1915 olaylarında hayatlarını kaybedenler için Patrikhane de bir anma töreni düzenlendi. Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç’ın, törene katılan tek ve ilk Belediye Başkanı olması dikkat çekti…
Türkiye Ermenileri Patrikhaneleri tarafından, Kumkapı Meryem Ana Kilisesi’nde 24 Nisan için Surp Badarak ayini düzenlendi. Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan’ın yönettiği törene, Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajının da okunduğu törende barış güvercinleri uçuruldu. Ayinde geniş güvenlik önlemleri alındı. Ayine Ekümenlik Patrik Bartholemeos, Katolik Ermenileri Dini Lideri Başep İskopos Levon Zekiyan, Hahambaşı İzak Haleva, Süryani Metropolitler, Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tek Hristiyan Meclis Üyesi Avedis Kevork Hilkat, Dışişleri ve Kültür Bakanlığı temsilcileri, ABD ve Fransa Başkonsolosları ve Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan’ın yanı sıra geniş bir protokol icabet etti.
Törene belediye başkanları sınıfında bir tek Adalar Belediye Başkanı Atilla Aytaç’ın katılması dikkat çekti. 24 Nisan için tatil edilen Ermeni okullarından çok sayıda öğrenci, okul müdürleri ve yetkilileri katıldı. 1915’te hayatlarını kaybedenlerin anıldığı ayinde Ermeni Cemaatinin ilgisi yoğundu. Avrupa Bakanı Volkan Bozkır, kilise girişinde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Ermeni Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan’ın yöneteceği ayine katılmaktan büyük bir onur duyduğunu belirtti. Bozkır’ın yaptığı konuşmanın satır başları şöyle: “ Bu tarih sadece bir yıla, sadece 2015 yılına hapsetmek son derece yanlış olacaktır. Biz 1915 olayları yerine 1870’ten 1920’ye kadar Birinci Cihan Savaşı’nın kanlı, bir çok insanın ölümüne sebep olan yılları dahil incelemesi arzusundayız. Bu şekilde hem ortak bir tarihe bakmamız mümkün olacaktır. Ortak bir hafıza ortaya çıkacaktır. Biz Ermeni kardeşlerimizin yaşadıkları acılara saygı duyuyoruz. Bunu yaşanmış kötü bir olay olarak addediyoruz. bu nedenle de bu acıların bir şahidi olarak anılmasına hiç bir şekilde karşı değiliz. Bu nedenle bu anma ayinine katılmayı bir borç bildik. Yüz yıldır bizimle birlikte yaşayan husumeti, geride bırakmayı arzu ediyoruz. Bu amaçla bugünkü ayinde çok değerli Ermeni kardeşlerimizle birlikte olacağız ve geleceğe de güvenle bakacağız”
Sevgili imanlılar
Birinci Dünya Savaşı yılları ve özellikle de 1915 yılı tarihin acı dolu sayfalarındandır. Halkımızın çocukları acımasız bir siyasetin sonucu olarak techir yollarında ve diğer bir çok yerde hayatlarını kaybettiler ve büyük zararlara uğradılar. Onların anısı bizleri bugün burada toplamış durumda. Elçi Pavus bizlere “ Önderlerinizin sözünü dinleyin” diyerek uyarmaktadırlar. Bu nedenle Ermeni Kilisesi hiyerarşisi içinde Surp Eçmiyazdin merkezli tüm Ermeniler Katolikosluk makamına manevi itaat içerisindeyiz. Geçen yıllarda şehitlerimiz için dua etmekteydik.Bugün için imanları için hayatlarını feda eden halkımız evlatlarının aziz ilan edilmesini vesilesiyle Kotolikosluk Makamı’nın çağrısına kulak vererek dua etmek için toplanmış bulunuyoruz. Doğal olarak elçi Pavlus’un yönetimlere bağlı olmak, iyi işler yapmak, kavgadan uzak durmak, alçakgönüllü olmak ve herkese sevecen davranmak konusundaki öğütlerini de göz önünde bulundurmaktayız.
