29 Eylül 2016 Dünya Kalp Günü

29 Eylül 2016 Dünya Kalp Günü
Yayınlama: 30.09.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:40
A+
A-

Dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de Kalp ve Damar Hastalıkları açık arayla birinci ölüm nedenidir.

29 Eylül 2016 Dünya Kalp Günü

Bilimsel araştırmalara göre gelecek 20 yıl içinde bu durum daha da ağırlaşacaktır. Bu hastalıklardan korunmak ne denli ekonomikse, hatta gelir artırıcı nitelikteyse; bu hastalıkların tedavisi bireyler, aileler ve toplumlar için hem manen hem maddeten o denli pahalıdır. ; fiziksel hareketsizlik, sağlıksız beslenme ve tütün kullanımı gibi kötü alışkanlıkları bırakmak kalp hastalığı riskini yüzde 80 oranında azaltabiliyor. Bu konuda dikkatli olmamak ise kalbi daha hızlı yaşlandırıyor. Sağlıklı bir kalp için 5 basit kural var: Tansiyon ve kolesterol yüksekliğini önlemek, sigara ve alkollü içkilerden uzak durmak, şişmanlamamak ve spor yapmak.En az bunlar kadar önemlisi de, bu yaşam tarzı değişikliklerinin tüm aile bireyleri ve sosyal grup mensupları tarafından, takım halinde benimsenmesi, uygulanması.

Hipertansiyon ve Beslenme
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) nedir?
Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde 18 yaşını geçmiş erişkin bir bireyde büyük tansiyonun140 mmHg (civa basıncı) ve üzerinde ya da küçük tansiyonun90 mmHg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilmektedir. Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyonun120 mmHg’nın, küçük tansiyonun ise80 mmHg’nın altında olmasıdır.

Kan Basıncının Değerlendirilmesi

Kategori Sistolik mm Hg Diyastolik mm Hg
İstenen-ideal 120 ve altı 80 altı
Hipertansiyon öncüsü 120-139 80-89
1.derece hipertansiyon 140-159 90-99
2.derece hipertansiyon 160 ve yüksek 100 ve yüksek
Yüksek Tansiyonun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada 18 yaş üstü nüfusta hipertansiyon sıklığı erkeklerde %27,5 , kadınlarda %36,1 bulunmuştur. Hipertansiyon yaş ilerledikçeyaygınlaşmaktadır.

29-eylul-2016-dunya-kalp-gunu-30459

Yüksek Tansiyon Daha Çok Kimlerde Görülür?
Yüksek tansiyon riskini arttıran birçok faktör söz konusudur:

1- Yaş:Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
2- Cinsiyet:50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
3- Kalıtım:Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık % 60’ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
4- Şişmanlık:Şişmanların yaklaşık % 40’ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
5- Şeker hastalığı:Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
6- Aşırı tuz tüketimi:Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
7- Fiziksel aktivitelerin azlığı:Yüksek tansiyon görülme olasılığı arttırır.
8- Alkol tüketimi:Alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.
9- Stres:Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlaraprimer (birincil) hipertansiyondenir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek

n bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna dasekonder (ikincil) hipertansiyon adı verilir.

En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:
Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde)
Böbrek hastalıkları
Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
Böbrek damarlarının daralması
Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması
Tiroid bezi hastalıkları (Hipertiroidi, hipotiroidi)

Bazı hastalıklar var ki bunları sıklıkla hipertansiyon ile birlikte görürüz
Bu hastalıkların başlıcaları diabetes mellitus (şeker hastalığı), dislipidemi [ kan yağlarından total kolesterol, LDL (düşük dansiteli lipoprotein) kolesterol ve trigliserid düzeylerinden bir ya da bir kaçının artması ve/ veya HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyinin azalması durumu] ve obezite (şişmanlık)’dir. Bu hastalıkların bir ya da birkaçı yüksek tansiyonla bir araya geldiğinde kan damarlarında ateroskleroz (sertleşme) ve kalp hastalıkları oluşumu kolaylaşmaktadır. Buna bir de sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı eklenirse kalp hastalığı riski çok artmaktadır.

