Büyükada’daki Trokçi’nin evi müze mi olacak?

Büyükada’daki Trokçi’nin evi müze mi olacak?
Yayınlama: 19.06.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:41
A+
A-

Büyükada’da bulunan Kızıl Ordu’nun kurucu komutanı olarak kabul edilen Troçki’nin evi satılığa çıkarıldı. Evi, arsasıyla birlikte satılığa çıkaran Hanifi ailesi, alacak kişilerden burada Troçki adını yaşatmalarını istiyor.

Büyükada'daki Trokçi'nin evi müze mi olacak?

 

Lev Davidoviç Bronştayn adıyla Yanovka’da doğdu. Troçki adını 1902 yılından itibaren kullanmaya başladı. 1917 Rus Devrimi’nin önde gelen isimlerinden olan Troçki, Sovyetler Birliği’nin kurulmasında, ihtilâl sonrası iç isyanların ve ayaklanmaların bastırılmasında birinci derecede rol oynadı. Kızıl Ordu’nun kurucu komutanı olarak kabul edilen Troçki, Lenin’den sonra Sovyetlerin ikinci adamı oldu. Lev Troçki’nin İstanbul Büyükada’da oturduğu ev satılıyor. Ev için 4 milyon 400 bin dolar ( Yaklaşık 13 milyon lira) isteniyordu. 3 bin 571 metrekarelik alan üzerinde kurulu binanı toplam oturma alanı 950 metrekare. 18 odası bulunan binada 5 salon 5 de banyo bulunuyor. Binanın yaşı ise yaklaşık 150 yıllık.

 

Ortaylı: Ciddi turrizm geliri getirir
Troçki’nin evinin müzeye dönüştürülmesine destek verenlerin başında ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı geliyor. Ortaylı, Troçki’nin Büyükada’da yaşadığı evin müze yapılması halinde, hem Bolşevizm’i daha iyi tanımamızın sağlanacağını, hem de ciddi turizm geliri getireceğini söylemişti.

 

 

Ertuğrul Günay: “Demokratik Sosyalist”
“Yıllarca solda politika yapmış bir insan olarak Troçki’nin fikirlerine yaklaşımınız nedir?” sorusuna ise eski Kültür ve Turizm Bakanı Günay, şu yanıtı verdi: “Ben her zaman demokrasiye inandım. Troçkist veya Leninist olmadım hiçbir zaman. Yaşamım boyunca, 20 yaşında öğrenciyken bile ‘demokratik sosyalizm’ çizgisi dışındaki, demokrasi dışındaki hiçbir yola, yönteme, çizgiye itibar ve intibak etmedim. Çünkü hep halka inandım,” demişti.

 

Troçki’nin Türkiye Günleri

 
Lenin’in 1924’te ölümünün ardından Sovyetler Birliği’nde ideolojik bir ikilem başlamıştı.  Başını Lev Troçki’nin çektiği grup, devrimin tüm dünyaya yayılması için çaba gösterilmesi gerektiğini, Batılı ülkelerde devrimin teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen “Sürekli Devrim” tezini savunuyordu.  Stalin ve yandaşları ise tam tersini düşünüyordu: Sosyalist devrim önce Sovyetler’de sağlam bir temel kazanmalı, sosyalizmin diğer kapitalist rejimleri tehdit etmediği ve onlarla bir arada var olabileceği diğer ülkelere gösterilmeliydi. Böylece Batılı ülkelerden gelebilecek tehditler engellenebilir, devrim gelişmesini daha rahat sürdürebilirdi. Kısaca önce “Tek Ülkede Sosyalizm” olmalıydı.

 
Ne var ki, Lenin’in ardından Stalin ile girdiği iktidar kavgasını kaybetmişti. Ve Troçki, Stalin’i dünya devriminden caymakla suçlayınca önce Aralık 1927’de XV. Kongre’de Komünist Parti üyeliğinden atıldı, ardından Kazakistan’ın Alma Ata kentine sürgüne yollandı.

 
Fakat Alma Ata, Troçki için geçici bir sürgün yeriydi. Çünkü Stalin’in asıl istediği, Troçki’yi Sovyet topraklarından tamamen atmak, başka bir ülkede sürgüne yollamaktı. Bu konuda birçok ülkeyle Troçki’yi kabul etmeleri için görüşme yapılmıştı ama hiçbir hükümet devrin hareketli ortamında Troçki gibi bir ismi kabul etmeye yanaşmıyordu.