Bu günkü bu ibadetimiz Resul Pavlus’un bu öğütlerinin dengeli bir uygulamasıdır. İmanları için hayatlarını yitirmiş şehitlerimizi anmak için düzenlenen törenlerin insanların cesaretini sınamak için kurulmuş bir yarış alanı olmadığına inanıyoruz. Aslında bu törenlerin, inaçlarına sadık binlerce imanlının kutsal saydığı değerlerin önemini fark edilebilmesi için iyi bir fırsat olduğuna inanıyoruz. Ümit ediyoruz ki kişisel, ailevi, cemaatsel ve özellikle de manevi değerlerimiz bizler için bu günde değerlidirler. Eğer Hristiyan inancımız bir değerse, Eğer Tanrı’nın sözü bir değerse, eğer Kutsal Kilise bizim için bir değerse, eğer dilimiz bir değerse, eğer yüzyılların mirası kültürümüz bizim için bir değerse, eğer Biricik Oğul aracılığıyla açıklanan Tanrı sevgisi bizim için bir değerse her şeyden önce bunlara sahip çıkmalıyız. Çünkü savaş dehşeti arasından, savaşın ateşinden kavrulmuş küller arasında kalmış değerlerimiz halkımızın dirilişe olan imanının bir ifadesi olarak tekrar filiz verdi. Tanrı, Peygamber Ezekiel’in gördüğü görünüm halkımızın hayatında gerçekleşmesini istedi. Bu, Tanrı’nın öngerisine inananların dualarının ve Mesih’in kayası üzerine kurulan güçlü imanın kazancıdır.
Dünyadaki tüm uluslararası siyasi dengelerin geçtiğimiz yüz yıl içerisinde değiştiğini hepimiz biliyoruz. Bir yüz yıl önceki anlayışların çizgisinde yürümek bu gün için imkansızdır. Bu gün imanları için hayatlarını yitirmiş evlatların aziz ilan edilmesini kutluyoruz. Aynı zamanda halkımızın techirden dönebilenlerinin, döndükten sonra yaşadıkları büyük hayal kırıklıklarını da acıyla anıyoruz. Özellikle de siyasi hesaplar gözetenlerin teşvik ettiği Kilikya bölgesine dönenlerin hayal kırıklıklarını…
Türkiye Ermenileri bu ülkenin ayrılmaz ve sadık bir parçasıdır ve vatandaşlık sorumluluklarının tamamen farkındadır. Aynı zamanda Ermeni Kilisesi hiyerarşisi içerisinde bu yönde dengeli bağlar kurmaktadır. Halkımızın tarihindeki bu acı ve sızlayan yaranın ancak yüz yıl sonra bu kadar vurgulanabilmesi bize acı vermektedir. Bu acıları yaşayan insanlar bu günleri görmeden bu dünyadan göçüp ebediyete gittiler. Hiç kimsenin eski deneyimlerimizi anmaksızın bugünkü durum karşısında sevinmemizi beklemeye hakkı yoktur. İfade özgürlüğü sınırları içerisinde her kes istediğini söyleme özgürlüğüne sahiptir.
Bir çok devlet adalet adına yaralı halkımıza destek olmaktadır. Ancak, bir gün acımızın siyasi malzemeye çevrildiğini görmek bizlerin acısını kat be kat arttıracaktır. Tarihte kaydedilmiş bu büyük felaketin sonucunda Diriliş’e inanan halkımız büyük kayıplar verdi, değerlerinde mahrum kaldı. Bu arada bu kötülüğe yol açanların yanı sıra iyi, iyiliksever ve Tanrı korkusuna sahip insanların varlığı da tesellimiz olmaktadır. Onlar techir edilen evlatlarımıza, bazen kendi hayatlarını tehlikeye atmak pahasına, sahip çıktılar. Hristiyan olmayan bu iyiliksever insanların duruşu Hristiyan hayır kurumlarının hizmetleri kadar takdire şayandır. Bu kişilerin de yüz yıl sonra bile olsa hatırlandıkları için mutluyuz. Geç olması hiç olmamasından iyidir.
