Büyükadanın arka tarafı Maden Mahallesi 224 Ada 1 Parsel adanın çok eski bir müdavimi adına Tapuda dalyan alanı olarak kayıtlı. Kayıtlı olmasına kayıt alyına alınmasında ne gibi bir niyetleri varsa Burgazadaya bakıyorsunuz adanın nerdeyse deniz olan komple çevresi aynı şekilde arsa halinde parsellendiği, 74/3 Pettiç namı diğer Dam 348.920 m2, 79/9 Eyi Hava burnu namı diğer Halık mevki 552.250m2, 89/7 Manastır mevki 480.960 m2, 96/2 Köy Önü namı diğer Burnu 245.840 m2, Deniz Parselleri olarak tapulu hale getirilmiş ve birileri ne amaçla olduğunu anlayamadığımız bir sebeple üzerine almış veya almak için uğraş verdikleri gözüküyor..
Şimdi Büyükadanın 224/1 parsel olarak geçen Büyükadanın Kurşunburnundan Su Sporları Kulübüne kadar olan denizi parsel bazı kişilerce, satın alınmak veya hülle ile yaşlı kişlerdeki tapular üzerlerine geçirilmek için çabalar içinde olunduğu bilgisi gazetemize geldi.
Tabi bundan yüz sene önce Adalar bakirken Ada kıyıları dalyan olarak kullanılmak üzere parsellere ayrılması ve bu kişilere balıkçılık yapmaları, boş deniz alanlarından hem vergi hemde ekonomiye katma değer kazandırılması, önüne çıkanın dalyan için sahilleri işgal etmesinin önlemesi olarak bu şekilde parselasyonlar yapılması doğru idi.
Günümüzde ise dalyanların kurulması hele hele şehrin merkezlerinde dalyanlar yapılması mümkün değil. Bilindiği üzere Dalyanlar balık akınlarının yolları üzerinde yapılır ve direkler üzerinde dalyan kapısını kapatacak bir gözcü bırakılır balıklar hertarafı kapalı ağ havuzuna gidiğinde gözcü balık sürüsünün giriş yaptığı kapıyı kapatması ile havuzda toplanan balıkların sandallara alınmasına başlanırdı. Şimdilerde Adaların çevresinde ne öyle bir balık akını nede Marmara Denizinde öyle bir balık bolluğu var. Yani artık balık çiftliği kurulacaksa denizlerde havuzlar yapılmakta, dalyan olarak balıkçılık maalesef Türkiye’de tamamen terk edilmiş bir uygulama. Balık çiftliklerinde ise ÇED raporları alınması gibi pek çok presödür devreye girmekte, turistik yerlerde ve SİT alanlarında Balık Çiftlikleri kurulmasına müsaade edilmemektedir.
En son Yassıada’da balık çiflikleri vardı oda Yassıada projesi ile kaldırıldı. Balık çiftlikleri artık kıyı kenarlarında değil açık denizlerde yapılması uygun görülmekte.
Peki şu an Adalar’da ne gibi hesaplar yapılıyor ve amaç ne ki böyle bir operasyon içinde olan kişiler bu işlerle uğraşıyorlar. Yani buralarda dalyan yada balık çiftliği açmak mümkün değil.
Yani biraz ütopya olacak ama oldu ya Adalar SİT ALANI olmasına rağmen Adaların içinde yapamayacağın bir binayı bari denizde yapayım gibi bir düşüncemi var.
Örneğin, EL BURJ oteli gibi. 1994 yılında Basra Körfezi yakınlarında başlanıp,1 Aralık 1999 biten otele benzer bir tesis yapılışı için ön ayak takımı deniz arsalarını mı topluyor. Olur mu olmaz tabi. Nerde bizde milyonlarca doları denizdeki otele yatıracak adam. Kolay yoldan para kazanmak varken bu kadar emek yok deniz kıyısında büyük kaya bloklarının denize yığacaklar falan fantezi. Tamam bu değilse ne peki. Denizden parselleri boşa satın almıyor bu ekip.
İhtimalleri düşünce pek iyi niyetli operasyon gibi gözükmüyor.
