İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Planlama Müdürlüğü tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan davetlilerin de katılımıyla Heybeliada’da afet ve krizler, kentsel çevre ve sosyal yaşam toplantısı gerçekleştirildi.
Heybeliada’daki toplantıya, AFAD, İBB Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü, İBB Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü, Esnaf Odaları Birliği, İBB İstanbul Planlama Ajansı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü, Heybeliada İtfaiye Müdürlüğü temsilcileri katıldı.
Heybeliada İtfaiye Şefi koruma amaçlı bir planın yapılması gerektiğini vurgulayarak, Adanın %65’inin orman alanı olduğunu, ormandan şehri ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirtti. Ormanla birlikte düşünerek planlama yapılması gerektiğini ve ormanı temizlemek gerektiğini vurguladı. Günübirlik ziyaretçilerin ne yapmamaları gerektiğini bilmedikleri, izmaritlerini yol kenarlarına attıkları ve bunların denetlenmesi ve temizlenmesi gerektiğini söyledi.
Yakın zamanda meydana gelen Heybeliada yangında anonslar yapıldığı, kazma küreği olan herkesin yangına müdahale etmesine yönelik çağrılar yapıldığı ve bunun yangın yerinde izdihama sebep olduğu belirtildi. Destek olmaya gelenler ne yapmaları gerektiğini bilmedikleri için aksine yangın yerinde engel ve tehlike teşkil ettikleri söylendi. İnsanları oraya sevk etmenin doğru bir davranış olup olmadığı soruldu. Helikopterlerin insanlar yüzünden yanan bölgelere gerekli müdahaleleri yapmakta zorlandıkları hatta bazı kişilerin kaza tehlikesi atlattığı belirtildi.
İtfaiye Şefi itfaiyenin şehir itfaiyesi olduğunu ve orman alanlarında çıkan yangınlara müdahale etmeye uygun bir altyapılarının olmadığını vurguladı. Olması gerekenin orman itfaiyesine destek vermeleri olduğunu belirtti. Şehit itfaiyesinin araçlarının ormana uygun olmadığı ve personel sayılarını da arttırmaya çalıştıklarını söyledi.
Değerimenburnu’na neden çit çekildiği ve o yangın riski olan bir bölgede neden mangala izin verildiği sorusu üzerine, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yetkilisi; Değirmenburnu İle ilgili şikayetler geldiği, bu konuyla ilgili çok düşünüldüğü ve üzerine çalışıldığı belirtildi. O alanın eskiden kapalı, ücretli bir piknik alanı olduğu, Adalıların ve faytoncuların talepleri doğrultusunda oradaki yoldan adalıların geçişine izin verildiği, ancak şikayetlerin devam ettiği vurgulandı. Bu sefer de Adalı olmayan vatandaşların Adalılar geçiyor biz neden geçemiyoruz diye şikayet etmeye başladığı, bunun üzerine çit çekildiği ve yolun açık kaldığı ancak piknik alanının kapatıldığını söyledi.
Piknik alanlarında WC, büfe, restoranların ihaleye çıkıldığı ama giriş çıkışların memurlar tarafından denetlenerek makbuz verildiği ancak şimdi orayı işletenlerin kafalarına göre ücretlendirme yaptıkları yönünde şikayetler geldiği yönünde açıklama üzerine, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü temsilcisi, İşletmenin kafasına göre ücretlendirme yapması gibi bir durumun olmadığı, her sene Bakanlığın sitesinde tarifenin yayınlandığı ve uyulup uyulmadığının denetlendiği vurguladı.
Değirmenburnu’nda yaşanan sorunların temelini o kadar küçük bir alanın tabiat parkı ilan edilmesiyle başladığı, Tabiat Parkı olmaması gerektiği, servis temelli ücretlendirilen bir yer olması gerektiği ve hizmetlerden ücret alınmasının en doğrusu olacağı önerildi.
Değirmenburbu’ndaki yolun mahallelerine ait, kamusal ve adanın yolu olduğu belirtilerek kapatılmasının doğru olmadığı, eskiden oradan denize girdikleri, artık çitler yüzünden giremedikleri eleştirileri üzerine, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü temsilcisi, boğulma riskine karşı sorumlu olduklarını, önlem almak zorunda olduklarını belirtti. Kurumdan gelen görevli kendisinin bir boğulma vakası yüzünden yargılandığını söyledi. Ancak gerekli önlemler alınarak, tabelalar koyularak izin verilebileceği belirtti.
Değirmenburnu’nda neden mangala izin verildiğine ilişkin soruya Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından, mangalın vatandaş tarafından talep edildiği ve kontrollü bir alanda izin verilmezse orman içinde kontrolsüz alanlarda yakılabileceği ve daha çok tehlike yaratacağı belirtildi. Piknik alanın çitli olduğu ancak 3 yaya ve 2 araç girişi olduğu, deprem anında ve sonrasında da kullanılabileceği belirtildi. Heybeliada Afet Gönüllüsü: Çarşının adanın gıda ve ilaç stoğunu barındırdığı, tsunamiden en fazla etkilenecek bölgenin bu alan alacağı, çarşı merkezinin boşaltılması ve taşınması gerektiği belirtildi.
Adalar’ın 6306 kapsamında değerlendirilmesinin ancak Adalara kötülük olabileceği, ne yazık ki afet riskli ilan edilen alanların gerçekten afet riskli alanlar olmadığı vurgulanan toplantıda, Adalar için erken uyarı sistemi olduğu, tsunami için çok etkili olduğu belirtildi. Lojistik ve arama kurtarma için sistemlerin olup olmadığı soruldu. Büyükada’daki yetimhanenin metruk durumda ve yanma tehlikesi altında olduğu bu dev ahşap bina ile ilgili önlemler alınması gerektiği belirtildi. Afet anında elektriklerin kesileceği, Heybeliada İlköğretim okulu binasının yeni ve çatısının güneş panelleri için uygun olduğu belirtildi. Ayrıca adabüslerin üstlerine panel konulabileceği, böylece afet zamanında hizmet verebilecekleri yönünde öneriler geldi.