HEPATİT A,İSHAL,TÜBERKÜLOZ ve BAĞIRSAK PARAZİTLERİNE DİKKAT!

HEPATİT A,İSHAL,TÜBERKÜLOZ ve BAĞIRSAK PARAZİTLERİNE DİKKAT!
Yayınlama: 24.08.2013
A+
A-

HEPATİT A,İSHAL,TÜBERKÜLOZ ve BAĞIRSAK PARAZİTLERİNE DİKKAT!

 

Adalar Toplum Sağlığı Merkezi Sağlık Köşe Yazıları

HEPATİT A,İSHAL, TÜBERKÜLOZ ve BAGIRSAK PARAZİTLERİNE DİKKAT!

Zamanında tedavi edilmediklerinde ölümcül tablolara yol açabilen bu hastalıklardan çocuklarımızı koruyabilmenin en etkili ve basit yolu onlara el yıkama alışkanlığının kazandırılmasıdır.

Okullar açılıyor ve çocuklarımız ihtiyaç durumlarında (lavaboya gitmek, yemek yeme, oyun oynamak vb.)  yetişkinlerin etrafında olmadıgı aktivitelerde bulunmaktadırlar. Peki, biz onlara yeterince el temizliği konusunda bilgi ve beceri kazandırabildikmi?

Çocuk, dünyaya gizemli bir paket içinde gelmiş bir armağan gibidir. Zaman geçtikçe o paket yavaş yavaş açılır, büyür, serpilir, gelişir. Bizler bu paketten neler çıkacağını her zaman bilemeyiz. Çocuklarımız bize ‘kullanma klavuzu’ ile gelmiyorlar. Anne-babaların görevi bu noktada çocuğun dünyayı nasıl algıladığını ve tepkilerini hangi süreçlerden geçirerek verdiğini anlamaya çalışmaktır. Her ne kadar ‘kendi çocuğumuzu’ en iyi tanıyan kişi olduğumuzu düşünsek de, çocuğumuzla ilgili kimi noktaları istesek de göremeyebiliriz.

Onların bizi her zaman gözlemlemediğini düşünebiliriz ya da gözlemleseler bile algılamadıklarını düşünürüz. Çocuğumuzun el yıkama alışkanlığı da bu örneklemelerin içine alınabilecek en güzel davranımlardan bir tanesidir.

Çocuklarımızda el temizliği sağlıklı bir yaşam için önemli bir unsurdur. Tuvalet ihtiyacının giderilmesi, yemek yeme veya oyuncaklarla oynamalarına kadar çocuklarımızın günlük tüm işlerini elleriyle yaptığını düşünürsek, sık sık yıkanmayan ellerin çocuklarımızın sağlığı açısından tam bir tehdit kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz.Suya sabuna dokunmadan el temizliğinin olmadığını ve ellerdeki mikropların hastalıklara sebep oldugunu onlara anlayabilecekleri bir dille anlatmak biz anne ve babaların görev ve sorumlulukları arasındadır.

 

Her yıl dünyada yaklaşık olarak beş yaş altı 3,5 milyon çocuk ishal ve akut solunum yolu enfeksiyonlarından dolayı ölmektedir. Bu ölümler özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki düşük gelir düzeyine sahip topluluklarda meydana gelmektedir. Yapılan çalışmalarda çocukları el yıkamaya teşvik etmenin bulaşıcı hastalıkları önlemede etkili olduğu gösterilmiştir. El yıkama ile ilgili çalışmaların analizinde ishalli hastalıkların el yıkama ile %47 oranında  azaldığı görülmüştür.

 

El yıkama alışkanlığı, sadece anlatmakla değil  uygulamalı olarak ve  küçük yaşlarda kazandırılan bir davranış alışkanlığıdır.. Siz anne-babaların vereceği bu eğitim haricinde, çocuğunuzun gittiği okulun rehberlik öğretmeni ya da anaokulu öğretmeni aracılığı ile de uygulamalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü burada önemli olan nokta, sadece el yıkamak değil, doğru el yıkamanın önemli olduğunu çocuklara anlatabilmek,hastalıklardan hem kendilerini hemde ailelerini el yıkayarak koruyabileceklerini anlayabilmelerini ve öğrenilmiş bir alışkanlık oluşturmalarını sağlayabilmektir.

