Çevremizde ne kadar çok canı sıkılan, ne kadar çok sinirlenen, bunalıma giren, yapacak şey bulamayan insanlar varmış. Yaşadığımız şu zor dönemde durumu daha da zorlaştıran insanlar, evi ile pek ilgisi olmayan insanlar varmış. Yaşadıkları sürece kendilerine ek bir uğraş bulmaya çalışmamış olan insanlar varmış. Hep itiraz, hep itiraz, hep aykırı, hep saldırgan, hep uyumsuz, hep kızgın insanlar dünyanın kan ağladığı, bilimin seferber olduğu, hatta viral cinayetler de işlendiği söylenirken, dünya sağlık savaşı verirken, sizin ölmeye ve öldürmeye hakkınız mı var?
COVID 19 denilen bir virüs Çinden yola çıkmış, üremiş mi üretilmiş mi, azdıkça azmış, dünyayı eze eze, bilime kafa tutarcasına insan öldürüyor. Bakteri yaşar, virüs ise ortamı buldukça harekete geçer, CORONA VİRUSün ise hangi ortamda bulaştığı artık belli ve bu da korunmamız için bir şanstır. Bilim gün geçtikçe korunma önerileri sunuyor. Dünyada Pandemi yaşanırken, sen bilinçsizce nasıl kendini ölüme atarsın hem de inleye inleye can vereceğini bilmeye bilmeye. Kendini insan üstü bir varlık mı sanıyorsun sen, neyin kahramanı sanıyorsun? Düşün ki ölüme tek başına gitmiyorsun, hem ölüyor hem öldürüyorsun. Taşıdığın virüsle belki de en sevdiğini bile ölüme sürüklüyorsun. Düşün ki sevdiklerini üzüyor ve virüse yakalanmış hastaların tedavisini bu değersiz kıldığın varlığınla engelliyorsun.
Sıkılıp da gezmeye çıkanlar, karantinayı reddedenler, karantinadan kaçanlar, yaşlısı ile genci ile yasağa direnenler, gençlerine sahip çıkamayanlar, alaycı konuşanlar, havayı güzel bulup, yolları tenha bulup akıllarınca durumdan yararlananlar “Biz bu hayatı böyle yaşarız, biz farklıyız” deyip övünürsünüz. Siz evlâtlarınızı da mı düşünmezsiniz, Vatana ve Millete de hainlik mi edersiniz?
Ya yaşlılar ne yapsın? Karantinada olan yaşlıların birçoğu hasta veya yalnızdır. Birçok yaşlının yataktan kalkıp bir tabak yemek hazırlayacak dermanı kalmamıştır. En yakın komşuları mahallenin bakkalı, manavı, parası varsa kasabıdır. Onların da bir ele ihtiyaçları var. Parklarda eve girmek istemeyen yaşlıların çoğu meymenetsiz, akıl hastası veya ruh hastasıdır. El verenin, ele ihtiyacı olmasın.
Dışarda olanların bir kısmı da mecburiyetten yoldadır. İnsanlar geçim derdinde. Evde kal demekle iş bitmiyor. Kaldı ki gençler artık yastık çürütmüyor. Eğitimli ve kariyerli gençlerimiz şükürler olsun sıkılmak nedir bilmiyorlar. Bazı meslekler ise süreklilik ister tembellik kaldırmaz.
Sınırdan içeri küme küme kaçak giriş yapan mülteciler ayaklı virüstür. Ya çıkışlardaki mülteciler ne olacak? Onlar da başka yara. Bu insanlar ne yer, ne içer? Doğal ihtiyaçlarını nasıl karşılar? Niçin illâki Avrupa ülkelerini seçerler? Savaş olmasa da gönüllerinde hep Avrupa ülkeleri yatar. Neden? Bunu da geldikleri ülkeler düşünsün. Bu insanlar bizden çok uzaklarda değil, sınırlarımız içinde hijiyen kurallarını tüm beter unuttular. Gönül dilemiyor ama onları kesin bir bulaşıcı hastalık bekliyor.
Tüm vatandaşlar karantinaya alınsın. En güzel ve koruyucu önlem budur fakat o zaman vatandaşa verilen hizmetin geliştirilmesi lâzım: Maddi ve manevi destek. Devlet de tek başına bırakılmamalı. Nerede Sivil Toplum Kuruluşları, Kızılay Çadırları, benzer Kurumlar, Dernekler, yardımsever kuruluşlara üyeliklerini ve yaptıkları her yardımın gösterişini yapanlar şimdi ne gibi bir çalışma başlattılar?
Kaç Firma elini taşın altına koydu? Kınalıada muhtarımız Erdal Aydın önderliğinde, Tanay Garıp ve ekibinin destek çalışmaları ile Feriköyde bildiğim bir destek çalışması fazlası ile sevindirici. Bu arada İstanbul Büyük Sehir Belediyesi ve Adalar İlçesi Belediye Başkanlığı var gücü ile çalışıyor, emeklerine sağlık.
Ölümler hepimizi sarstı. Hayatlar söndü, can yandı. 1918 yılında İspanyol gribinden sonra dünyanın gördüğü en büyük zulümdür CORONA VIRUS pandemisi. Tüm dünyanın maneviyatını sarsan ve dünya ekonomisini de etkileyecek olan bu kötü günlerin bir an önce son bulmasını diliyorum. Allahın insanlara bilim dünyasında ilaç ve aşı bulunmasını sağlayacak bir ışık vermesi için dualarımıza devam edelim.
Sabır ve tevekkülle geçirmek zorunda kaldığımız bu dönemde bencilliğin cehaletin önüne geçtiğini de hissettim. Tek arzum virüsün yarışı kazanmaması olacak.
Sosi Cındoyan