Belediye ayağı varmıdır bu işte ona çok dikkat etmek lazım. Varsa Belediye Halkı direk ilgilendiren bir konuyu neden halk toplantılarında paylaşmaz.
Yani bu belediyenin operasyonu değilse şahıslar rant sağlamak için araya girip bir uyanıklıkla tapulaştırıp sonrada kıyıları sahilleri siz işgal ettiyseniz denizde benim tapulu malım bana para ödeyeceksiniz mi diyecektir.
Yada yol geçti parası gibi denizden geçen teknelerden karasularıma girdiniz diye fiş kesip paramı isteyecektir. Nede olsa Adalılar olarak biz alıştık. Tur yoluna çıkarken fiş kesilip para ödenmesine, düne kadar her sahilden denize gireken şimdi sezloncuların işgal altına alıp kapıya bir denyo koyup onunda fiş kesip para verilerek denize girmeye, nolacak denizden geçiş hakkı içinde öderiz.
Faytoncular bile yok öyle yağma bizde isteriz deyip, fayton fotoğrafının çekilmesinde fiş kesmeden para isteriz deyip turistlerden 5TL para istemelerine de alıştık. Kısaca Adalar’da yaşayanlar ve günübirlikçiler alıştık, adalarda yaşamanın diyeti bunlar. Her taşın altından ve hatta denizin içinden dibinden bir uyanık çıkar sonrası mı, bakarsanız deniz şamandıralarla çevrilmiş, şamandıranın üstünde bir adam oturmuşlar gelen giden motorlardan geçiş hakkı adı altında fiş kesere para toplanıyor. Fişlere bakarsan da maliyeye kayıtlı değildir. Bir kaşe basılı fiş yeterli. Maliye mi oda ne. Devletin Adalar ilçesinde eli saydığımız Belediye tüm bu müteşebbüsçülere teşfik etmeside alkışlanacak durum.
Yassıadada yapılanlar ortada. Binlerce metreküp kazı toprağı denize döküldü Belediyeden çıt yok. Ama Ayşe teyze evinin içini boyayacak,akan damının aktaracak, kremitlerini değiştirecek hemen ceza. Para babaları, Ceolar, holding sahipleri denizleri doldurup mendirekler limanlar iskeleler yapacaklar,çıt yok. Teşfik var. Aman efendim lafımız olur sizden kıymetlimi vaziyetleri. İşte böyle bir adalarda yaşıyoruz maalesef.
Halka açık plajları tel örgülerle çevirip hizmet adı altında para vermeden halkın kıyılarından bizleri denize sokmayan rantçıların hemen hepsinin Belediyenin yakın adamları, partililer olması tesadüf mü? Değil. Belediye yandaşlarını, parti yöneticilerini, ilçe Başkanlarını sahilleri ulefe gibi dağıtmış onlarda yerlisini, turistini ayırt etmeden itina ile yoluyorlar. Sonrada sahiller halkın malı. Malı alan vermiş yandaşına sonrada sizle beraber yöneteceğiz belediyeyi palavraları. Bıraktık nasıl yönetirseniz yönetin ama bırakın halkın mallarını peş keş çekmeyin yeter desekte duyan, duysada kılını kıpırdatan yok.
Edinilen bilgiye göre şahıs veya şahısların 224 Ada 1 Parseldeki tapuda dalyan olarak geçen bu yer için şu anki varislerinden bir vekalet alındığı ve 6 Km. uzunluğundaki yer içinde bulunan bütün dolgu alanlarına tapu çıkartarak dalyan adı altında ecrimisil alınmasını sağlamak olduğu iddia ediliyor.
Yani amaç devletin kasasına girmesi gerek milyonlarca lirayı kendi ceplerine atmak. İşin tuhaf yanı ise bu sınırlar için belediyenin kullandığı Aya Nikola mevkindeki yerlerde var. Bu tezgah geçekleşmiş gibi düşünürsek belediye bu şahıslara ecrimisil ödeyecek. Film gibi değil mi? Vatandaşlarından ecrimisil toplayan belediye bu sefer kendisi ecrimisil ödeyecek.
