Büyükada Kadınlar Manastırı: Bizans İmparatorluk Sürgünleri, Arkeolojik Miras

Büyükada Kadınlar Manastırı: Bizans İmparatorluk Sürgünleri, Arkeolojik Miras
Yayınlama: 27.12.2025
Düzenleme: 27.12.2025 20:02
A+
A-

İstanbul’un güneydoğusunda, Marmara Denizi’nin sularında bir inci dizisi gibi uzanan Prens Adaları, tarih boyunca başkent Konstantinopolis’in hem sayfiye alanı hem de en karanlık siyasi hapishanesi olma ikiliğini bünyesinde barındırmıştır. Bu adaların en büyüğü ve en görkemlisi olan Büyükada (Prinkipo), Bizans İmparatorluğu’nun “istenmeyen” asilzadeleri, tahttan indirilen imparatorları ve özellikle saray entrikalarının kurbanı olan imparatoriçeleri için bir sürgün mekânı olarak işlev görmüştür.

“Büyükada Kadınlar Manastırı” kavramı, tek bir fiziksel yapıdan ziyade, tarihsel, arkeolojik ve manevi katmanlara yayılmış karmaşık bir olguyu ifade etmektedir. Bu rapor, söz konusu manastırın izini sürerken, İmparatoriçe İrini’nin trajik yaşam öyküsünü, manastırın Karya bölgesindeki kayıp kalıntılarını ve bu mirasın günümüzdeki temsilcisi olan Aya Yorgi Manastırı ile olan simbiyotik ilişkisini derinlemesine analiz edecektir. Ayrıca, bu tarihsel alanlara erişim sağlamak isteyen araştırmacılar ve ziyaretçiler için, adadaki değişen ulaşım dinamiklerini (elektrikli araçlar, yaya rotaları) içeren detaylı bir lojistik rehber sunulmaktadır.

“Kadınlar Manastırı”, Bizans tarih yazımında genellikle İmparatoriçe İrini (Eirene) ile özdeşleştirilir. İrini, İkonoklazm (Tasvir Kırıcılık) dönemini sona erdiren teolojik zaferleri ve oğlunu kör ettirerek tahtı ele geçirmesiyle tanınan, tarihin en tartışmalı kadın figürlerinden biridir. Onun Büyükada’da inşa ettirdiği, sürgün edildiği ve muhtemelen gömüldüğü manastır, yüzyıllar boyunca efsanelerle gerçeğin birbirine karıştığı bir alan olmuştur. Raporumuz, bu manastırın jeopolitik konumunu, mimari evrimini ve 1509 “Kıyamet-i Suğra” depremiyle nasıl yok olduğunu, günümüze ulaşan arkeolojik veriler ve birincil kaynaklar ışığında incelemektedir.5

2. Bizans Döneminde Prens Adaları’nın Sosyo-Politik Rolü

Büyükada’nın manastırlaşma süreci, sadece dini bir inziva arayışı değil, aynı zamanda devletin “yüksek güvenlikli kapatma” politikasının bir sonucudur. Prens Adaları, Konstantinopolis’e hem çok yakın hem de kaçışın imkânsız olduğu bir coğrafi tecrit sunduğu için, Bizans aristokrasisinin “altın kafesi” haline gelmiştir.

2.1. İktidarın Mekânsal Dönüşümü: Saraydan Manastıra

Bizans siyasetinde tahttan indirilen veya tehdit olarak görülen hanedan üyeleri, idam edilmek yerine genellikle sakatlanarak (kör etme, burun kesme) veya zorla rahibe/keşiş yapılarak (tonsure) manastırlara kapatılırdı. Bu pratik, kişinin siyasi meşruiyetini “ölmeden” elinden almanın bir yoluydu. Büyükada’daki Kadınlar Manastırı, bu bağlamda imparatoriçeler için özel olarak tasarlanmış veya tahsis edilmiş bir kurumdu. Burası, bir zamanlar Blachernae Sarayı’nın ihtişamını yaşayan kadınların, yün eğirerek ve dua ederek ömürlerini tükettikleri bir tecrit alanıydı.