Birincil hipertansiyon uzman doktorlar tarafından uygulanan ilaçlarla tedavi edilir. Ayrıca kişinin yaşam tarzında ve beslenmesinde dikkat edeceği kuralları şöyle sıralayabiliriz.
Beden ağırlığının arzu edilen sınırın %15’ini geçmeyecek düzeye indirmek.
Ailede hipertansiyon öyküsü varsa BKİ’ ni 20-25 arasında tutması önerilir. Fazla kilo dengeli, düşük enerjili diyet ve düzenli yapılan fiziksel egzersiz ile hedef alınan süre içerisinde BKI 25 sınırında tutulduğunda kan basıncında fark edilir düzelmeler görülebilir.

 
Sodyum alımı 1,5-2,5 gr. arasında (4-6 gr. tuz) tutulmalıdır. Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli, gerekirse tuzsuz ekmek kullanılmalıdır. Tuzlu ve salamura besinlerden uzak durulmalıdır.

 
Alkol alımı mutlaka sınırlandırılmalı. Haftada en fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkılmamalıdır. Çünkü alkolün tansiyon üzerine etkisi kadınlarda daha yüksektir. Toplumlarda % 5 oranında alkol alımına bağlı olarak hipertansiyon görülmektedir.
Doymuş yağ asitlerini çok içeren tereyağı, sade yağ, iç yağ ve katı margarinler kullanılmamalıdır. Sıklıkla zeytinyağ ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.

 
Yeşil yapraklı sebzelere soframızda da mutlaka yer almalıdır. Tere, roka,yeşil soğan, maydanoz,dereotu, kekik gibi besinler yemeklerdeki tuz azaltıldığında , yoğun tatları ile bu eksikliği giderirler.
Paketlenmiş hazır şarküteri ürünlerinin tuz içeriği yoğun olduğu için mümkün olduğunca, bu ürünleri tüketmekten kaçınmalıdır.

 
Kalorisi yüksek, rafine şeker içeren (pasta, kurabiye, kek, meşrubat ve hazır meyve suyu gibi) ürünler mümkün olduğunca az tüketilmelidir.

 
Doymuş yağ içermeleri nedeniyle salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinden, yoğun tuz içeren salamura yiyecek ve soslardan uzak durulmalıdır.

 
Haftada en az 3-4 gün 30-45 dk.lık düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Haftada en az 2 kere omega-3 açısından zengin olan balıkları tüketmeye çalışmalıdır
tansiyon bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna dasekonder (ikincil) hipertansiyon adı verilir.

En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:
Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde)
Böbrek hastalıkları
Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
Böbrek damarlarının daralması
Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması
Tiroid bezi hastalıkları (Hipertiroidi, hipotiroidi)

Bazı hastalıklar var ki bunları sıklıkla hipertansiyon ile birlikte görürüz
Bu hastalıkların başlıcaları diabetes mellitus (şeker hastalığı), dislipidemi [ kan yağlarından total kolesterol, LDL (düşük dansiteli lipoprotein) kolesterol ve trigliserid düzeylerinden bir ya da bir kaçının artması ve/ veya HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyinin azalması durumu] ve obezite (şişmanlık)’dir. Bu hastalıkların bir ya da birkaçı yüksek tansiyonla bir araya geldiğinde kan damarlarında ateroskleroz (sertleşme) ve kalp hastalıkları oluşumu kolaylaşmaktadır. Buna bir de sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı eklenirse kalp hastalığı riski çok artmaktadır.

Birincil hipertansiyon uzman doktorlar tarafından uygulanan ilaçlarla tedavi edilir. Ayrıca kişinin yaşam tarzında ve beslenmesinde dikkat edeceği kuralları şöyle sıralayabiliriz.
Beden ağırlığının arzu edilen sınırın %15’ini geçmeyecek düzeye indirmek.
Ailede hipertansiyon öyküsü varsa BKİ’ ni 20-25 arasında tutması önerilir. Fazla kilo dengeli, düşük enerjili diyet ve düzenli yapılan fiziksel egzersiz ile hedef alınan süre içerisinde BKI 25 sınırında tutulduğunda kan basıncında fark edilir düzelmeler görülebilir.
Sodyum alımı 1,5-2,5 gr. arasında (4-6 gr. tuz) tutulmalıdır. Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli, gerekirse tuzsuz ekmek kullanılmalıdır. Tuzlu ve salamura besinlerden uzak durulmalıdır.