Dalyan, deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde. ağ ve kazıklarla oluşturulan, büvük balık avlama yerlerine verilen ad. Öncelikle bir yerin dalyan olarak kayıt altına alınabilmesi için bulunulan yerin imar planı olması gerekir. Adalar’da imar planları olmadığı için bu dalyan adı altındaki yerin dalyan adı altına kayıt alınabilmesi mümkün değil. Dolayısıyla tapuda yapılan işlem zaten hukuksuz ama takip edenler hukuku kılıfına uydurmakta kararlı.
Kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama ve yapılanmaya geçilememektedir
3194 sayılı İmar Kanununa göre kıyılarda onaylı uygulama imar planlarına göre ve çevre kirliliğinin önlenmesi için tedbirlerin alınması şartı ile iskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları, tersane, gemi söküm yeri, tekne imal yeri, su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri, denize iniş rampaları, yat limanı, kruvaziyer liman, balıkçı barınağı ve çekek yeri yapılabilir.
Kıyılar, Anayasa’nın 43. Maddesi uyarınca, herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan alanlardır. Bu Anayasal ilke çerçevesinde kıyıların kullanımında kamu yararı, gerek mülkiyet biçimi gerekse yapılanma ile ilgili kısıtlamalarla sağlanmaktadır. Daha farklı bir deyişle, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan, mülkiyete yani tapuda tescile konu olmayan bir konumdadır.
Doldurma ve kurutma işlemi, sadece kamu yararına gündeme gelebilen bir yapılanmadır. Bunun yanı sıra doldurma ve kurutma yapılabilmesi için bir gerekliliğin veya bir zorunluluğun ortaya çıkması koşulu aranır. Söz konusu kullanım için daha uygun bir seçenek bulunamamış olması gereklidir. Ayrıca bu alanlarda; kıyılarda yapılacak her türlü düzenleme ve yapı imar planı yapımını gerektirir. Dolayısıyla SİT
alanı olan Adalarımızda ne zaruriyet olmuştur da 6 Km’lik alana dolgu alanı yapılmış ve bazı rantçıların iştahını kabartmış ve hedef olmuştur.
Kıyıda ve dolgu/kurutma suretiyle kazanılan alanlar hazinenin tapulu yeridir. Kullanım hakkı için kim müracaat ederse belli bir değer tespit edilir ve ecrimisil olarak ödenir ve o kullanır denilsede, bu kullanım içinde özel şahsi güneşlenme terasları falan şeklinde değil tekne çekek yerleri, balıkçı barınakları gibi yine genel kamu menfaatine yönelik kiralamalardan bahsedilmektedir.
Adalarda ise uygulama farklıdır. Deniz kıyısı parsellerindeki bina sahipleri kıyıları doldurarak kendilerine münazır iskelerler rıhtımlar yapmakta ve sedece özel yatları ve kendilerinin kullanımın bir yapılandırma içinde ecrimisil ödemektedirler. Oda ödüyorlarsa tabi. Çoğunluğuda kaçaktır. Büyükadanın arka sahilleri yani konu deniz tapusunun olduğu bölgelerdeki kısımlar genellikle yüksek kıyı şeridinden oluşmuştur. Bu kıyılara komşu parsel sahiplerince yapılan kıyı doldurma işlemi ancak denize kazıklar çakılarak iskeleler kurulması üzerlerine beton platformlar yapılması ile hayli komplike, zahmetli ve maliyetli inşaatlar ile kıyı sahil dolgusu yapılmıştır. Bu bölğmlere özel kayıkhaneler ve deniz kıyısına kafar inen 50 mt’ye yakın düşey asansörler yapılarak sahillere inecek şekilde sistemler kurduran para babaları, kendilerine özel cennetlerini inşaa ederken, Adalar Belediyesinin göz yumması olmasa bu işleri yapmaları değil akıllarından geçirmeleri bile mümkün olmazdı. Halkın oyları ile başa geçenler halkın kıyılarını,halkın menfaatini kenara koyarak ne karşılığı olduğunu herkesin bilebileceği üzere para babaları,CEO lar,Holding sahiplerine peşkeş çektikleri söylenmektedir. Adaların kıyılarını denizden bir tekne ile gezdiğinizde kıyı Kanunun ne olduğunu biliyorsanız nasıl yani dememeniz mümkün değil.