Aşağıdaki tablo, Büyükada’da sürgün hayatı yaşamış veya manastırlarla ilişkili önemli Bizans figürlerini ve akıbetlerini özetlemektedir:

FigürUnvanSürgün Nedeni / Olayİlişkili Manastır / YerKaynak
İmparatoriçe İriniİmparator (Basileus)Oğlu VI. Konstantinos’u kör ettirdi, sonra Maliye Bakanı Nikeforos tarafından devrildi.Kadınlar Manastırı (Karya)
Euphrosyneİmparatoriçeİkinci eşi İmparator Mikhail II’nin ölümünden sonra üvey oğlu Theophilos tarafından sürgün edildi.Kadınlar Manastırı
Zoe Karbonopsinaİmparatoriçeİmparator VI. Leon’un dördüncü eşi. Saray entrikaları sonucu uzaklaştırıldı.Kadınlar Manastırı
Anna DalassenaAnne İmparatoriçeKomnenos hanedanının güçlü kadın figürü, ömrünün sonunu burada geçirdi.Hristos / Kadınlar Manastırı
PrenseslerÇeşitli HanedanlarEvlilik ittifaklarında kullanılmayan veya tehdit görülen kız kardeşler.Kadınlar Manastırı

2.2. Teolojik Tartışmaların Merkez Üssü

Büyükada sadece siyasi sürgünlerin değil, aynı zamanda teolojik çatışmaların da sahnesiydi. İkonoklazm döneminde ikonofil (ikon sever) keşişler ve rahibeler, inançlarını korumak için bu adalara sığınmış veya sürülmüştür. İmparatoriçe İrini’nin ikonlara olan bağlılığı ve onları restore etme çabası, kurduğu veya himaye ettiği manastırın kimliğini de şekillendirmiştir. Manastır, ikonoklast dönemde zulme uğrayanlar için bir direniş ve sığınak noktası olmuştur. Theodore Studites gibi önemli teologların mektupları, Prens Adaları’ndaki manastır yaşamının kuralları ve zorlukları hakkında detaylı bilgiler sunmaktadır.

3. İmparatoriçe İrini: Kadınlar Manastırı’nın Mimarı ve Mahkumu

Büyükada Kadınlar Manastırı’nın tarihini anlamak için, onun en ünlü sakini ve hamisi olan Atinalı İrini’nin hayatına mercek tutmak gerekmektedir. İrini’nin yükselişi ve düşüşü, manastırın kaderiyle doğrudan örtüşmektedir.

3.1. İktidara Yürüyüş ve İkonoklazmın Sonu

Atina’nın Sarantapechos ailesinden gelen İrini, IV. Leon ile evlenerek Bizans sarayına girmiştir. Kocası ikonoklast (ikon kırıcı) görüşlere sahipken, İrini gizliden gizliye ikonlara saygı duymaktaydı. Kocasının 780 yılındaki erken ölümünün ardından, oğlu VI. Konstantinos adına naip olarak imparatorluğu yönetmeye başlamıştır. Bu dönemde en büyük başarısı, 787 yılında İznik’te topladığı İkinci Konsil ile ikonlara saygıyı yeniden tesis etmesi ve Ortodoks Kilisesi tarafından azize ilan edilmesini sağlamasıdır.

Ancak İrini’nin iktidar hırsı sınır tanımamıştır. Oğlu Konstantinos rüştünü ispat edip iktidarı talep ettiğinde, anne-oğul arasında kanlı bir iç savaş patlak vermiştir. İrini, 797 yılında oğlunu doğduğu yer olan Porfir Sarayı’nda yakalatmış ve gözlerine mil çektirerek kör ettirmiştir. Bu olay, oğlunun kısa süre sonra ölmesine neden olmuş ve İrini, Roma tarihinde kendi adına sikke bastıran ve “İmparator” unvanını kullanan ilk kadın olarak tek başına tahta çıkmıştır.

