Çevre düzenlenmesi bitmek üzere olan Büyükada Cemevi, Muharrem Ayı dolayısıyla 1 Eylül 2020 günü yemek ve aşure lokması dağıtarak yeni çehresiyle Alevi Cemaatinin hizmetine girecek.
Uzun bir zamandır çevre düzenlemesi devam eden Büyükada Cemevi yeni çehresiyle Alevi Cemaatinin hizmetine giriyor. Büyükada Cemevi Yaptırma ve Yaşatma Derneği, Muharrem Ayı dolayısıyla 1 Eylül 2020 günü Büyükada Cemevi’nde bolluk ve bereketin simgesi, şükretmenin ve paylaşmanın adı olan aşurenin de içinde yer aldığı aşure lokması dağıtımı etkinliği gerçekleştirecek.
Büyükada Cemevi Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Özcan Doğan, yönetim kurulu üyeleri, canlar ve bağışçıların gayretiyle bitirilen cemevi, 1 Eylül 2020 günü yeni çehresiyle Alevi Cemaatinin hizmetine girecek. Yemek ve Aşure etkinliğine bütün canlar davetli.
Alevilik’te aşureye aşure lokması da deniyor. Mezheplerin tümünde olduğu gibi oruç da, aşure de, sosyal paylaşımın ve birlikteliğin sembolü olarak Alevilik’te de hayatımızda yer alıyor. Yine tüm inançlarda ve mezheplerde olduğu gibi, Alevilik’te de esas olan, yer zaman mekân aramadan, her zaman kâmil-i (olgun) A’lim insan olmaya çalışmak, “Kendine reva görmediğini başkasına reva görmemektir”.
Alevilik, özüne kolektif üretim ve paylaşım kültürünü alarak benimser.
Alevi-Bektaşilerin hicri takvimin 1.inci ayı olan Muharrem ayı başında Kerbela şehitleri anısına 10-12 gün oruç tutma geleneği bugüne kadar sürmüştür.
Tarihi perspektifi hatırlayacak olursak, dört halife döneminin ardından; “Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye tarafından halife ilan edilen kendi oğlu Yezid, Hz. Hüseyin’in kendisine biat etmesini, reddederse de öldürülmesini emreder. Ancak Hz. Hüseyin bunu kabul etmeyip, halifeliğin kendisine düştüğünü savununca, Yezid onu Küfe’ye davet edip, halife olarak tanınacağını bildirerek tuzak kurar. Yezid’e güvenen Hz. Hüseyin maiyeti ile Küfe’ye doğru yola çıkar. Oysa Yezit, Kerbela Çölünde, İmam Hüseyinle kadın ve çocuklardan oluşan 73 kişilik kervanın önünü, büyük bir orduyla keser. Günlerce onları aç susuz bıraktıktan sonra, nihayet 10 Ekim 680 (Hicri 10 Muharrem 61) günü, dengesiz şekilde başlayan savaşta Hz. Hüseyinle birlikte olan 72 kişi teker, teker savaş meydanına çıkıp dövüşerek şehit olur. Hz. Hüseyin de oklanarak şehit edilir.
İşte, Aleviler bu acı olayı Oniki İmamlar ile de bütünleştirerek 1 Muharrem’den başlamak üzere on iki gün oruç tutarlar. Buna Matem Orucu da denilmektedir. Oruç süresince su içilmeden sulu içeceklerle yetinilmesi, hayvan kesilmemesi, düğün, eğlence yapılmaması vb. gibi uygulamalar İmam Hüseyin’in matemini simgelemektedir.
Yine oruç günlerinin akşamlarında Dedelerce Kerbela Olayını konu alan Fuzuli’nin “Saadete Ermişlerin Bahçesi” gibi kitaplar okunur, Alevi ozanlarının Kerbela Olayını konu alan deyişler “Mersiyeler” seslendirilir.
Bu bilinç tazelemesi amacıyla birlikte süren faaliyetler nihayetinde, 13. günde Aşure lokması hazırlanır. O gün pişirilen ve en az 12 değişik malzemeden oluşan, Kerbela’da yenilen son yemeği simgeleyen Aşure lokması, onca mübarek şehitler verilmesinden doğan acıların ifadesi olan matem oruçlarının ardından da İmam Hüseyin’in oğlu İmam Zeynel Abidin’in Kerbela’da kurtulması sayesinde yolun sürmesine duyulan memnuniyeti ifade etmektedir. İmam Hüseyin’in hakkının gasbına rağmen, islamın bütünlüğü adına itidalli, metanetli, basiretli ve sabırlı duruşu Aleviler için bir direniş abidesi olmuştur.
Bu çirkin savaşın neticesinde, daha altı aylık bir bebek olan Hz. Hüseyin’in oğlu Ali Asgar ile birlikte maiyetindeki tüm erkekler kurban edilmiş, sadece küçük oğlu İmam Hüseyin’in hasta olan küçük oğlu imam Zeynel Abidin bu katliamdan kurtulmuştu.
Aşure’nin yüzyıllardır süren geleneği ardında yatan, bir yandan bu acıyı anmayı her insana vefa borcu görürken; diğer yandan aşuresi lokması (tatlısı) asla umutsuz olunmamasını temsil etmektedir .