 

Mikropların ellerden arındırılması için doğru el yıkamanın püf noktaları nelerdir. *Önce eller su ile iyice ıslatılmalıdır.

*Sonra ele dökülen sıvı sabunla iyice ovalanmalıdır. Ovalama işlemi sırasında parmak uçları ve araları ,avuç içi, tırnak araları  ve bilek kıvrımları unutulmamalıdır.
*Ovalama işlemine en az 30 saniye devam edilmeli. Eller bol su ile iyice durulanmalı. Tuvalet ihtiyacının giderilmesinden sonra el yıkama işlemi iki kez tekrarlanmalıdır.

*Yıkama işleminin ardından eller temiz havlu ile veya peçete ile kurulanmalı.

Çocukların Ne zaman eller yıkanmalı  sorularının cevabını kısa cümlelerde anlatmalıyız.

*sabah kalkınca

*tuvalete girdikten sonra

*yemeklerden önce ve sonra

*sokaktan eve gelindiğinde

*öksürük ve hapşırık sırasında elller kullanılınca

*hayvanlarla temas ettikten sonra

*küçük bebekleri sevmek istedikleri zaman

 

El yıkama  davranışını  çocuklarımıza nasıl kazandırabiliriz ?

Çocuklarımıza el yıkama alışkanlığını kazandırmanın temelinde, gerçekçi ve doğal davranarak abartıdan uzak kalmak yatar. Kazandırmak istediğiniz bu davranışı çocuğunuza sunarken çocuğunuza saygı duymak, ona değerli olduğunu hissettirmek ve en önemlisi onun penceresinden baktığınızı ona  sunmak ile,  amaçladığınız el yıkama alışkanlığını kazandırmakta  sizi 1 – 0 önde başlatacaktır.

 

Bu davranışı kazandırırken en sık düşülen hatalar çocuğunuzda ters tepkilere yol açmakla birlikte siz anne-babayla inatlaşmaya kadar götürebilir. Tüm bunları ortadan kaldırmak   için, öncelikle ses tonunuza, beden dilinize dikkat etmelisiniz. Çocuğunuza sakin ve net duruşunuzla kontrolü kaybetmediğinizi hissettirmeniz çok önemlidir.

 

Çocuğunuzla ilişkinizle otorite-sevecenlik ilkesini çok iyi kurmalısınız. Çocuğunuzun ellerini yıkaması için ona dil dökmemeli, yalvarmamalı, hatta pazarlık etmemelisiniz. Bunun bir gereklilik olduğunu ona şefkatli ama ciddi bir ses tonu ve duruş ile gösterebilmelisiniz.

 

Çok sık başvurulan bir yöntemde  ‘ Baba gelince/ eve gidince/ akşama görürsün’ gibi cümleler ile çocuklarımızı tehdit etmektir. Bu şeklide hiçbir şeyi çözmüş olamazsınız. Siz anne-babaların yapması gereken, çocuğunuza ‘niye’ sorusunu yöneltmektense ‘dedektiflik’ oyunu oynamayı tercih etmektir. Çocuğunuzu yakından gözlemleyerek hareketlerinin asıl sebebini daha iyi anlayabilirsiniz.

 

Sonuç olarak; Tepkilerinizi duygularınızın etkisiyle vermeyin, otoritenizi kaybetmeyin, şiddetli veya boş tehditler kullanmayın, hesap sormak yerine gözlem yapın ve çocuğunuza isim takmayın ve etiketlemeyin.

 

Çocuklar anne ve babaların davranışlarını karbon kağıdı gibi aynen kopya ederler. Korku ve kaygılarını da, coşku ve olumlu huylarını da. Öğüt vermek yerine davranışlarınızla örnek olun. Onlar için eylem sözden çok daha etkilidir. Çünkü çocuklarımız duyduklarını değil, gördüklerini öğrenir ve uygularlar. Sadece çocuklarımızı  iyi tanımakla işe başlayalım; çünkü, onları  tanımadan sağlıklı davranış alışkanlıklarını öğretebilmemizin imkanı yoktur.

 

 

ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ

**EN DOĞAL VE ÖZEL OLAN AŞI ANNE SÜTÜDÜR**

Dünyaya yeni gelen bir bebeğin ilk ihtiyacı anne sütüdür. Annesinin kucağına gelen bebek, mucizevi bir şekilde dünyaya uyum sağlamaya başlar. İlk yaptığı ise içgüdüsel olarak emme refleksidir. Bu başlangıçtaki bebege verilen mucize refleks sayesinde    anne sütü devreye girer. Bebekleri anne sütü   birçok hastalıktan koruyarak  bağışıklamayı en dogal yoldan karşılayan  besin maddesidir.

