İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Sanat Daire Başkanlığı yönetiminde, Taş Mektep’te çocukların kişisel gelişimine katkıda bulunmak amacıyla atölye çalışmaları kesintisiz devam ediyor. Uzman öğreticiler eşliğinde çocukların yoğun ilgi gösterdiği Çini Atölyesi gerçekleştirildi.
BU ATÖLYELER HAKKINDA GENEL BİLGİLER
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Sanat Daire Başkanlığı, çeşitli atölye çalışmaları düzenlemektedir. İşte bu atölyeler hakkında genel bilgiler:
Çeşitli Atölyeler: İBB, farklı yaş grupları için atölyeler sunmaktadır. Örneğin, yetişkinler ve çocuklar için robotik kodlama, akrilik boya ile resim, çizgi roman sanatı ve yeni yıl temalı nakış atölyeleri gibi çeşitli sanat ve bilim dallarında etkinlikler düzenlenmektedir.
Kayıt ve Katılım: Atölye çalışmaları için kayıtlar genellikle “İstanbul Senin” uygulaması üzerinden her haftanın başında açılmaktadır. Bu etkinlikler ücretsizdir ancak katılımcı sayısının sınırlı olduğu belirtilmiştir.
Lokasyonlar: Atölyeler, İstanbul’un çeşitli kültür merkezlerinde ve tarihi mekanlarında gerçekleştirilmektedir. Örneğin, Yedikule Gazhanesi ve Taş Mektep gibi yerlerde atölyeler düzenlenmektedir.
Sanat Eğitimleri: İBB’nin kültür sanat eğitimleri arasında müzik (piyano, gitar, keman, bağlama gibi), dans (halk dansları, bale, modern dans) gibi alanlarda kurslar da bulunmaktadır. Bu eğitimler sonunda katılımcılar yıl sonu gösterileri ile yeteneklerini sergileyebilmektedir
ÇİNİ SANATININ TARİHÇESİ
Çini sanatı, seramik sanatındaki sır altı ve sır üstü boyama teknikleriyle yapılan dekoratif sanat eserlerini ifade eder. İşte çini sanatının tarihçesi:
Kökenleri: Çini sanatının kökenleri çok eskilere, M.Ö. 3. binyıla kadar uzanır. Mezopotamya’da, özellikle Babil’de, duvarları süslemek için kullanılmıştır. Ancak, bu sanatın gerçek anlamda gelişmesi İslam kültürü ile birlikte olmuştur.
İslam Dönemi: İslam dünyasında çini sanatı, 8. yüzyıldan itibaren önem kazanmıştır. Özellikle Abbasi döneminde (750-1258) Bağdat, Samarra ve daha sonra Mısır’da yapılan çiniler, bu sanatın yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır. Çiniler, camilerde, medreselerde, saraylarda ve diğer mimari yapıların dekorasyonunda kullanılmıştır.
Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar: Anadolu’da çini sanatı, Selçuklu dönemi ile yaygınlaşmış ve Osmanlı döneminde zirveye ulaşmıştır.
Selçuklular: Kubadabad ve Konya’daki Karatay Medresesi gibi yerlerde çini sanatının güzel örneklerini görebiliriz. Selçuklu çinileri, geometrik desenler ve bitkisel motiflerle karakterizedir.
Osmanlılar: Osmanlı döneminde, özellikle 15.-16. yüzyıllarda İznik çinileriyle sanat zirveye ulaşmıştır. İznik’te yapılan çiniler, mavi, yeşil, turuncu, kırmızı gibi renklerle desenlenmiş, camilerde (örneğin, Süleymaniye ve Selimiye camileri) ve saraylarda (Topkapı Sarayı) kullanılmıştır. Osmanlı çinileri, figüratif olmayan motifler, bitkisel ve geometrik desenler, yazı sanatı gibi unsurlarla zenginleştirilmiştir.
Modern Dönem: 19. yüzyılın sonlarına doğru, sanayileşme ve Avrupa etkisiyle çini sanatı bir gerileme yaşasa da, 20. yüzyılda yeniden canlanma sürecine girmiştir. Günümüzde, çini sanatı hem geleneksel motiflerle devam eden hem de modern yorumlarla zenginleşen bir sanat dalı olarak yaşamaktadır.
Çini sanatı, sadece dekoratif bir unsur olmanın ötesinde, kültürel bir miras olarak da değerlendirilir. Türkiye’de ve dünyada çeşitli müzelerde, çini eserler sergilenmekte ve bu sanatın tarihçesi, teknikleri ve desenleri üzerine akademik çalışmalar yapılmaktadır.