Gelelim İmar Affı uygulamaları.
Kıyı Kenar çizgisi tabir edilen noktadan sahil şeridi sınırının bittiği noktaya kadar olan kısımda yapılan hiçbir inşai uygulama İmar Affına girmemektedir. Anayasa kıyıların kullanımını halka sunmuş olup imar affı için yapılan müracaatlar hikayedir. Belediyenin bu şekilde olan müracaatları tespit etme ve yasalar rağmen halkın aleyhine girişimlerde bulunan kişileri adli makamlara işlem yapılması için bildirmesi gerekir.
Gerekirde yapmışlarmıdır sizce. Bildiğimiz kadarıyla yapılmamıştır. İnsanlar bu akılı veren kişiler Belediye içindekilermidir diye düşünmektedirler. Bizcede haklılar.
Şimdi bu bilgileri hafızamızda tutarak olayın rant meselesine gelelim.
Adalarımızda kendilerini herkesten akıllı zanneden bir takım kişiler bu işin başrolünde olduğunu öğrenmemiz bizi şaşırtmadı.
Bu kişiler ki her tarafta alenen adalarda biz tirilyoner olamazsak kimse olamaz. Zihniyetindeki kişiler.
Her taşın altından, adalardaki her usulsüz rant arkasından bakıyorsunuzki bu simaların biri, birkaçı bazense tamamı elele vererek bu işe soyunmuş görüyoruz. Tamamının bir arada olması bütüm çakalların ben arada yoksam işinizi bozarım diye mecburen bir araya gelmelerinden dolayı olan durumlarda.
Bu ekibin içerisinde olmazsa olmaz Belediye ve ilgili makamlarla dirsek temasında olan bir hukuçu zat, ceza yemekten korkmayan, sağa sola dilekçeler vermekten, gözünü budaktan sakınmayan ama bir gün budaklı dalın tamamı bir tarafına girecek olan zat. Geçmişten bu yana gelen önemli makamlardaki kişilerin göz ve sus payları için sisteme entegre edilen zati muhteremler ve olmazsa olmaz Belediye ayağındaki muhteremler oluşturuyor.
Düşünün ki küçücük Adalar İlçesinde bu kadar araçlı zabıta var ama halende bir sürü 3194 aykırı işlemler yapılıyor, bina tamamen bittikten sonra ortada bir şikayet varsa Belediye Mıntıka mühendisleri ortaya çıkıyor ve tutanak tutup işlem yapıyor görüntüsü altında resmi makamları oyalama taktiklerine girip yazışma trafiği içerisinde olayı soğumaya bırakıyorlar, unutturuyorlar, halkıda, kuruluda, aadaletide yargıyıda uyutuyorlar. Adalar İlçesi İstanbul’un en fazla kaçak inşaatına sahip ilçesi olduğu söyleniyor. Neden oluyor bu . Belediyede organize sistemli bir yapı olmasa sadece mıntıka mühendislerinin fırıldağı ile olacak bir şey değildir. Mutlaka ki imar müdürü, Teknik Başkan Yardımcısı ve belkide Başkan. Yani en azından şimdiki için daha net bir şey diyemesekte öncekiler öyleydi.
İspatımı. İmar Affına müracaat edenler. Öyleki imar affına müracaatlar akılları zorluyor.
Bu akılları kimler veriyor düşünmek lazım. Çünkü müracaat edenlere bakarsan kırk yıl tüm sülalesiyle bir araya gelip düşünseler böyle bir hinliği ortaya çıkartamaz olan tipler.
Bir bakıyorsun Kınalıada Jarden mevkinin taş ocakları için imar affı için müracaat yapılmış, bir bakıyorsun Büyükadanın arka sahillerini komplesine müracaat yapılmış, birde bakıyorsun Burgazadanın ormanlık alanları için müracaat yapılmış gibi akıl almaz olaylar. Devletin nehirleri, akarsuları, gölleri, ormanları derken denizlerine sıra geldiği anlaşılıyor.