Bebeğin doğar doğmaz emzirilmesinin ne gibi faydaları nelerdir?

Bebek doğar doğmaz emzirilmelidir. İlk sütün bebeğin bağırsak florasının oluşumu üzerinde büyük katkısı vardır  ve   süt üretimininin artmasını hızlandırır.Ayrıca emzirme sırasında salgılanan hormonlar rahim duvarının kasılmasını tetikler. Bu sayede de plasentanın ayrılması daha kolay olur ve rahim kanaması ihtimali en aza iner İlk süt sadece bebeğe değil aynı zamanda anneye de faydalıdır.

Doğum yapan her kadının memesinde, çok az miktarda hazır süt bulunur. Bu süte halk arasında ”ağız  sütü ” denilir.Tıbbi olarak da kolostrum olarak adlandırılır.Miktarı 10-40 cc kadardır. Yoğunluğu da anne sütüne göre daha fazladır. Limoni sarı renktedir. Onun bazen altın sütte denilmektedir.Doğumdan sonra ki ilk günlerde bebek i,çin çok kıymetlidir.Bebeğin doğal ve yüzde yüz güvenli, yan etkisi olmayan ilk aşısı olarak düşünülür.Çünkü bu süt, bebeği ilk mikrobik hastalıklardan koruyacak olan ”antikor”denilen maddelerden zengindir.Kolostrum ayrıca , bebeğin mide ve bağırsaklarının iç yüzünü tamamen kaplayarak  koruyucu bir tabaka oluşturur.Yeni doğmuş bebeklerin mide ve bağırsakları çok geçirgendir.Anne sütünde bulunabilen veya dışarıdan alınan pek çok allerjik özellikteki madde kolayca emilir, kana karışır ve bebekte allerjiye neden olur. Anne sütündeki özel antikorlar ise bebeğin mide ve bağırsaklarının iç yüzüne sıvanarak buna engel olurlar.Yeni doğmuş bir bebek için bu, hastalıklara karşı çok önemli bir koruma ve savunma mekanizmasıdır.
Kolostrum içinde yine bebeğin enfeksiyonlardan koruyan ” lökosit” lerde bol miktarda bulunur. Lökositler, bebeğin karşılaştığı mikropları yok etmek için görevlendirilmiş özel hücrelerdir.Bütün bu özellikleryle kolostrum aşı niteliğindedir.
Kolostrumun miktarı azdır ama bebeğin ilk günlerdeki tüm besin ihtiyacını karşılar. Besin bileşimi olgun anne sütünden farklıdır. İçerdiği yağ daha az olup, protein, karbonhidrat, vitamin ve mineralden zengindir.

Sindirimi kolay olduğu için yeni doğmuş bebek için idealdir.Yapılan çalışmalar, kolostrumun dışkıyı yumuşatıcı etkisi olduğunu ortaya koymuştıur. Bu özelliği ile bebeğin ilk günlerde dışkılamasını kolaylaştırır.Böylece ” bilirubin”adı verilen sarılık maddesinin dışkıyla atılmasına yardımcı olarak bebekte sarılık gelişmesini de engeller. Bebeklerde sık görülen yenidoğan sarılığında da bilirubin dışkıyla atılmasını kolayalaştırır.Doğumdan sonraki ilk 3-4 günde üretilen kolstrum daha sonraki günlerde azalır ve sütün bileşimi değişir.Anne, yaklaşık bir hafta sonra ”olgun süt” üretmeye başlar. Aradaki, zaman içinde üretilen süte de ”geçiş sütü ” denilir:
haklk arasında kolostrum bebeğe yaramadığı düşüncesi giderek azalması sevindiricidir. Ancak çok sık olmasa da anneler hala, ilk sütlerini sağarak atmakta ve bebeklerine vermemektedirler.Bu çok yanlış bir uygulamadır. Bebek için özel olarak üretilen ve bebeğin ilk aşısı olduğu düşünülen bu altın sıvının mutlaka bebek tarafından içilmesi gereklidir.

