Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki günlük Katar ziyaretinde en sıcak başlık Gazze’de olacak. Erdoğan ve Katar Emiri Al Sani kalıcı ateşkes ve iki devletli çözüm için atılacak adımları, rehine takası ve insani yardım konularını detaylı görüşecek.
Aslıhan Altay Karataş – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki günlük ziyaret için bugün Katar’a gidiyor. Doha’da düzenlenecek Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite’nin 9. toplantısına katılacak olan Erdoğan, ayrıca Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ile Gazze’deki son durumu ve kalıcı ateşkese yönelik çalışmaları ele alacak. Ziyaret kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yüksek Stratejik Komite toplantısına katılacak ve Katar Emiri Al Sani ile baş başa görüşecek. İkili ve bölgesel ilişkilerin tüm boyutlarıyla ele alınacağı görüşmede, Türkiye’nin desteklediği Kalkınma Yolu Projesi ile ilgili gelişmelerin de değerlendirilmesi bekleniyor. Proje, Yeni Delhi’de eylül ayında düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nde, Türkiye’nin dahil olmadığı Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) Projesi’ne karşılık gündeme gelmişti. Türkiye, Kalkınma Yolu Projesiyle Irak üzerinden Asya, Avrupa ve Körfez bölgeleri arasında bağlantı sağlayacak bir ulaşım ağı oluşturmayı hedefliyor. Erdoğan-Al Sani zirvesinde, proje hakkında Irak, BAE, Türkiye ve Katar arasında bugüne kadar yürütülen temas trafiğinde gelinen aşamanın gözden geçirileceği ifade ediliyor. Erdoğan ve Al Sani’nin gündeminde, ikili ilişkilerin yanı sıra en sıcak başlık Gazze’deki son durum olacak. İki lider, kalıcı ateşkes ve iki devletli çözüm için atılacak adımları, rehine takası ve insani yardım konularını detaylı olarak görüşecek.
YENİ ANLAŞMALAR
2014 yılında kurulan Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite, iki ülke ilişkilerinin daha da geliştirilmesini sağlarken, şimdiye kadar yapılan sekiz toplantıyla 95 anlaşmaya imza atıldı. Ekim 2022’de İstanbul’da Erdoğan ve Al Sani başkanlığında İstanbul’da yapılan son toplantıda ise, iki ülke arasında 11 anlaşma imzalandı. Doha’da Erdoğan ve Al Sani’nin başkanlık edeceği 9. toplantıda da ticaret, yatırım, enerji, sanayi, müteahhitlik hizmetleri başta olmak üzere çeşitli alanlarda yeni anlaşmalara imza atılması bekleniyor. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2022’de 2,3 milyar dolara ulaşırken, Katar’ın Türkiye’deki yatırımları 20 milyar doları aştı ve Katar’da iş yapan Türk firması sayısı ise 727’ye ulaştı. Erdoğan, Katar’a son olarak temmuz ayında çıktığı körfez turu çerçevesinde gitmişti.
KATAR SONRASI ATİNA ZİYARETİ
Katar’dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, komşu ülke Yunanistan’a kritik bir ziyarette bulunacak ve 7 Aralık’ta Yunanistan’ın başkenti Atina’da düzenlenecek 5. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısına katılacak. Erdoğan, Dubai ziyareti dönüşünde Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşmesine ilişkin şunları söylemişti:
“Temennimiz odur ki yeni bir dönem başlamış olsun. Biz dostları artırmaya, düşmanları azaltmaya çalışıyoruz. Bunları ikili görüşmemizde de kendisine çok açık net, bundan önce söylediğim gibi, yine söylemekte fayda olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye’den seslendiğiniz zaman Kos Adası’ndan o ses duyuluyor. Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibarıyla iç içe olan iki ülkenin hâlâ düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil. Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta ABD olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde. Parasını ödediğimiz halde bize F-16’larımız verilmezken Yunanistan’a hâlâ F-16’ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor. Amerika böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir halimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz. Tabii ki görüş ayrılıklarımız var ve çözümü bir çırpıda mümkün olmayan derin meseleler bulunuyor. Fakat hemen çözebileceğimiz ve iş birliği zeminini genişletecek başlıklar da yok değil. Yeni bir dönem başlatır, verilen sözleri tutar ve dış etkilerden arındırılmış bir düzlemde bu ilişkileri geliştirebilirsek eminim ki kazançlı çıkarız. Bizim dış politika anlayışımız ‘hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin’ değildir. Biz ‘kazan-kazan’ anlayışı ile Atina’ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız.”