Büyükada ve Adalar: Tarih, Göç ve Toplu Cezalandırmanın Gölgesinde

Büyükada ve Adalar: Tarih, Göç ve Toplu Cezalandırmanın Gölgesinde
Yayınlama: 17.09.2025
Düzenleme: 11.10.2025 09:21
A+
A-

Büyükada ve İstanbul’un diğer adaları, yüzyıllar boyunca farklı kültürleri bir araya getiren, köklü bir tarih ve kültürel çeşitlilik merkezi olmuştur. Ancak tarih, adaların yalnızca sakinliğini değil, toplumsal gerilimlerini de kaydetmiştir. 6-7 Eylül 1955 olayları, bu gerilimlerin en trajik örneklerinden biridir. O dönemde İstanbul genelinde gerçekleşen pogrom sırasında, Adalar’daki Rum mahalleleri hedef alınmış, evler, işyerleri ve kiliseler saldırıya uğramıştır. Pek çok kişi yaralanmış, mal ve mülklerine zarar verilmiş, birçok aile adaları terk etmek zorunda kalmıştır.[^1] Bu, adalarda toplu cezalandırmanın ve yıldırma politikalarının somut bir örneği olmuştur.

Aradan yıllar geçtikten sonra, 1984’te başlayan Rum göçü dalgası, adalardaki demografik yapıyı yeniden şekillendirmiştir. Büyükada’dan başlayan bu göç, kültürel çeşitliliğin kaybolmasına ve adaların sosyal dokusunda derin boşluklara yol açmıştır.[^2] Kiliseler, okullar ve geleneksel işletmeler ya boş kalmış ya da başka amaçlarla kullanılmış, adaların tarihî ve kültürel mirası ciddi ölçüde zarar görmüştür.

Günümüzde adalar, turizm ve kültürel ekonomi açısından önemli bir çekim merkezi olmasına rağmen, bu geçmiş travmaların izleri hâlâ hissedilmektedir. Turizm sektöründeki artış, bazı bölgelerde ekonomik canlılık sağlasa da, adaların demografik ve kültürel çeşitliliğinin kaybını telafi edememektedir. Öte yandan, tarihî yapılar ve kiliseler restore edilse de, onları yaşatan toplulukların yokluğu, adaların ruhunda boşluk bırakmaktadır.

Bu gelişmelerin gölgesinde, benzer bir toplu cezalandırma mantığı günümüzde Ortadoğu’da kendini göstermektedir. Hamas yönetimindeki Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan savaşta bugüne kadar 64 binden fazla kişi öldü. Ölülerin yaklaşık yarısının kadın ve çocuklardan oluştuğu bildirilmektedir.[^3] Birleşmiş Milletler ise bölgede kıtlığın resmen ilan edildiğini hatırlatarak, İsrail’in operasyonlarını yoğunlaştırmasının sivilleri “daha da büyük bir felakete” sürükleyeceği uyarısında bulunmuştur.[^4]

Tarihsel örnekler, toplu cezalandırma ve zorla göçün sadece kısa vadede bir baskı unsuru olduğunu, uzun vadede ise kalıcı travmalar ve toplumsal kırılmalar yarattığını göstermektedir. Büyükada ve diğer adalardaki Rum topluluğunun yaşadıkları, bu gerçeğin canlı bir kanıtıdır. Gazze’de yaşananlar da aynı tarihsel zincirin günümüzdeki trajik halkasını temsil etmektedir.

Büyükada özelinde, bugün hem turizmin hem kültürel mirasın korunmasının hem de geçmişin izlerinin anlaşılmasının dengeli bir şekilde yönetilmesi, adaların hem ekonomik hem de toplumsal sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir. Tarih bize gösteriyor ki, toplu cezalandırma ve yıldırma politikaları kısa vadede görünür sonuçlar doğursa da, uzun vadede hem adalar gibi hassas topluluklarda hem de Gazze gibi kriz bölgelerinde onarılamaz izler bırakmaktadır.(Haluk Direskeneli)

Kaynakça / Dipnotlar

[^1]: Rıdvan Akar, 6-7 Eylül Olayları: Tanıklar–Belgeler (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1995).
[^2]: Dilek Güven, Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları ve Stratejileri: 6-7 Eylül 1955 Olayları (İstanbul: İletişim Yayınları, 2005).
[^3]: Hamas-run Ministry of Health in Gaza, daily situation reports, 2023–2025; aktaran: Al Jazeera, “Gaza Death Toll Surpasses 64,000,” 10 July 2025.
[^4]: United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (OCHA), “Gaza Crisis Humanitarian Update,” 2025.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.