Kendi irademizin gerçekleşmesi için insani çabalara başvurmak her zaman sonuşsuz kalmaya mahkumdur. İnsan hesapları her zaman başka hesaplara kapı açar. Bu tarih sayfalarında bulunan bir gerçektir. Eğer aradığımız adaletse, öncelikle adalet için dualarımızla Tanrı’ya başvurmalıyız. Dünya yasalarına göre adalet için başvurular olurken bizler öncelikle yüce Tanrı’ya dua etmek için toplanmalıyız. Çünkü paygamber Ezekiel’in dediği gibi insanların taşlaşmış yüreklerini etten yüreklere çevirebilecek Tanrı sahiptir ve onlara kendi ruhunu verebilir. Mesih aracılığıyla açıklanmış olan ve tüm insanlığı kapsayan sevgiye dair sarsılmaz bir imanımız vardır. Bu imanla gündelik ilşkiler içerisinde bulunduğumuz komşularımız için dua ederiz. Onlara da dua etmelerini öneririz. Öyle ki, Ermeni ve Türk halkları arasında bulunan duvarların kaldırılabilmesi için Tanrı mucizesini göstersin ve iki halk arasında bulunan olumlu olgulara bakarak yeni köprüler kursun.
İntikamcı yaklaşımlar sadece yersiz değil aynı zamanda faydasızdırlar ve ilişkileri düzeltmek için gösterilen çabaları da kısırlığa sürüklerler. Dünyada bu kısır döngülerden memnun olanların varlığından eminiz. İki halk ta duvarların kaldırılması için gereken yolları iyimser bir yaklaşımla aramak zorundadır. Bir yandan tüm insanlık için olan sevgiye inandığını iddia etmek, öte yandan da reddedeci bir yaklaşımla davranmak bizim için kabul edilemez. Eğer bir günah söz konusu ise ve günahkar karşımızda ise, neden onu gözden çıkartıyoruz? Tanrı günahkarları gözden çıkarmaz ve onun kaybolmasını istemez. Eğer bize göre yanlış bir yolda ise yanlış yoldan dönmesi için Tanrı’ya dua etmek gerekmez mi?
Tanrı’nın kutsal Ruh’u nasıl çalışır, onu bilemeyiz. İlk atamızın günaha düştükten sonra Tanrı’nın Biricik oğlunun dünyanın kurtarıcısı olarak belirmesi arasında geçen uzun yüzyılları hatırlayalım. Sabır bir Hristiyan erdemidir. Azizler sabrettiler ve sabırlarının karşılığını aldılar. Atalarımız bu yıkıcı olaylar ve anlatılmaz acılar hakkında konuşma fırsatı bile bulamadılar. Hamd etmemiz gerekir ki, bu gün şehitlerimizin anısına rahatlıkla dua edebiliyor ve bugüne kadar devam eden olumsuz duyguların bitmesi için onların şefaatini dileyebiliyoruz.
İnanıyoruz ki Ermeni ve Türk halkları arasında sevgi ve kardeşlik şafağını karşılayabileceğimiz günler gelecek. Aynı zamanda, Tanrı’nın birbirimizi anlayabilme meşalesini yakacağını da inanıyoruz. İşte iyi niyetin sembolü olan o meşale dualarımızın karşılığı olarak sürekli yanacaktır.
İmanı için hayatlarımızı yitirmiş şehitlerimizi andığımız ve halkımızın Mesih’te uyuyan evletları için dua ettiğimiz bugün bir başka devlete daha icabet ediyoruz. Yüreklerimizden çıkan dualardan bir payıda Çanakkale Savaşında hayatlarını kaybeden Osmanlı ordusu askerlerinin ruhlarının esenliği için ayırıyoruz. Aynı zamanda tüm yabancı ülkelerden gelerek savaş meydanında hayatlarını kaybeden ve arkalarında gözü yaşlı analar, babalar, eşler ve çocuklar bırakan askerler için de dua ediyoruz. Çanakkale’de defedilmiş bu askerler bu ülkenin evlatları sayılmaktadır.