Tabi bunlar söylentimi yoksa gerçekten var mı Belediyenin bilmesi ve ilçesindeki yaşayanlarda bildirmesi gerekir ama tabi burası Adalar Belediyesi olduğu için şeffalık veya halkı bilgilendirmek gibi hizmetleri beklememek lazım. Karartma şahane şeffalık hikaye.
Hani azcık İlçede neler yapıyor oy verdiklerimiz, seçildiklerinden beri neler yapmışlar diye Belediyenin Web Sayfasına gireyim de bakıp öğreneyim desen kafanız karışır.
Belediye WEB sitesi, sözüm ona şeffalık için tüm resmi kurumların kurması zorunlu bir site olduğundan, var olduğu, siteye girince hemen anlaşılıyor.
Amaç bilgi vermek değil adeta ustalıkla saklamak. Bakıyorsun ihale var, katılan,kazanan, tenzilatı belli değil. Belli olsa zaten Belediye Başkanının gelini ile dünürünün aldığı ortaya çıkacak. Belli edenin, hali belirsiz. Gelde belli et.
Meclis kararlarından bir şey anlayan varsa beri gelsin. Hele hele o encümen para cezaları varya tam bir komedi. Uluslar arası karikatür yarışmasına girse dereceye giren cinsten.
Adam bakım onarım ruhsatıyla neredeyse, binayı komple yıkıp sıfırdan yeniden yapmış, eskisinin üzerine bir okadar daha koymuş, belediyenin encümen para cezasına bakıyorsun, 99 rakamlı bir sayı. Diyorsunki adam evini değil mahlleyi satsa bunu ödeyemez, yandıki ne yandı ama değil.
Yani öyle düşündüğünüz gibi değil. 99 rakamın 97’si, virgülden sonra yazılan kuruş hanesindeki rakamlardan oluşuyor. Yani okuyanlar salak ya anlayamayacağı düşünülerek kelime oyunlarından sonra virgülden sonraki yazılan rakam oyunlarına tenezzül edip aklımızla dalga geçen ve halkı kandırmaya çalışan bu adamların oyuncağı olduk ya o üzücü.
Ne halt yiyorsanız yiyorsunuz zaten karışanda yok, karışabilende. Bari 99 adet rakamlar falan azcık ciddi olun, farkında değilsenizde Belediye Devleti temisl eden Resmi Bir Kuruluş. Devletin saygınlığınıda ayaklar altına seriyorsunuz bu tür ufak hilelerle. Kimin aklınla yapılıyorsa o akıllıyı çıkartıp hemen kapının önüne koyunda Belediyenin itibarını daha fazla batırmayın.
Acabamı diye soruyoruz, Adalarımızı her FETÖ kalkışmasının, gezi olaylarının merkezi haline getirmiş olanların uzantılarının devamı, Adalar Belediyesinde olabilirmi. Bilindiği üzere Adalar Belediyesinde Birim Amirlerine,Belediye personeline, 15 Temmuz kalkışmanın mihmandarlarından dersler aldırılmış, katılanların yoklamalarını tutmuş, bunun karşılığında önemli tutarlarda halkın parasını bu vatan hainlerine ödemiş ve halende Belediyedeki, bu ihaleleri yapan yaptıran, para ödeyenlere karşı bir şey olmamış Belediyenin kuvveti halen Kamuda olan gücü yokedilememiş FETÖ den mi gelmektedir. Bizce araştırılması gereken konudur.
Çünkü Adalarda yapılan tüm usulsüzlükler Belediyeye çıkmakta ve yinede hiçbir şey olmamaktadır. Adalılar Belediyedekiler için İster istemez bir koruma kalkanının devrede olduğunu düşünmektedirler.
Adalar Belediyesi WEB sitesine veri girişlerinin Basın Yayın Müdürlüğünce girildiği söylenmektedir. Başkanlarında bir numaralı adamının, Basın Yayın Müdürü olmasının nedeni, virgülden sonra bol kuyruklu rakamlar ile cuzi kesilen para cezalarının astronomik gösterilerek kamu vicdanının rahatlamasını sağladığı, halkın bilinçlenmesinden ziyade biliçlendiriliyor görünümü altında kafalarının bulandırılmasının sağladığı veya başka meziyetlerinin olması içinmidir.
