Adalar’da bugün gerçekleştirilen kaçak yapı yıkımı, ilçedeki kronikleşmiş kıyı işgali sorununu yeniden gündeme taşıdı. Özel Çevre Koruma Bölgesi statüsündeki Adalar’da, Anayasa ve Kıyı Kanunu hiçe sayılarak denize erişimin engellendiği, ruhsatsız işletmelerin ve sözde spor kulüplerinin sahilleri parsellediği gerçeği, tek bir yıkımla çözülemeyecek kadar derin bir yara olarak kanamaya devam ediyor.
Adalar Belediyesi ekipleri, bugün Büyükada’da kıyı kenar çizgisi ihlali ve imara aykırı eklentileri bulunduğu tespit edilen bir işletmede yıkım gerçekleştirdi. Sabah saatlerinde başlayan çalışmalarda, zabıta ve fen işleri ekipleri nezaretinde kaçak yapılar balyoz ve iş makinaları darbeleriyle yıkılarak kullanılamaz hale getirildi. Ancak bu münferit müdahale, Adalar kamuoyunda “adaletin herkese eşit işleyip işlemeyeceği” sorusunu da beraberinde getirdi. Vatandaşlar, yapılan işlemin göstermelik kalmamasını, Adalar’ın dört bir yanını saran tüm işgallerin sona erdirilmesini bekliyor.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilen ve aynı zamanda sit alanı statüsünde olan Adalar, kıyıların korunması konusunda en hassas olunması gereken bölgelerin başında geliyor. Ancak mevcut tablo, Kıyı Kanunu’nun temel prensibi olan “Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest kullanımına açıktır” ilkesinin fiilen askıya alındığını gösteriyor.
Danıştay ve İdare Mahkemelerinin, kıyıların özel işletmelerce kapatılamayacağına ve giriş ücreti alınamayacağına dair emsal kararlarına rağmen; Adalar sahilleri tel örgüler, şezlonglar ve kaçak iskelelerle çevrilmiş durumda. Hazine arazilerinin işgal edildiği, kadastral boşlukların ticarethaneye dönüştürüldüğü ilçede; halkın anayasal hakkı olan “denize ücretsiz ulaşım” hakkı gasp ediliyor.
Adalar genelindeki denetim eksikliği ve yetki karmaşası, kıyıların ticari rant alanına dönüşmesine zemin hazırlıyor. Bugün gerçekleşen yıkımın, ilçedeki diğer hukuksuzluklar için de bir emsal teşkil etmesi gerektiği belirtiliyor. Bölgedeki genel tablo şu vahim başlıklarla özetleniyor:
İlçedeki birçok su sporları kulübü, kuruluş amaçlarının dışına çıkarak kıyıları işgal etmekte, denize kazıklar çakarak alanlarını genişletmekte ve “üyelik” adı altında fahiş giriş ücretleri talep etmektedir.
Plaj olarak işletilen birçok noktanın iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı, turizm işletme belgesi veya içki satışı için gerekli TAPDK belgelerinin bulunmadığı, hijyen ve can güvenliği standartlarından yoksun olduğu iddialar arasındadır.
Adalar halkı, göstermelik tekil yıkımlar yerine; tarihi ve doğal dokuyu tahrip eden, arkeolojik sit alanlarına beton döken ve kıyıları halka kapatan tüm unsurlara karşı topyekûn bir hukuki mücadele başlatılmasını talep ediyor.