3.2. Büyükada Sürgünü ve Manastır Hayatı

İrini’nin tek başına saltanatı, 802 yılına kadar sürmüştür. Maliye bakanı (logothetis) Nikeforos, bir saray darbesiyle İrini’yi devirmiş ve onu Büyükada’ya (Prinkipo) sürgün etmiştir. Tarihsel kaynaklar, İrini’nin Büyükada’da bir manastıra kapatıldığını doğrulamaktadır. Bu manastırın, İrini tarafından daha önceden inşa ettirildiği veya restore edildiği, sürgün günlerinde ise burada yün eğirerek geçimini sağladığı rivayet edilmektedir.9

İrini’nin sürgün mekanı olan bu manastır, “Kadınlar Manastırı” olarak anılmaktadır. İrini’nin, hazinesini gasp eden Nikeforos’tan tek isteği, bu manastırda huzur içinde yaşamasına izin verilmesiydi. Ancak Nikeforos, İrini’nin halk üzerindeki etkisinden ve başkente yakınlığından korkarak onu daha sonra Midilli (Lesbos) adasına göndermiş ve İrini bir yıl sonra orada yoksulluk içinde ölmüştür.3 Naaşının daha sonra Büyükada’ya getirilerek kendi kurduğu manastıra defnedildiği, mezarının ise Hristos veya Kadınlar Manastırı arazisinde olduğu düşünülmektedir.

4. “Kadınlar Manastırı”nın Lokasyon Analizi ve Arkeolojik Gerçeklik

Kullanıcıların en sık sorduğu ve tarihsel kaynakların en çok çeliştiği konu, “Kadınlar Manastırı”nın tam olarak nerede olduğudur. Yapılan araştırmalar, bu ismin günümüzde ayakta kalan tek bir binaya değil, tarihsel süreçte yok olmuş veya dönüşmüş bir yapı kompleksine işaret ettiğini göstermektedir. Bu rapor, üç ana lokasyon üzerinden bilimsel bir ayrım yapmaktadır.

4.1. Kayıp Miras: Karya (Kariyes) Bölgesindeki Orijinal Manastır

Arkeolojik kanıtlar ve tarihsel metinler, İrini’nin sürgün edildiği asıl Kadınlar Manastırı’nın, adanın doğu kıyısında, bugünkü Aya Nikola mevkii ile Karya Plajı arasında kalan bölgede olduğunu işaret etmektedir.

  • Kuruluş ve Yapı: Manastırın ilk temellerinin M.S. 573-574 yıllarında İmparator II. Justinus döneminde atıldığı, ancak 8. yüzyılda İrini tarafından büyük ölçüde genişletildiği bilinmektedir. Kaynaklar, buranın 500’den fazla kadının yaşadığı, muazzam büyüklükte bir kompleks olduğunu belirtmektedir.
  • “Batık Manastır” Fenomeni: 1509 yılında İstanbul’u yerle bir eden ve “Küçük Kıyamet” olarak bilinen büyük deprem, Büyükada’nın topografyasını da değiştirmiştir. Manastırın bulunduğu kıyı şeridinde toprak kaymaları ve çökme yaşanmış, manastırın ağır duvarları zemine gömülmüş veya denize kaymıştır. Bu nedenle halk arasında “Batık Manastır” efsanesi doğmuştur.
  • Güncel Durum: Bugün bu alanda (Karya mevkii), yol çalışmaları sırasında ortaya çıkan bazı tonoz kalıntılarından ve temel izlerinden başka bir şey kalmamıştır. Manastır arazisi üzerinde günümüzde özel mülkler, bir kayıkhane ve plaj işletmeleri bulunmaktadır. Ziyaretçiler burada ayakta duran bir manastır binası göremezler, ancak tarihsel atmosferi soluyabilirler.

4.2. Manevi Mirasçı: Aya Yorgi (Yücetepe) Manastırı

Fiziksel yapı yok olsa da, Kadınlar Manastırı’nın manevi mirası adanın en yüksek tepesi olan Yücetepe’ye (Aya Yorgi) taşınmıştır.

  • İkonanın Yolculuğu: Aya Yorgi Manastırı’nın en değerli hazinesi olan “Mucizevi Aya Yorgi İkonası”nın, İmparatoriçe İrini’nin Kadınlar Manastırı tarafından hediye edildiği rivayet edilmektedir. İkonoklazm döneminde saklanan veya manastırın yıkılmasıyla tehlikeye giren bu ikonanın, daha güvenli ve yüksek bir nokta olan Yücetepe’ye taşındığı düşünülmektedir.
  • Tarihsel Bağ: M.S. 963 yılında İmparator Nikiforos Fokas (İrini’yi deviren değil, II. Nikiforos) zamanında kurulan Aya Yorgi Manastırı, Kadınlar Manastırı’nın işlevini ve kutsal emanetlerini devralan kurum olmuştur.15 Bu nedenle, İrini’nin izini süren ziyaretçiler için birincil ziyaret noktası Aya Yorgi’dir.

