Sedef Adası’nda İBB’nin malına çökmüşler

İstanbul’un incisi Adalarımızda kendine özgü bir durumda olan Sedef Adası’nın motor iskelesinden başlayıp adanın yarısının etrafında dönen yaklaşık 27000 m2 alanlı kıyı bandı İstanbul Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetindedir.

Bu kıyı bandında 2 adet plaj alanı ile sayısız iskele ve rıhtım mahalleri ve hobi bahçeleri herhangi bir kiralama, tahsis, kullanım hakkı olmadan bir takım kişiler ve Sedefadalılar Derneği tarafından işgal edildiği belirtiliyor. Gelen bilgiye göre, bu kişilerin Sedef Adası vapur iskelesinden meydana çıkıldığında üzerinde “ÖZEL MÜLKTÜR GİRİLMEZ” yazan bir demir paravan ile bu paravanın başında bekleyen bir bekçi görevlendirdiği ve devletin sokağından vatandaşları geçirtmediği, kamuya açık alanlara halkın ulaşımını engelledikleri öne sürülmekte…

1950 li yıllarda adanın sahibi ve aynı zamanda Tophane Müşiri Fethi Ahmet Paşa’nın torunu, Osmanlı Hanedan ailesinden olan işadamı Şehsuvar MENEMENCİOĞLU’nun gayretleri ile ada ağaçlandırılmış ve yapım plan ve şartları Tarabya Otelinin mimarı Kadri ERDOĞAN tarafından düzenlenerek belli olan kooperatif tarzı 40 adet bina ile yapılaşma başlamıştır. Aynı zamanda Anavatan Partisinin de 1 numaralı kurucusu olan Şehsuvar beyin vefatından sonra ilk yapılan binaların yapım kuralları ihlal edilerek ada içindeki yapı sayısı günümüzde 110-120 seviyesine varmıştır. Ada içinde şu an ada sakini olarak  ikamet edenler; “Kimse bana Ne Mutlu Türküm Diyene dedirtemez“ diye kendini ifade eden, siyasette eş başkanlık sistemini savunan, sözde ermeni soykırımı için “Devlet  ermeni soykırımını tanımalı” diyen , Ekrem İmamoğlu yönetiminin İBB sanat danışmanı Z.T., ödüllü yazar O.P., devlet sanatçısı A.S., Sanat Galericisi ve yazar Y.B., Fotoğraf Sanatçısı B.G., Yazar G.V.,Boğaziçi Üniversitesi öğretim görevlilerinden ve Gezi Eylemleri sırasında çok etkili olan Taksim Gezi Parkı Platformu adına merkezi yönetimle görüşen ve dayatma şartlar sunan B.T., eski Haydarabad Mihracesi E.B., İstanbul’un bir ilçesinin belediye başkanı ve Irak’ın kuzeyinin sözde yönetimi ile akraba olan F.P. ve birçok sanatçı, iş insanı…

2019 yılında işbaşına gelen İBB yönetimi ve Başkan Ekrem İMAMOĞLU sürekli olarak “16 milyon İstanbullu için çalışıyoruz,16 milyon İstanbullunun hakkını kimseye yedirmem, geçmiş dönemlerde İBB’yi bazı vakıfların çiftliği yapmışlar” gibi beylik söylemlerde bulunması ve İstanbullunun hakkını koruma yanlısı gibi görünmesi sebebi ile bu durum karşısında yapması gerekenleri ve yapacağını naçizane anlatmaya çalışalım;

Böyle bir işgal durumunu İBB’nin yetkili birimlerinin bilmemesine imkan yok ama bir an için yeni öğrendiklerini düşünelim.

Ne yapılması lazım?

İBB’nin yetkili personeli tarafından olay mahalline gidilerek durum tespiti yapılmalı ve bu durum kayıt altına alınmalı, işgalci kişi/kişiler ve dernek hakkında geriye dönük haksız işgal ödeme emri düzenlenmeli ve haksız işgalin durdurulması için müdahalenin men’i davası açılmalıdır. Ayrıca bu haksız işgal yapılırken İBB parselinin önüne yapılan dolgu alanları, rıhtım alanı ve iskeleler ile deniz kullanımı için Devletin Hüküm ve Tasarrufu Altında olan alan olması sebebi ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Anadolu Yakası Milli Emlak Daire Başkanlığına gereğinin yapılması için bilgi verilmeli, Özel Çevre Koruma Bölgesinde olan bu aykırılıklar için yine Çevre Şehircilik İl Müdürlüğüne bilgi verilmeli ve akabinde adli makamlara konu hakkında suç duyurusunda bulunulmalıdır.

İBB’nin bu konu ile ilgili yapacağı nedir?

HİÇ…

Çünkü Adalara seçim dönemi ve seçildikten sonra çeşitli tarihlerde gelen Ekrem İMAMOĞLU, Sedefadalılar Derneğine özel bir ilgi duymakta ve geldiği zamanlarda günlük programında özellikle bu derneğe ayrı bir önem vererek muhakkak ziyaret etmeyi ihmal etmemektedir.

Allahtan da mı Korkmuyorsunuz?

Son günlerde 150 günde 150 proje adı altında her gün bir açılış yapan ve sürekli olarak eski dönem yapıldığını iddia ettiği yanlış işlerle ilgili olarak “Allahtan da mı Korkmuyorsunuz?” cümlesini ağzından eksik etmeyen Ekrem İmamoğlu ve yönetimi, Büyükada’da eski orman kampı alanı çok yüksek bir bedelle kiralayarak geçtiğimiz günlerde deniz kenarında çok ufak bir kısmını BELTUR plajı olarak açtı.

BELTUR plajı olarak açılan alandan daha geniş deniz cephesine sahip ve İBB mülkiyeti olan ve çok temiz bir denize sahip kendi mülkiyetindeki Sedef Adası’ndaki alanı İBB olarak 16 milyon İstanbullunun hizmetine sunmak için acaba nasıl bir motivasyon gerekmektedir?

Orman kampı içindeki villa ve pansiyonların hummalı bir şekilde restore edildiği ve bu yerleri Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geleceği için millet ittifakının üst yöneticileri, parti yetkilileri ve milletvekilleri için hizmete alınacağı iddiaları doğru mudur? 

Büyük çoğunluğu Doğal SİT alanı olan ve bazı yerleri Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsündeki  Sedef Adası’ndaki kaçak yapılaşma, ruhsatsız ve izinsiz ticari işletmeler, buralardaki izinsiz canlı müzik eşliğindeki uyarıcı madde kullanımı iddiaları, çılgın partiler, İBB ve diğer kamu kurumlarının işgal altındaki diğer yerleri, çeşitli kamu zararları vs. başka haberlere konu olabilecek işler.

Şu anki soru 16 milyon İstanbullu için çalıştığını iddia eden İBB yönetimi habere konu bu parseldeki kişi/kişilerin işgalindeki bu yeri tüm İstanbullulara kazandırabilecek mi?

Şükrü ABANOZ