Kınalıada’dan Büyükada’ya yerleştiğimde bana en çok heyecan veren ‘Horoz Reis oldu.
Hikayelerini kısa kısa dinlemiştim fakat burada bir efsane olduğunun farkında değiller. Farkında olmuş olsalardı bir müzesi, bir heykeli veya kitabı olurdu.
Horoz Reis’i bire bir yaşamış Şinasi amca var. Allah rahmet eylesin. Şinasi denilince eski borsa pazarından eskiler bilir. Horoz Reis’i Şinasi amcadan dinledim…
Şinasi amca erkek bir çocuk bekliyor ve ilk çocukları olan Timur dünyaya geliyor. Fakat ulaşım yok. Hava lodos, fırtına, sis… Kimse cesaret edemiyor
Horoz reis duyuyor. Eve geliyor. “Hadi gidiyoruz” diyor. Evden beraber tayfalarıyla limana götürüyorlar oradan Kartal’a. Hava fena. Yer yerinden oynuyor, dalgalar, yolda fenalık geçirmeler. Horoz Reis, karanlıkta görünmeyen dalgaları hissediyor, tekneyi onların suyuna göre yönetiyordu. Kartal’ın karanlığın içinde göz kırpan ışıkları yaklaştıkça dalgalar büyüdü. Dümeni tutmak bile zordu ama Horoz Reis, güçlü kasları ve bilgisiyle baş etti.
Sonunda limana ulaşıyorlar ve Şinasi amca gözüne bakıyor. “Borcumuz” diyor. Horoz Reis cebinden bir tomar para çıkartıyor veriyor. “Yiyenimize amcasından hediye”
Horoz Reis, her anakaraya çıktığında seyyar köfteciye gidip tayfalarıyla beraber yoldan geçenlere ikramda bulunurmuş. Eli bol, gözü tokmuş. Kışın balık, yazın tekne onarım bakım yaparmış. Denizden tuttuğu balıkları ne kadar gariban varsa ikramda bulunurmuş.
Her gün ciğer alır kedilere verirmiş. Hayvanları severmiş
Berç Yetvart AKDENİZ ‘e “HOROZ REİS” lakabı nasıl koyulmuş
Balıkçı Artin ve eşi Uskuhi’nin 1926 yılında doğan ve baba mesleğini seçen iki metreye yakın boyda, yüz yirmi kiloluk sarışın, çakır gözlü oğlu Berç Yetvart Akdeniz, kimilerine göre adaların Hızır’ı kimilerine göre de Poseidon’uydu.
İyi yüreği, güçlü kolları ve motoruyla inancına ya da ekonomik düzeyine bakmaksızın hasta olan herkesin imdadına koşardı.
Yoksulluk ve yoksunluk yıllarında çok sevdiği tahtadan yapılmış yegane oyuncağı horozu kaybedince ardından aylarca ağlamış ve adı o günden itibaren “Horoz” olarak kalmıştı
Böyle bir efsanenin neden bir heykeli, kitabı, müzesi, sokak, cadde, park ismi olmaz?
İsminin sadece bir teknede olması bence yeterli değil.
Çok şaşkınım…
Umarım bir gün duyarlı biri çıkar heykelini yapar. Bu zamana kadar yapılmaması büyük bir haksızlık bence fazlasıyla hak ediyor.
Gerçek adalı ve ada dostuydu.
Kimseyi ayırmadan yıllarca yardım etmiş
Horoz reis bir efsane. Masallarda olur. Çok güzel hikayeler anlatıyorlar sanki cennettin anahtarı onda.
Herkese iyilik yapıyormuş, bütün garibanları koruyormuş.
Babasının ardından balıkçı reisi olunca da aynı lakapla anılmaya devam etti. Horoz Reis, 14 Aralık 1978 tarihinde henüz 52 yaşındayken kalp krizi yüzünden hayata veda etti. Galatasaray’daki Üç Horon Ermeni kilisesindeki kalabalık törenin ardından pek çok teknenin katılımıyla kendiliğinden oluşan görülmemiş büyüklükteki bir deniz konvoyuyla Kınalıada‘ya götürüldü ve defnedildi.
Bir yardımcısı varmış. Oda gizli kahramanmış. Fazla kendini beli etmezmiş.
Bir dahaki yazımda ondan bahsedeceğim
Şimdi ise bir avuç adalı kaldık ve çok hızlı bir şekilde kabuk değiştiriyoruz
Ne tadımız kaldı nede tuzumuz
Kalın sağlıcakla