Yinede eldeki verileri kendince bukadar kıvırıp yamultabilmiş,becerisi bukadarmış. Başka becerileri ile açığı kapatıyordur herhaldeki halen vekaleten müdürlüğü işgal ediyor.
Ama diğer yandan birde bakıyorsunuz Basın Yayın Müdürünün eşi Tarımsal Kooperatifin arkasından çıkıyor. İlişikte olduğu kişlerde enteresan. İzinler alınıyor veriliyor fotoğraflar çekiliyor, Adalıulara algı, resmi kurumlara algı ama ortada ne kooperatif yöneticileri var ne bir başka kimse varsa yoksa Basın Yayın Müdürünün eski eşi. Denilen şu anda kooperatifi tek başına işgal ediyor ama Belediyenin kirladığı mülkün bile kirasını ödememesine rağmen halende dışarı atılmıyor. Nedenmi Basın Yayın Müdürünün eski eşi. Bu derece aralarında birbirlerini kollamaları bile bu karı kocanın boşanmasının anlaşmalı olduğunu, Basın Yayın Müdürünün dul bir bayan olarak daha rahat davranması için mi boşandıklarını akıllara getirmiyor değil.
Anlaşılan şu ki Karı Koca olarakta münferit olarakta çalışmalarını, uygulamalarına şahit olunca, kendilerini geniş, çağdaş, örnek karı koca olarak haklarını vermemiz gerekiyor.
Ne aile ama değilmi? İçerden dışardan çalışmalar süper, başkanlar seyrediyor, her ikisinede ayrı ayrı göz yumuyorlar. Neyi seyrediyorlar, o kısımlar özele girer diye müdahale etmeden dönüyoruz konumuza.
Bakınız SU ÜRÜNLERİ KANUNU(1)(2) Kanun Numarası : 1380 Kabul Tarihi : 22/3/1971 ne diyor.
Madde 2 – Bu Kanunda geçen terimlerin konumuzla ilgili olabileceklerinin tarifleri aşağıdadır
Su ürünleri: Denizlerde ve içsularda bulunan bitkiler ile hayvanlar ve bunların yumurtalarıdır. (Kara Avcılığı Kanunu şümulüne giren hayvanlar hariç)
Su ürünleri müstahsilleri: Deniz ve içsularda su ürünleri istihsal eden gerçek ve tüzel kişilerdir. İstihsal yerleri: Su ürünlerini istihsale elverişli olan ve içinde veya üzerinde her hangi bir istihsal vasıtası kurulabilen, kullanılabilen su sahalarıdır. İstihsal vasıtaları: Su ürünlerinin istihsalinde kullanılan gemiler ile her türlü malzeme, teçhizat,alet, edevat, yemler, takım ve tesislerdir.
Üretme ve yetiştirme yerleri: Su ürünlerini üretmek ve yetiştirmek için yapılan tesislerdir.
Dalyan yeri: Bir veya mütaaddit sabit yahut muvakkat dalyan kurmaya elverişli istihsal sahalarıdır. Sabit dalyan: Denizlerde ve içsularda su ürünleri istihsal etmek için kazık, çit, çubuk, tel, taş vaya beton ve benzeri manialarla çevrilmek suretiyle, sınırları değişmiyecek şekilde kurulan veya tabii olarak çevrilmiş su sahalarından meydana getirilen diple irtibatlı tesislerdir.
Muvakkat dalyan (Yüzer): Şamandıra, duba, tekne ve saireye bağlı ağlarla çevrilmek suretiyle kurulan su mahsulleri istihsaline mahsus tesislerdir. Voli yeri: Deniz ve içsularda su ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahalarıdır.
Voli yeri: Deniz ve içsularda su ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su sahalarıdır. Dip trolu: Bir veya daha çok gemiler ile cekilmek suretiyle zemin üzerinde sürütülerek dip su ürünlerini istihsale mahsus trol ağları ve bu ağlarla yapılan su ürünleri istihsalidir.