Sezaryen doğumda bebeğin annenin yanına gelmesi gecikiyor mu?

Normal doğumlarda bebek doğduktan hemen sonra anne memesine konulmalıdır. Sezaryen doğumlarda, eğer anne epidural anestezi altındaysa göbek bağı kesildikten ve bebek kurulandıktan sonra solunum ve dolaşımda bir problem yoksa  operasyon devam ederken bile anne emzirebilir. Genel anestezi altındaki sezaryen doğumlarda bile bebeğin annenin göğsüne 3-5 dakika dokundurulması sütün erken gelmesini sağlayabilir. Yani istenildiği takdirde sezaryen doğumlarda da bebekle anne hiç vakit kaybetmeden bir araya getirilebilir. Hastanelerde Bebek Dostu ünvanı aldıkları için bebek dogar dogmaz her annenin bebeğini kucagına alıp emzirme hakkı vardır.İlgili olan ekiplerden konuyla ilgilidogum öncesi bilgi almakta fayda vardır.

Yeni doğan bebeğe şekerli su vermek gerekli midir?

Hayır. Yeni doğan bebeğin ilk ve tek gıdası anne sütüdür. Anne sütünün olmadığı istisnai durumlarda ise formül sütler verilebilir.

 Kesilen anne sütü yeniden gelmeye başlayabilir mi?

Kısa süreli ani süt kesilmelerinde eğer anne emzirmede ısrar ederse süt yeniden gelmeye başlar.

Anne sütü doğumdan ne kadar süre sonra artar?

Genellikle doğumdan 3 gün sonra anne sütü bebeğin ihtiyacını tam olarak karşılayacak düzeye gelir. 3 haftadan sonra ise maksimum düzeye çıkar.

Sütün bebeğe yeterli gelip gelmediği nasıl anlaşılır?

Sütün bebeğe yeterli gelip gelmediğine doktor karar vermelidir. Sütün yetmemesinin en belirgin işareti bebeğin yetersiz kilo almasıdır. Bebek alt sınır olarak ayda 500 gram ve üzerinde kilo  alıyorsa, sütün yettiği düşünülür. Bu durumda annelerin ilk 6 ay emzirmeyi bırakmaması gerekir.

Sütü artırmak için hangi gıdaların tüketilmesi gerekir?

Süt verimini etkileyen bir çok faktör vardır. Ancak sütü doğrudan artıran mucizevi bir gıda ya da içecek yoktur. Annenin temel beslenme dengesini gözetecek şekilde standart olarak beslenmesi önemlidir.

Sıvı alımı anne sütünü artırır mı?

Emziren annelere bol bol sıvı almaları önerilir. Ancak sıvı alımı sütün artması için değil, annenin kendi sağlığı için önemlidir. Emzirme sırasında günde 1- 1.5 litre sıvı kaybına uğrayan annenin bu açığı bol su içerek kapatması gerekir.

Annenin aldığı gıdalar sütün içeriğini değiştirir mi?

Annenin çok yemek yemesi sütün protein ve enerji içeriğini fazla değiştirmez. Sadece özellikle Omega 3  yönünden zengin beslenme  ya da Omega 3 takviyesi, sütü bu açıdan zenginleştirir. Öte yandan  annenin yediği soğan ve sarımsak gibi kokulu gıdalar sütün kokusunu değiştirip, bebeğin memeyi itmesine neden olabilir.

 

Emzirirken sigara ve alkol tüketilebilir mi?

 

Emzirme döneminde sigara, alkol, kafeinli içecekler ve bazı ilaçlar kesinlikle alınmamalıdır. Çünkü bu ürünlerdeki zararlı etkenler anne sütüyle birlikte bebeğe geçebilir.

 

Süt verimin etkileyen etkenler nelerdir?

– Süt verimini etkileyen 3 önemli faktör vardır:

– Genetik yapı: Bazı anneler bu konuda doğuştan şanslıdır. Bu kadınların süt verimleri çok iyidir.

– Annenin psikososyal durumu:  Anne ne kadar rahat bir yapıya sahipse sütü de o kadar fazla olur. Kaygılı, stresli, takıntılı ve mükemmeliyetçi annelerde süt verimi düşüktür. Ayrıca annenin iyi dinlenip düzenli uyuması süt verimini artıran önemli bir etkendir. İş hayatının yorgunluğu ve stresli ortamı, aile içi sorunlar, annenin geçirdiği hastalıklar, ağrı ve  sancılar süt verimini olumsuz etkiler.