4.3. Mimari Halef: Aya Nikola Manastırı

Karya bölgesindeki yıkıntıların hemen yakınında yükselen Aya Nikola Manastırı, Kadınlar Manastırı’nın coğrafi komşusu ve mimari halefidir.

  • Yapısal İlişki: Bazı arkeologlar, Aya Nikola’nın, yıkılan Kadınlar Manastırı’nın müştemilatı veya kalıntıları üzerine inşa edildiğini öne sürmektedir. Özellikle 1894 depreminden sonra yapılan onarımlarda, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yıkıntılarından getirilen malzemeler kullanılmıştır. Denizin hemen kıyısında olması ve Karya kalıntılarına yakınlığı, burayı “Kadınlar Manastırı bölgesi”nin günümüzdeki temsilcisi yapmaktadır.

5. Adadaki Diğer Anıtsal Yapılar ve Sürgün İzleri

Büyükada’nın “manastırlar adası” kimliği, sadece Kadınlar Manastırı ile sınırlı değildir. Adanın silüetini belirleyen diğer yapılar da benzer tarihsel derinliğe sahiptir.

5.1. Hristos (İsa Tepesi) Manastırı ve Dönüşüm Tepesi

Adanın ikinci en yüksek tepesi olan İsa Tepesi’nde (Hristos), 1158 tarihli kayıtlarda adı geçen bir Bizans manastırı bulunmaktadır. Bu tepe, sadece manzarasıyla değil, aynı zamanda İmparator I. Manuel Komnenos dönemindeki fermanlarda “Kodono” ismiyle anılan manastırların varlığıyla da önem taşır. İrini’nin naaşının buraya defnedilmiş olabileceğine dair iddialar, burayı Kadınlar Manastırı anlatısının bir parçası haline getirir.16 Manastır arazisi, çam ormanları içinde huzurlu bir inziva köşesidir.

5.2. Prinkipo Rum Yetimhanesi (Ahşap Dev)

Hristos Tepesi’nde, manastırın hemen yanı başında yükselen devasa ahşap yapı, aslında 19. yüzyılın sonunda “Prinkipo Palas” adıyla lüks bir otel ve kumarhane olarak tasarlanmıştır. Mimar Alexander Vallaury tarafından tasarlanan bu Belle Époque şaheseri, II. Abdülhamid’in kumarhane izni vermemesi üzerine, bir Rum banker eşi tarafından satın alınarak Fener Rum Patrikhanesi’ne bağışlanmış ve yetimhaneye dönüştürülmüştür. Bizans yapısı olmasa da, manastır arazisi üzerine kurulması ve dini bir vakıf tarafından yönetilmesi, onu adanın ruhani tarihine bağlar. Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci en büyük ahşap binası olan bu yapı, şu anda çökme tehlikesiyle karşı karşıya olmasına rağmen hala görkemini korumaktadır.

6. Ulaşım Rehberi: Büyükada’ya ve Manastırlara Erişim Stratejileri

Büyükada’ya ulaşım ve ada içindeki hareketlilik, son yıllarda önemli değişikliklere uğramıştır. Faytonların kaldırılması ve elektrikli araçların devreye girmesi, ziyaretçi deneyimini kökten değiştirmiştir. Aşağıda, en güncel verilerle hazırlanmış kapsamlı bir ulaşım rehberi sunulmaktadır.

6.1. İstanbul Anakarasından Büyükada’ya Deniz Yoluyla Ulaşım

Büyükada’ya İstanbul’un her iki yakasından da sık seferler düzenlenmektedir. Yolculuk süresi ve konforu, seçilen kalkış noktasına ve firmaya göre değişmektedir.