Orta su trolu: Munhasıran göçmen balıkların istihsaline mahsus, dibe temas etmeksizin suyun ortasından veya yüzüne yakın kısımdan çekilen trol ağları ve bunlarla yapılan su ürünleri istihsalidir.
Kombine trol: Dip ve orta su trolunu yapmaya elverişli trol ağları ve bunlarla yapılan su ürünleri istihsalidir.
Gemi: Tonajı ve adı ne olursa olsun, denizlerde ve içsularda su ürünleri araştırmasında, istihsalinde, naklinde, işlenmesinde kullanılan kayık, sandal, yelkenli, şat, salmavna gibi vasıtalarla buharlı veya motorlu bilümum yüzer vasıtalardır.
Tanımları anladıysak devam edelim. Kanaatimiz odur ki SU ÜRÜNLERİ KANUNU’nun
Özel mülkiyetteki dalyan ve voli yerleri ile bunların kamulaştırılması başlığı
Madde 12 – Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden evvel sahipleri adına tapuya tescil edilmiş olan dalyan ve voli yerleri (Olağanüstü sebeplerin devam ettiği müddet içindeki inkıtalar hariç olmak üzere) sahipleri tarafından bizzat veya kiraya verilmek suretiyle devamlı olarak 5 sene işletilmediği veya terk edildiği takdirde kamulaştırılır.
Bu kişiler kamulaştırma parasının peşine düşmüşler gibi. Adalarda dalyan yapmak mümkün olmadığı gibi böylesi zahmetli emek isteyen işten kazanacakları parayı beğenmez uyanık rantçılar. Onlara emeksiz para lazım oda Kanunun bu maddesinden faydalanacaklar gibi.
Bakınız İstihsal yerlerinin sınırlandırılması yani ekli krokideki yayınladığımız haritaların sınırların nasıl tespit edileceği kanunun bu maddesinde açıklanmış.
Madde 5 – Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan istihsal yerlerinin sınırları, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında Maliye Bakanlığının tayin edeceği bir temsilci ile mahalli kadastro veya tapu memuru o yerin sulh hukuk hakimliğince tayin edilecek birisi araştırma müesseselerinden ve ikisi su ürünleri istihsalinden anlıyan üç bilirkişiden kurulu bir heyet marifetiyle teamülen malüm ve muayyen bulunan veya kira mukavele veya şartnamelerinde gösterildiği veçhile üç nüsha zabıt ve krokiyle tespit olunur. Bu zabıt ve krokilerin bir nüsnası Tarım Orman ve Köyişleri, bir nüshası Maliye Bakanlıklarına verilir. Bir nüshası da mahalli tapu dairesince hıfzolunur. Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığınca zabıt ve kroki Resmi Gazete ile yayınlanır. Deniz dalyanları ile voli yerlerinin ve mansapların sınırlarının tespitinde yukardaki heyete en yakın liman dairesi temsilcisi, Devlet Su İşlerinin mülkiyet ve işletmesindeki yerlerde ise bu Genel Müdürlük temsilcisi de katılır. Hazinenin ve Devlet Su İşlerinin mülkiyetinde olan istihsal yerlerinin sınırlarının tespitinde birinci fıkra hükmü uygulanmaz. Bu maddede zikredilen heyette vazife gören memurların harcırahları ile bilirkişiler için mahkemece takdir edilecek ücret Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ödenir. Demektedir
Yani işin boyutu Adaların Sulh Hukuk Hakimliğine kadar dayanıyor. Uyanıklar işte bu noktada işleri tıkanır gibi. Ama bellide olmaz Adalar Adliyesinde İbrahim UYANIK isimli hakiminde FETÖ soruşturması kapsamında cezaevine girdiği düşünülürse belkide o aşamada geçilmiş sınırlar bilirkişi heyetince tespit edilmiş sıra şimdi istimlak paralarının tahsili müracaatına gelmiş olabilir.
Şükrü ABANOZ
EKİ için tıklayınız: SU ÜRÜNLERİ KANUNU(1)(2) Kanun Numarası : 1380 Kabul Tarihi : 22/3/1971