 
Alkol alımı mutlaka sınırlandırılmalı. Haftada en fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkılmamalıdır. Çünkü alkolün tansiyon üzerine etkisi kadınlarda daha yüksektir. Toplumlarda % 5 oranında alkol alımına bağlı olarak hipertansiyon görülmektedir.
Doymuş yağ asitlerini çok içeren tereyağı, sade yağ, iç yağ ve katı margarinler kullanılmamalıdır. Sıklıkla zeytinyağ ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.

 
Yeşil yapraklı sebzelere soframızda da mutlaka yer almalıdır. Tere, roka,yeşil soğan, maydanoz,dereotu, kekik gibi besinler yemeklerdeki tuz azaltıldığında , yoğun tatları ile bu eksikliği giderirler.
Paketlenmiş hazır şarküteri ürünlerinin tuz içeriği yoğun olduğu için mümkün olduğunca, bu ürünleri tüketmekten kaçınmalıdır.

 
Kalorisi yüksek, rafine şeker içeren (pasta, kurabiye, kek, meşrubat ve hazır meyve suyu gibi) ürünler mümkün olduğunca az tüketilmelidir.

 
Doymuş yağ içermeleri nedeniyle salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinden, yoğun tuz içeren salamura yiyecek ve soslardan uzak durulmalıdır.

 
Haftada en az 3-4 gün 30-45 dk.lık düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Haftada en az 2 kere omega-3 açısından zengin olan balıkları tüketmeye çalışmalıdır.

29 Eylül 2016 Dünya Kalp GünüHipertansiyon ve Beslenme
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) nedir?
Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde 18 yaşını geçmiş erişkin bir bireyde büyük tansiyonun140 mmHg (civa basıncı) ve üzerinde ya da küçük tansiyonun90 mmHg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilmektedir. Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyonun120 mmHg’nın, küçük tansiyonun ise80 mmHg’nın altında olmasıdır.

Kan Basıncının Değerlendirilmesi
Kategori Sistolik mm Hg Diyastolik mm Hg
İstenen-ideal 120 ve altı 80 altı
Hipertansiyon öncüsü 120-139 80-89
1.derece hipertansiyon 140-159 90-99
2.derece hipertansiyon 160 ve yüksek 100 ve yüksek
Yüksek Tansiyonun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada 18 yaş üstü nüfusta hipertansiyon sıklığı erkeklerde %27,5 , kadınlarda %36,1 bulunmuştur. Hipertansiyon yaş ilerledikçe yaygınlaşmaktadır.

29 Eylül 2016 Dünya Kalp Günü

Yüksek Tansiyon Daha Çok Kimlerde Görülür?
Yüksek tansiyon riskini arttıran birçok faktör söz konusudur:

1- Yaş: Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
2- Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
3- Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık % 60’ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
4- Şişmanlık: Şişmanların yaklaşık % 40’ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
5- Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
6- Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
7- Fiziksel aktivitelerin azlığı: Yüksek tansiyon görülme olasılığı arttırır.
8- Alkol tüketimi: Alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.
9- Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlara primer (birincil) hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna dasekonder (ikincil) hipertansiyon adı verilir.

En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:
Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde)
Böbrek hastalıkları
Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
Böbrek damarlarının daralması
Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması
Tiroid bezi hastalıkları (Hipertiroidi, hipotiroidi)

Bazı hastalıklar var ki bunları sıklıkla hipertansiyon ile birlikte görürüz
Bu hastalıkların başlıcaları diabetes mellitus (şeker hastalığı), dislipidemi [ kan yağlarından total kolesterol, LDL (düşük dansiteli lipoprotein) kolesterol ve trigliserid düzeylerinden bir ya da bir kaçının artması ve/ veya HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyinin azalması durumu] ve obezite (şişmanlık)’dir. Bu hastalıkların bir ya da birkaçı yüksek tansiyonla bir araya geldiğinde kan damarlarında ateroskleroz (sertleşme) ve kalp hastalıkları oluşumu kolaylaşmaktadır. Buna bir de sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı eklenirse kalp hastalığı riski çok artmaktadır.