Kalkış Noktasıİşletmeci FirmalarTahmini SüreSefer Sıklığı & Özellikler
Kabataş (Avrupa)Şehir Hatları, Dentur, Mavi Marmara1 saat 30 dk – 1 saat 45 dkEn popüler kalkış noktasıdır. Genellikle Kadıköy’e uğrar. Boğaz manzaralı uzun bir yolculuk sunar. 21
Beşiktaş (Avrupa)Dentur, Şehir Hatları1 saat 30 dkKabataş hattı ile benzerdir, genellikle Kabataş veya Kadıköy aktarmalıdır.
Eminönü (Avrupa)Şehir Hatları, Turyol1 saat 40 dkTarihi Yarımada’dan kalkan vapurlar nostaljik bir deneyim sunar. Turist yoğunluğu fazladır.
Bostancı (Anadolu)Mavi Marmara, Şehir Hatları30 – 45 dkEn hızlı rotadır. Anadolu yakasından en sık sefer yapılan noktadır. Mavi Marmara motorları oldukça hızlıdır. 21
Kartal / MaltepePrenstur, Mavi Marmara30 – 40 dkAnadolu yakasının doğu kısmında oturanlar için ideal alternatiftir.
  • Ücretlendirme: Tüm hatlarda “İstanbulkart” geçerlidir. Adalar tarifesi, standart şehir içi ulaşımdan daha yüksektir. Aktarma indirimi genellikle uygulanmaz.
  • Öneri: Hafta sonları ve resmi tatillerde (özellikle yaz aylarında) vapurlar aşırı kalabalık olabilir. Sabah erken saatleri (08:00 – 10:00) tercih etmek konforlu bir yolculuk sağlar.

6.2. Ada İçi Ulaşım: Elektrikli Araçlar ve Yürüyüş Rotaları

Büyükada İskelesi’ne varıldığında, motorlu taşıt trafiğinin (resmi araçlar hariç) yasak olduğu bir bölgeye girilir. Ulaşım, İETT’ye bağlı elektrikli minibüsler (“Adabüs”) ve yürüyüş ile sağlanır.

A. Aya Yorgi Manastırı’na (Yücetepe) Ulaşım

İrini’nin manevi mirasını ve ikonayı görmek isteyenler için rota şöyledir:

  1. Elektrikli Araç (BA-2 Hattı):
    • Güzergah: Çarşı (Merkez) – Lunapark Meydanı – Tepeköy – Çarşı.
    • Kalkış: İskele meydanının yanındaki otobüs durakları.
    • Varış: “Lunapark Meydanı” durağında inilmelidir.
    • Kritik Bilgi: Araçlar manastırın kapısına kadar çıkmaz. Lunapark Meydanı, araçların son erişim noktasıdır.
  2. Yürüyüş (“Azap Yokuşu”):
    • Lunapark Meydanı’ndan sonra, yaklaşık 900 metre – 1 km uzunluğunda, oldukça dik ve parke taşlı bir yokuş başlar. Bu yokuşa halk arasında “Azap Yokuşu” denir.
    • Yokuş boyunca oturma bankları ve manzara noktaları mevcuttur. Tırmanış, kondisyona bağlı olarak 15-25 dakika sürer.

B. Karya ve Aya Nikola Bölgesine (Kadınlar Manastırı Kalıntıları) Ulaşım

Tarihi kalıntıları ve Aya Nikola Manastırı’nı görmek isteyenler için rota şöyledir:

  1. Elektrikli Araç (BA-4 Hattı):
    • Güzergah: Çınar – Kumsal – Maden – Aya Nikola Ring Hattı.
    • Duraklar: “Yılmaz Türk”, “Nikola Manastır Yolu”, “Sedef Adası İskelesi”.
    • İniş: “Aya Nikola” veya “Maden” durağında inilmelidir. Buradan deniz kenarına doğru kısa bir yürüyüşle manastıra ve kalıntıların olduğu bölgeye ulaşılır.
  2. Yürüyüş:
    • İskeleden doğu yönüne (sağ tarafa), sahil yolunu takip ederek Maden Mahallesi’ne doğru yürünür. Düz, ağaçlıklı ve köşklerin olduğu keyifli bir yoldur. Yaklaşık 30-40 dakika sürer.

C. Hristos Manastırı ve Rum Yetimhanesi’ne Ulaşım

  1. Ulaşım: BA-2 hattı ile Lunapark Meydanı’na gelindikten sonra, Aya Yorgi yokuşunun tam tersi istikametindeki orman yolu takip edilir. Bu yol daha az eğimlidir ve doğrudan Hristos Tepesi’ne ve Yetimhane’ye çıkar.

7. Ziyaretçi Deneyimi ve Pratik Bilgiler (2025 Güncel)

Büyükada’yı ziyaret edecekler için güncel saatler, kurallar ve ipuçları aşağıda derlenmiştir.

