Başta İstanbul’dakiler olmak üzere, Adalarımızdaki Sivil Toplum Kuruluşları da Yassıada’daki doğa katliamına tepkililer. Adada yapılacak otel ve kongre merkezinin çevreyi tahrip ettiğini savunan gruplar çalışmaların bir an önce durmasını istediler. Özellikle tarihi eserin sağına ve soluna sahilde yapılan dolgu hafriyata dikkat çektiler!
Başbakan Davutoğlu tarafından, 14 Mayıs 2015 tarihinde temeli atılan inşaatların yapılabilmesi için tahsisin ardından önce İstanbul V Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, (KTVKBK) 28.03.2011 gün ve 3110 sayılı kararı ile “… Tarihi ve I. Derece Doğal Sit Alanı olan Yassıada‘nın ayrıca III. Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmesine…” karar verilmiş, İstanbul V Numaralı KTVKBK’nın 16.11.2012 gün ve 819 sayılı kararı ile Yassıada‘nın tarihi sit statüsü kaldırılmış ve İstanbul I Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun 10.10.2012 tarih ve 01-157 sayılı kararı ile Yassıada’nın “Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak belirlenmesinin uygun olduğuna karar verilmiştir. Plan raporunda da kısmen değinildiği üzere halihazırda Osmanlı ve Bizans dönemine ait I. ve II. Derece tescilli eserlere ilişkin olarak da İstanbul V Numaralı KTVKBK’nın 10.05.2010 gün ve 2506 sayılı kararı ile “… Osmanlı dönemine ait kıyıdaki şato kalıntıları, tepedeki şato kalıntıları, Bizans Dönemine ait sarnıç, hücre yapılarının korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline, koruma grubunun I olarak belirlenmesine, spor salonunun ise döneminin tarihi olaylarına sahne olmuş olması sebebiyle tesciline, koruma grubunun II olarak belirlenmesine, tescilli yapıların plana işlenmesine… Yassıada üzerindeki olası kalıntıların ve mevcut eserlerin sağlıklı korunabilmesi amacıyla yapılacak her türlü inşai ve fiziki çalışmalarda kurulumuz görüşü ve izninin alınmasına, gerekli fenni temizlik ve bakım hizmetlerinin acilen yapılması için ilgili kurumlara bildirilmesine, alandaki diğer yapıların kültür varlığı niteliği taşımadığına, binalara kurulumuz görüşü doğrultusunda işlem yapılabileceği…” kararı almıştı.
“Hükümetinin hukuksuz kentleşme politikalarından ayrı değerlendirmiyor; kamuoyunu Yassıada ve Sivriada’nın doğal, tarihi, kültürel değerlerini korumaya ve yaşam alanlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
Adalarımızı “demokrasi ve özgürlük adası” yapıyoruz görüntüsü altında 5 yıldızlı oteller, marinalar, lokantalar, pasta salonları, kafeteryalar, gece kulüpleri, kuaförler, helikopter pistleri, eğlence salonları ve otoparklarla doldurmayı hedefleyenler, tarihimizi ve kültürümüzü yok edenler, arkeolojik değerlerimizi talan edenler tarih ve insanlık önünde suç işliyorlar.
Adalar ve Marmara ekosistemi, balık yumurtlama alanları, kuş göç yolları ve tarihi arkeolojik değerleriyle korunması gereken Yassıada ve Sivriada için Adalar halkı ve Marmara ahalisi olarak bir kez daha sesleniyoruz: Yassıada ve Sivriada’dan Elinizi Çekin!
Deniz, Orman, Özgürlük, Bırak Issız Kalsın!
Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi ise Yassıada’da devam eden inşaat çalışmalarının tarihi eserlere verdiği zararla ilgili bir rapor hazırladı. Şube Başkanı Yiğit Özer şu bilgileri verdi: “Tescilli yapıların çevresinde koruyucu önlem almadan yapılan yıkım çalışmaları tahribata yol açmış durumda. Adada Bizans döneminden kalma yerin altında üstünde bacaları olan hücreler vardı. Belki zindan olarak kullanıldı belki de dervişlerin yaşadığı hücrelerdi. Ancak o hücrelerin üstündeki bacalar kırılarak parçalanmış.”
Kültür Bakanlığı tarafından 1999’da yapılan arkeolojik yüzey araştırmasında Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu, adada kimsenin yaşamaması nedeniyle yoğun bitki örtüsü yüzünden güçlükle yaptıklarını belirterek “O zaman çok ağaç vardı. Şimdi gittiğimizde ağaçları kesmişler” dedi. Adada yer altına inilerek girilen çilehane ya da hapishane olduğunu düşündükleri hücreler bulunduğunu aktaran Özbayoğlu şunları anlattı: “Biz 16 yıl önce bunları hazırladığımız rapora yazdık. Fotoğrafladık. O zaman sağlamdı. Şimdi iş makineleri bu hücrelerin havalandırması olan bacaları yıkmış. Bu yanlışlıkla mı ya da bilerek mi yapıldı bilemiyorum. Böylesi arkeolojik ve doğal SİT alanına nasıl olur da inşaat izni verirler anlamak mümkün değil. Orada bir arkeolog bulunması gerekirdi” dedi.
Prof. Özbayoğlu, Bizans İmparatoru 8. Konstantinos’un generallerinden Basileios, Strategos Prusianos ile Logothetes Konstantinos Dalassenos’un 9’ncu yüzyılda adaya sürgüne gönderildiği bilgisini veriyor. Yer altındaki hücreleri sonraki dönemlerde Müslüman dervişlerin çile hane olarak kullandığı tahmin ediliyor.
Ayrıca sizler ADAGAZETESİ ‘nin sayın okurlarının hizmetinde bulunduğumuz süre içerisinde, Adalarımızın olduğu gibi “Yassıada”nın da geçmişten günümüze kadar çok ciddi tasniflenmiş Fotoğraf Arşivi bulunmaktadır.