Hükümet adına törende hazır bulunan Avrupa Birliği Bakanı Sayın Volkan Bozkır’a, aramızda bulunan Dışişleri Bakanlığı temsilcilerine, Kültür Bakanlığı yetkililerine, davetimize icabet eden İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran’a Patriklik Makamı, Ruhani Meclis, Ruhanilerimiz, vakıf yönetim kurulları ve cemaatimiz adına teşekkürlerimizi sunarız. Bu törende hazır bulunmaları bizler için gerçekten teselli kaynağı olmuştur.
Başta Kadasetli Patrik Bartolomeos Hazretleri olmak üzere, bu törende hazır bulunarak bizlerle paydaş olan tüm ruhani liderlere, dini ve diplomatik misyon yönetici ve temsilcilerine, belediye başkan ve temsilcilerine teşekkürlerimizi sunarız.
Törende bulunanların katılımları bir kardeşlik ve sevgi ifadesidir. Tanrı dualarımızı kabul etsin ve tüm dünyaya esenliğini ihsan etsin. Amin.
Toplantıya İBB’nin tek Hristiyan meclis üyesi Avedis Kevork Hilkat ile katılan Adadar Belediye Başkanı Atilla Aytaç, ayine katılan ilk ve tek Belediye Başkanı olması dikkat çekti
Ayin sonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın mesajı da okundu. Bir din görevlisi tarafından okunan mesajda Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Birinci Dünya Savaşı şartlarında hayatını kaybeden bütün Osmanlı Ermenilerini bir kez daha saygıyla anıyor, çocuklarına ve torunlarına taziyelerimi sunuyorum. Osmanlı İmparatorluğu’na ve Cumhuriyetimize yaptıkları ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi katkıları daima taktirle hatırladığımız Ermeni toplumunun coğrafyamızın her köşesindeki hatıralarını güzel duygularla yad ediyorum.
İnsanlığın en büyük felaketlerinden olan Birinci Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğusınırları içinde de her milletten milyonlarca insan ebediyete intikal etti. Bu savaş sırasında etnik ve dini kimliği ne olursa olsun benzer şartlar altında hayatlarını yitiren Osmanlı vatandaşlarının tamamını da rahmet ve hürmetle anıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu acıları unutmadan ama bunlarla baş etmesini de bilerek kurmayı başardık. Bugün dehuzur, barış ve kardeşlik temelinde daha güzel günlere ulaşmak için etnik ve dini kimliğine bakmaksızın tüm vatandaşlarımızla dostlarımızla birlikte çalışıyor, mücadele ediyoruz. Yüz yıl önce ortak vatanımızı işgal için dünyanın dört bir yanından gelenlerin torunlarını bugün savaşı lanetlemek, barışı ve dostluğu yüceltmek için Çanakkale’de coşkuyla ağırlayabilen bir kültüre sahibiz. Ermeni toplumunun geçmişte yaşadığı üzüntü veren hadiseleri bildiğimizi ve acınızı samimiyetle paylaştığımı bir kez daha ifade ediyorum. Osmanlı Ermenilerinin dünyanın her yerindeki torunlarına gönül kapımızın sonuna kadar açık olduğunu da bilmenizi istiyorum.”
Bozkır: Bu ayine katılmayı borç bildik ”Bu tarihi sadece bir yıla, sadece 2015 yılına hapsetmek son derece yanlış olacaktır. Biz 1915 olayları yerine 1870’ten 1920’ye kadar Birinci Cihan Savaşı’nın kanlı, birçok insanın ölümüne sebep olan yılları dahil incelenmesi arzusundayız. Bu şekilde hem ortak bir tarihe bakmamız mümkün olacaktır. Ortak bir hafıza ama adil bir hafıza ortaya çıkacaktır. Biz Ermeni kardeşlerimizin yaşadıkları acılara saygı duyuyoruz. Bunu yaşanmış kötü bir olay olarak addediyoruz. Bu nedenle de bu acıların bir şahidi olarak anılmasına hiçbir şekilde karşı değiliz” dedi