Birincil hipertansiyon uzman doktorlar tarafından uygulanan ilaçlarla tedavi edilir. Ayrıca kişinin yaşam tarzında ve beslenmesinde dikkat edeceği kuralları şöyle sıralayabiliriz.
Beden ağırlığının arzu edilen sınırın %15’ini geçmeyecek düzeye indirmek.
Ailede hipertansiyon öyküsü varsa BKİ’ ni 20-25 arasında tutması önerilir. Fazla kilo dengeli, düşük enerjili diyet ve düzenli yapılan fiziksel egzersiz ile hedef alınan süre içerisinde BKI 25 sınırında tutulduğunda kan basıncında fark edilir düzelmeler görülebilir.
Sodyum alımı 1,5-2,5 gr. arasında (4-6 gr. tuz) tutulmalıdır. Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli, gerekirse tuzsuz ekmek kullanılmalıdır. Tuzlu ve salamura besinlerden uzak durulmalıdır.

 
Alkol alımı mutlaka sınırlandırılmalı. Haftada en fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkılmamalıdır. Çünkü alkolün tansiyon üzerine etkisi kadınlarda daha yüksektir. Toplumlarda % 5 oranında alkol alımına bağlı olarak hipertansiyon görülmektedir.
Doymuş yağ asitlerini çok içeren tereyağı, sade yağ, iç yağ ve katı margarinler kullanılmamalıdır. Sıklıkla zeytinyağ ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.

 
Yeşil yapraklı sebzelere soframızda da mutlaka yer almalıdır. Tere, roka,yeşil soğan, maydanoz,dereotu, kekik gibi besinler yemeklerdeki tuz azaltıldığında , yoğun tatları ile bu eksikliği giderirler.
Paketlenmiş hazır şarküteri ürünlerinin tuz içeriği yoğun olduğu için mümkün olduğunca, bu ürünleri tüketmekten kaçınmalıdır.

 
Kalorisi yüksek, rafine şeker içeren (pasta, kurabiye, kek, meşrubat ve hazır meyve suyu gibi) ürünler mümkün olduğunca az tüketilmelidir.
Doymuş yağ içermeleri nedeniyle salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinden, yoğun tuz içeren salamura yiyecek ve soslardan uzak durulmalıdır.
Haftada en az 3-4 gün 30-45 dk.lık düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Haftada en az 2 kere omega-3 açısından zengin olan balıkları tüketmeye çalışmalıdır.

 
29 EYLÜL DÜNYA KALP GÜNÜ

Kalp ve damar hastalıkları küresel olarak bir numaralı ölüm sebebidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2008 yılında 57 milyon kişi ölmüş ve tüm ölümlerin % 63’ü bulaşıcı olmayan hastalıklar sonucunda meydana gelmiştir. Dünyada her 3 kişiden 2’si bulaşıcı olmayan hastalılak nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Bulaşıcı olmayan hastalıklar içerisinde ise her 3 kişiden biri ( 17.3 milyon kişi ) kalp ve damar hastalıklar nedeniyle ölmüştür. Bu ölümlerin 7.3 milyonu kalp krizine bağlıdır.
Beklenilenin aksine ölümlerin %80’i iyi gelir düzeyi olan ülkelerde değil, düşük ve orta gelir düzeyinde yer alan ülkelerde gerçekleşmiştir.

 
Kadınlarda risk düzeyi erken yaşlarda daha düşük iken, yaşın ilerlemesi ile risk artmakta ve hastalıktan kadınlar ve erkeklerde eşit olarak etkilenmektedir.

 
Kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin artarak, 2030 yılında 23,3 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.

 
Ülkemizde 2013 yılında ölen her 5 kişiden ikisinin kalp-damar hastalığına bağlı nedenlerden öldüğü görülmektedir.

 
Davranışsal risk faktörleri koroner kalp hastalığının %80’inden sorumludur. Kardiyovasküler hastalıkların çoğu risk faktörleriyle mücadele edilerek engellenebilir.