7.1. Ziyaret Saatleri ve Giriş Koşulları

  • Aya Yorgi Manastırı:
    • Açık Olduğu Saatler: Haftanın her günü 08:30 – 16:00 (Yaz aylarında 18:00’e kadar uzayabilir).
    • Pazar Ayini: Pazar günleri sabah 09:00 – 12:30 arası ayin yapıldığından, turistik ziyaretler kısıtlanabilir veya sadece sessizce izlemeye izin verilir.
    • Özel Tarihler (23 Nisan & 24 Eylül): Aya Yorgi’nin yortu günleridir. Bu tarihlerde on binlerce insan (Hristiyan ve Müslüman) dilek dilemek, “ip açmak” ve şifa bulmak için adaya akın eder. Sessiz bir tarihsel gezi planlıyorsanız, bu tarihlerden kaçınmanız önerilir.
    • Giriş Ücreti: Manastıra giriş ücretsizdir. Ancak dilek mumu, yağ veya hatıra eşyası almak isterseniz ücret ödersiniz.
  • Adalar Müzesi:
    • Aya Nikola bölgesinde, eski bir helikopter hangarının dönüştürülmesiyle oluşturulmuştur. Adaların jeolojik oluşumundan sürgün hikayelerine, edebi mirastan güncel sorunlara kadar geniş bir koleksiyon sunar.
    • Saatler: Pazartesi hariç her gün 09:00 – 17:00.
    • Ücret: Tam bilet ~100 TL (2025 tahmini), İndirimli ~50 TL. Müzekart geçerli değildir.
  • Karya Kalıntıları:
    • Resmi bir giriş kapısı veya bileti yoktur. Kalıntılar halka açık alanda, yol kenarında ve özel mülk sınırlarında dağınık haldedir.

7.2. Ziyaretçiler İçin Önemli Tavsiyeler

  • Giyim: Manastırlar aktif ibadethanelerdir. İçeri girerken şort, kısa etek veya askılı bluz giyenlerin, kapıda sağlanan örtüleri kullanması beklenir.
  • Sessizlik: Özellikle kilise içinde yüksek sesle konuşulmamalı, fotoğraf çekerken flaş kullanılmamalıdır.
  • Ekipman: Yücetepe’ye çıkış zorlu olabilir. Rahat yürüyüş ayakkabısı, su ve yaz aylarında şapka/güneş kremi hayati önem taşır.
  • Yeme-İçme: Aya Yorgi tepesinde, manastırın hemen yanında “Yücetepe Kır Gazinosu” bulunmaktadır. Burası gün batımını izlemek ve meşhur köftesinden yemek için ideal bir duraktır. Aya Nikola tarafında ise seçenekler daha sınırlıdır, merkezden tedarikli gidilmesi önerilir.

8. Sonuç: Tarihin ve Doğanın Kesişim Noktasında Bir Miras

Büyükada’daki “Kadınlar Manastırı”, taş ve harçtan ibaret bir yapı olmanın ötesinde, Bizans İmparatorluğu’nun toplumsal cinsiyet dinamiklerini, iktidar mücadelelerini ve inanç dünyasını yansıtan canlı bir metafordur. İmparatoriçe İrini’nin hırsı, pişmanlığı ve sürgünüyle şekillenen bu miras, bugün Karya sahilindeki sessiz kalıntılarda, Aya Nikola’nın duvarlarında ve Aya Yorgi’nin zirvesindeki inanç ritüellerinde varlığını sürdürmektedir.

Ziyaretçiler için bu rota, İstanbul’un yanı başında ama zamanın ötesinde bir deneyim sunar. 2025 yılı itibarıyla modernize edilen ulaşım imkanları, bu tarihsel derinliğe erişimi kolaylaştırsa da, adanın ruhunu anlamak için hala biraz “zahmet” (yokuşları tırmanmak, rüzgarı hissetmek) gerekmektedir. İster arkeolojik bir merakla Karya’daki “Batık Manastır”ın izini sürün, ister Aya Yorgi’de bir dilek mumu yakın; Büyükada’nın her köşesi, imparatoriçelerin fısıltılarını taşımaya devam etmektedir. Bu rapor, söz konusu mirası bütüncül bir perspektifle ele alarak, hem akademik bir başvuru kaynağı hem de pratik bir gezi rehberi olmayı amaçlamıştır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Exit mobile version