– Emzirme tekniğine bağlı hatalar: Emzirmeye geç başlamak, formül mamaya ve ek besine erken geçmek, bebeğe biberon ya da yalancı emzik vermek, bebeği memeye yanlış yerleştirmek, bebeğin meme başını doğru kavramaması, gece emzirmemek, 5-6 saatten uzun süre emzirmemek verimi düşürür.

 

Tatlı yemek sütü artırır mı?

Tatlı yemek sütü artırmaz. Sadece annenin kilosunu artırır.

Bebeğin kaç yaşına kadar anne sütü alması gerekir?

Bebek, ilk 6 ay mutlaka, 1 yaşına kadar kesinlikle, 2 yaşına kadar tercihen, 3 yaşına kadar da keyfe keder emzirilebilir. Anne sütü her yaşta faydalıdır. Her şeyden önce süttür. İlk 6 ay tek başına yeterlidir. 6 ay 1 yaş arasında  ek besinlerle birlikte verildiğinde, bir yaşından sonra da bebeğin günlük süt ihtiyacını en doğru bileşimde karşılayan bir besin olarak yararlıdır. Mükemmel bir besin olmanın yanında bağışıklık sistemi üzerine de her yaşta çok büyük faydaları vardır.

 

Formül mamayla beslenen bebekler ne gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir?

 

Mamayla beslenen çocukların obezite, bağırsak, ortakulak, üriner sistem ve üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla, alerjik hastalıklara (egzama, astım, bronşit) yakalanma riski, anne sütüyle beslenenlere göre daha yüksektir.

 

Emzirmenin anneye ne gibi faydaları vardır?

 

Emzirme, doğum sırasında ve sonrasında annenin kendini daha kolay toplamasını sağlar.

Emziren kadın, annelik duygusunu daha yoğun yaşar ve lohusalık depresyonunu daha kolay üstünden atar.

Anne bebek bağları daha güçlü olur. Ayrıca emzirmek, annenin meme kanserine yakalanma riskini düşürür ve osteoporozdan korur.

EMZİRİRKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ  !

*Emzirmeye başlamadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.

* Rahat bir koltukta dik oturun; ayaklarınızı ve belinizi destekleyin. 
Yataktaysanız sırtınızı yastıklarla destekleyin.

* Bebeğinizi doğru pozisyonda emzirdiğinizden emin olun. 
Başarılı bir emzirme için en önemli faktörlerden biri onun doğru pozisyonda olmasıdır.

* Bebek emerken burun deliklerinin meme tarafından kapatılmamasına özen gösterin.

* Göğüs uçlarınızı yalnız su ile temizleyin. Karbonatlı su kullanmayın. 
Emzirme sonrasında ise kendi sütünüzü göğüs uçlarına sürün.

* Emzirme sutyeni kullanın. Elbiseleriniz emzirme için kolay açılabilir olsun.

* Evde rahatsız edilmeyeceğiniz bir yer oluşturun. 
Bazı zamanlarda bebeğinizi düşünün, sütünüzün artmasına yardım eder.

* Sigara ve alkol kullanmayın. Sütünüzün miktarını azaltabilir.

* Acıktığı her zaman emzirin. Anne sütü alan bebekler, 
mamayla beslenenlere göre daha sık emerler.

* Anne sütü çabuk sindirildiğinden mideden boşalması daha hızlı olur. 
Bu nedenle başlangıçta bebeğiniz bir-iki saat arayla emmek isteyebilir.
 
Birkaç ay sonunda gece daha fazla uyuyacak ve emme araları uzayacaktır.

Anne sütü ve önemi konusu ile ilgili olarak Aile Hekimliğinize ayrıntılı bilgi almak için müracat edebilirsiniz.

Toplum Sağlığı Merkezimizlede baglantıya geçebilir sorularınızın cevaplanmasını isteyebilirsiniz.

Daha sağlıklı nesiller için  mümkünse ilk 6 ay sadece  ANNE SÜTÜ

Adalar Toplum Sağlığı Merkezi
EĞİTİM ŞUBESİ

AİLE HEKİMLİĞİ ŞUBESİ
YEŞİL REÇETE İNCELEME 

Tel&Faks:(0216) 382 60 61-382 62 10   

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.