 
Kalp hastalıkları için davranışsal risk faktörleri:
Sağlıksız beslenme,
Yetersiz fiziksel aktivite,
Tütün kullanımı ve
Alkol kullanımı
yer almaktadır.
Sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite etkisiyle bireylerde kan basıncında yükselme, kan şekeri yüksekliği,  kan lipidleri yükselme, fazla kilo ve obezite görülür. Tütün kullanımının bırakılması, diyette tuz kısıtlaması, sebze-meyve tüketilmesi, düzenli fiziksel aktivite, alkolün zararlı kullanımından kaçınılmasının kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı gösterilmiştir. Ayrıca hipertansiyon, diyabet ve yüksek kan lipidlerinin tedavisi de kardiyovasküler riski azaltır.

 
Sosyal ekonomik faktörler ve kültürel değişiklikler (küreselleşme, şehirleşme) toplumun yaşlanması, stres, herediter faktörler kardiyovasküler hastalıkların diğer belirleyicileridir.

 
30 yaş üstü her birey için kardiyovasküler riskin hesaplanması ve varsa davranışsal risk faktörlerine uygun müdahaleler ile kalp krizi, inme, kalp yetmezliği ve diğer komplikasyonların gelişmesini önleyebilecek tedbirlerin alınması önerilir.

 
Her bir bireyin kalp ve damar hastalıklarına yol açan davranışsal risk faktörleri ile ilgili farkındalığının artırılması ve hasta olmamak için riskli davranışlarını olumlu davranışlara değiştirmesi için teşvik edilmesi

 
Sağlıklı kalmak ve kalp ve damar hastalığına yakalanma riskinden uzak durmak için;
Sağlıklı beslenelim
Yeterli sebze-meyve tüketelim,
Diyetimizdeki tuz, şeker ve yağ miktarını azaltalım,
Düzenli fiziksel aktivite yapalım,
Her gün en az 30 dk süreyle yapılan düzenli fiziksel aktivite kalp sağlığını sürdürmeye yardım eder,
Tütün ve tütün ürünleri kullanmayalım,
Alkol kullanmayalım,
Kardiyovasküler riskimizi öğrenelim,
Kilolu veya obez olup olmadığımızı
Kan basıncımızı,
Kan şekerimizi ve
Kan lipidlerimizi öğrenelim
Hekim tavsiyelerine uyalım

Hipertansiyon
Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon) nedir?
Farklı iki günde en az iki kez yapılan ölçümlerde 18 yaşını geçmiş erişkin bir bireyde büyük tansiyonun140 mmHg (civa basıncı) ve üzerinde ya da küçük tansiyonun90 mmHg ve üzerinde olmasına hipertansiyon (yüksek tansiyon) adı verilmektedir. Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyonun120 mmHg’nın, küçük tansiyonun ise80 mmHg’nın altında olmasıdır.
29 Eylül 2016 Dünya Kalp GünüKan Basıncının Değerlendirilmesi
Kategori Sistolik mm Hg Diyastolik mm Hg
İstenen-ideal 120 ve altı 80 altı
Hipertansiyon öncüsü 120-139 80-89
1.derece hipertansiyon 140-159 90-99
2.derece hipertansiyon 160 ve yüksek 100 ve yüksek

Yüksek Tansiyonun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Ülkemizde yapılan bir araştırmada 18 yaş üstü nüfusta hipertansiyon sıklığı erkeklerde %27,5 , kadınlarda %36,1 bulunmuştur. Hipertansiyon yaş ilerledikçe yaygınlaşmaktadır.

Yüksek Tansiyon Daha Çok Kimlerde Görülür?
Yüksek tansiyon riskini arttıran birçok faktör söz konusudur:

1- Yaş:Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
2- Cinsiyet:50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
3- Kalıtım:Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık % 60’ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
4- Şişmanlık:Şişmanların yaklaşık % 40’ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
5- Şeker hastalığı:Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
6- Aşırı tuz tüketimi:Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
7- Fiziksel aktivitelerin azlığı:Yüksek tansiyon görülme olasılığı arttırır.
8- Alkol tüketimi:Alkol kullananlarda yüksek tansiyon görülme sıklığı artar.
9- Stres:Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.

