planlar hazırlanırken idarecilerin halk tarafında olmadığını belirtti.Akgün konuşmasına şöyle devam etti,”5000’lik planlar hazırlanırken çeşitli kurum ve kuruluşlardan  temsilciler gelip görüş ve düşüncelerini bildirdiler.Bizim Adalar 5000’lik planlar hazırlanırken Orman İdaresinin görevlendirdiği görevli gelip plan konuşmaları içinde Adalar’da 2-B yasası uygulanmalı,kesinlikle Adalar orman olarak kalmalı diye düşüncelerini söyledi,bu şerh plan notlarında var.Bizim yerel yönetim başkanımız da ne yazık ki bu olaya bir tavır koyup  bizi savunmadı.Kendisine bu konuda ben,meclis üyelerine  ve kendisine bir dilekçe sonra da bu dilekçeye cevap alamadığım için ikinci dilekçe verdim,bakanlık nezninde,merkezi hükümet nezninde bu durumun açıklığa kavuşturulmasının,farkındalık yaratılmasının bir girişimde bulunmasını belirttim,ne yazık ki hem planlar da hem de bu konuda hiç bir şey yapmadı”dedi.

Bu konuyla ilgili bir karmaşanın olduğunu belirten Akgün,verilecek paranın hiç bir önemi olmadığını söyledi.Akgün konuşmasına şöyle devam etti;”Bahçemden babamın elma ağacını,öğretmenliğimin otuzuncu yılında bildiğim  çam ağacımı söküp götürecek halim yok ev herhangi bir yerde nasılsa alınır,önemli olan ev değil benim yaşamım,benim gibi orada yaşayan herkesin yaşamı ve yaşam alanı,ayrıca bu sözünü ettiğim yerlerinin içerisinde planlı evler var elli yıllık,kırk yıllık evler var,ben de orada otuz yedi yıldır oturuyorum,yoktan var ettim ve devletin tapusundan aldım.Bu gün bir mülk almak isterseniz nereye gidersiniz?Yine devletin tapusuna gidersiniz,ben de burayı böyle satın aldım”dedi.İnsanların belli yaşlara geldikten,emekli olduktan ve çeşitli sorunlarla uğraştıktan sonra insanların “bırakın rahat öleyim”dediklerinden bahseden Akgün,bu yanlışın merkezi hükümet tarafından düzeltileceğini,şimdi başta olan veya göreve gelecek yerel yönetimlerin de bu işe el atacaklarını,bizleri evimizden barkımızdan atmayacaklarını umduğunu belirtti.Mahkemelerin devam ettiğini ve bir çoğu hakkında karar verildiğini ve tapu iptal davalarının sonuçlandığını belirten Akgün,”Adalar’da altı yüz civarında tapu iptal davası var,bunlar mahkeme kaleminden alınabilir.Ormanla uzaktan yakından alakası olmayan yerler  orman oldu.Zamanında maki tefriki yapıldı bu gözden kaçırılıyor,ikincisi orman diyor ki,56 numaralı komisyon çalışmasıyla her ne kadar orman dışına çıkarıldıysanız da,56 numaralı orman kadastro komisyonu yolsuzluk yapmıştır.Kardeşim bu kadastro komisyonu’nu ben mi şeçtim?Kurum olarak sen seçtin,eğer burada bir hata varsa yeni bir kadostro komisyonu kurarsın insanların hakkını verirsin,kadastro komisyonunun aldığı kararı yok hükmünde sayarak,çünkü mahkemeye veriyor o kadastro komisyonu,ceza mahkemesinde dava açılması gerektiği halde zaman geçiriliyor dava açılmıyor,mahkeme yasal yollar o komisyona karşı kapalı,yapılan tek şey biz bu komisyonun yaptığı çalışmaları yok hükmünde sayıyoruz.Böyle bir şey hukuka nasıl uyduruluyor? On tane takla attırılarak yasalara bir şekilde hukuksuzluktan hukuk yaratıp vatandaşı mağdur etmek, insanları mağdur etme yolu seçiliyor.Bir emekli öğretmen olarak 37 yıl önce aldığım dağ başını ağaçlandırıp güzel bir hale getirdikten sonra da bunlara muhattap olmak çok içimi acıtıyor.Vatandaş olarak haksızlığa uğradığımı devletin beni savunmadığını devletin namusu tapuya bile güvenilmeyeceğini önüme çıkarıyor ”dedi.

Şükrü Abanoz-adagazetesi          16.04.2013

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version