Hastaların % 90-95’inde yüksek tansiyona neden olabilecek altta yatan başka bir hastalık yoktur. Bunlaraprimer (birincil) hipertansiyon denir. Geri kalan % 5-10 hastada yüksek tansiyon bir nedene ya da hastalığa bağlı olarak ikincil olarak ortaya çıkmıştır. Buna dasekonder (ikincil) hipertansiyonadı verilir.

En sık rastlanan ikincil hipertansiyon nedenleri şunlardır:
Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde)
Böbrek hastalıkları
Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
Böbrek damarlarının daralması
Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması
Tiroid bezi hastalıkları (Hipertiroidi, hipotiroidi)

Bazı hastalıklar var ki bunları sıklıkla hipertansiyon ile birlikte görürüz
Bu hastalıkların başlıcaları diabetes mellitus (şeker hastalığı), dislipidemi [ kan yağlarından total kolesterol, LDL (düşük dansiteli lipoprotein) kolesterol ve trigliserid düzeylerinden bir ya da bir kaçının artması ve/ veya HDL (yüksek dansiteli lipoprotein) kolesterol düzeyinin azalması durumu] ve obezite (şişmanlık)’dir. Bu hastalıkların bir ya da birkaçı yüksek tansiyonla bir araya geldiğinde kan damarlarında ateroskleroz (sertleşme) ve kalp hastalıkları oluşumu kolaylaşmaktadır. Buna bir de sigara ve alkol kullanımı, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam tarzı eklenirse kalp hastalığı riski çok artmaktadır.

Birincil hipertansiyon uzman doktorlar tarafından uygulanan ilaçlarla tedavi edilir. Ayrıca kişinin yaşam tarzında ve beslenmesinde dikkat edeceği kuralları şöyle sıralayabiliriz.
Beden ağırlığının arzu edilen sınırın %15’ini geçmeyecek düzeye indirmek.
Ailede hipertansiyon öyküsü varsa BKİ’ ni 20-25 arasında tutması önerilir. Fazla kilo dengeli, düşük enerjili diyet ve düzenli yapılan fiziksel egzersiz ile hedef alınan süre içerisinde BKI 25 sınırında tutulduğunda kan basıncında fark edilir düzelmeler görülebilir.
Sodyum alımı 1,5-2,5 gr. arasında (4-6 gr. tuz) tutulmalıdır. Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli, gerekirse tuzsuz ekmek kullanılmalıdır. Tuzlu ve salamura besinlerden uzak durulmalıdır.

 
Alkol alımı mutlaka sınırlandırılmalı. Haftada en fazla 2-3 kere olmak şartı ile kadınlarda 1 kadeh, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkılmamalıdır. Çünkü alkolün tansiyon üzerine etkisi kadınlarda daha yüksektir. Toplumlarda % 5 oranında alkol alımına bağlı olarak hipertansiyon görülmektedir.
Doymuş yağ asitlerini çok içeren tereyağı, sade yağ, iç yağ ve katı margarinler kullanılmamalıdır. Sıklıkla zeytinyağ ve diğer bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.

 
Yeşil yapraklı sebzelere soframızda da mutlaka yer almalıdır. Tere, roka,yeşil soğan, maydanoz,dereotu, kekik gibi besinler yemeklerdeki tuz azaltıldığında , yoğun tatları ile bu eksikliği giderirler.
Paketlenmiş hazır şarküteri ürünlerinin tuz içeriği yoğun olduğu için mümkün olduğunca, bu ürünleri tüketmekten kaçınmalıdır.

 
Kalorisi yüksek, rafine şeker içeren (pasta, kurabiye, kek, meşrubat ve hazır meyve suyu gibi) ürünler mümkün olduğunca az tüketilmelidir.
Doymuş yağ içermeleri nedeniyle salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerinden, yoğun tuz içeren salamura yiyecek ve soslardan uzak durulmalıdır.
Haftada en az 3-4 gün 30-45 dk.lık düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Haftada en az 2 kere omega-3 açısından zengin olan balıkları tüketmeye çalışmalıdır.

ADALAR İLÇE SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ / TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZİ

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.