 
Ankara’daki Sovyet Elçisi Çiçerin de Troçki’ye ülke arayanlardan biriydi. Türk Dışişleri Bakanı Aras’la defalarca konuşmuş ve sonunda Türk hükümetini razı ederek vize almayı başarmıştı. Ancak Türkiye’nin Troçki’yi kabul etmek için bazı koşulları vardı:

 
Troçki, politik bir göçmen olacaktı. Ona özel ve ayrıcalıklı işlem yapılmayacaktı.
Başka ülkeye gitmek isterse, serbest olacaktı.
Türkiye’de komünizm uğraşısı göstermeyecek, fakat istediğini yazabilecek ve bunları dışarda bastırıp yayabilecekti.
Troçki’ye Türkiye’de SSCB tarafından hiçbir suikast düzenlenmeyecek, Türk Emniyeti her türlü güvenlik önlemlerini alacaktı.
Moskova, bu koşulları kabul etti ve 23 Ocak 1929’da Moskova’daki Türkiye Büyükelçiliği’nden Troçkilere “Sedov” adıyla vize verildi.
Leon Davitoviç Troçki, 12 Şubat 1929 Salı günü Lenin’in küçük adını taşıyan “İlyiç” vapuruyla Odesa’dan İstanbul’a gelmişti. Yanında ikinci karısı Natalya, oğlu Leon Sedov ve iki de (GPU) Sovyet gizli polisi vardı.

 

Mustafa Kemal’in Troçki’yi kabul şartları

 
Stalin Troçki’yi yurtdışına sürgüne yollamaya karar verdiği zaman, dünyada Troçki’ye vize verecek tek bir devlet çıkmamıştır. Batı, işçi sınıfının ayaklandırılmasına göz yumamazdı. Stalin bunun üzerine Türkiye Cumhuriyeti’ne başvurmuş, onun siyasi mülteci olarak kabulünü istemiştir. Stalin’in bu talep için Troçki’nin sağlık durumunu öne sürdüğü söylenir.

 
O günlerde Türkiye, petrol, gaz, mazot ihtiyacının büyük kısmını Rusya’dan ithal etmekteydi.
Sovyet sefiri çağırılarak Mustafa Kemal’in Troçki’yi kabul için şart koştuğu dört madde iletilmişti.
Troçki tam bir siyasi mülteci muamelesi görecektir. Bunun dışında Sovyet hükümetinin herhangi bir özel muamele isteği mevzubahis olamaz.

 
Troçki, başka bir memleketten vize temin ettiği takdirde, o memlekete gitmekte serbest olacaktır.
Troçki, Türkiye sınırları içinde faaliyet gösteremeyecek, neşriyat yapamayacaktır. Fakat Türkiye’de istediğini yazabilir, yazılarını Türkiye dışına yollayabilir ve oralarda bunları bastırabilir. (Zaten o sırada İstanbul’da yazıların Rusça dizilmesine de imkan yoktu. Yazıları Paris’e yollanıyordu.)

 
Troçki’yi TC’de öldürmek için Sovyetler tarafından herhangi bir teşebbüs yapılmayacağına dair kati teminat verilecektir.

 
Sovyet sefiri, şartları Moskova’ya duyurdu; yazılı herhangi bir anlaşma yapılmadı, şifahi sözleşme ile yetinilmişti.

 
Troçki’nin İstiklal Savaşı sırasında Türkiye’ye yardımları dokunmuş, Sovyet harbiye komiseri olarak silah sevkinde rol oynamıştı.

 
Troçki, Türkiye’ye gitmek istemediğini kati bir dille bildirmişti. Türk polisinin kendisini Beyaz Rusların intikamına terk etmesinden korkuyordu. 1918-1920 yılları arasında 300.000 Beyaz Rus İstanbul’a kaçmış, büyük kısmı başka ülkelere gitmişti. Troçki şehre vardığında İstanbul’da 3.000-4.000 Beyaz Rus vardı.

 
Troçki’nin yurtdışındaki ilk sürgün yeri İstanbul olur.

 
Troçki, eşi ve oğlu Lev Sedov’a TC vizesi verildi. Aile, Ocak 1929’da iki muhafızla, bavullarla birlikte 12 sandıkla İstanbul’a vardı. Sandıklardaki kitaplara ve belgelere gümrükte dokunulmadı. Troçki’nin cebinde, Stalin’in talimatı ile verilmiş 1500 ABD doları vardı. 1929 yılında Troçki de Stalin de 50 yaşına basmışlardı. İkisi de 1879 yılında doğmuştu.

 
Troçki İstanbul’a geldikten sonra 50 Beyaz Rus sınır dışı edildi. Bunlar gemi ile Marsilya’ya gönderildiler.

 
Basın yasağı kondu; Troçki’nin resminin çekilmesi, kaldığı yerler hakkında bilgi verilmesi
yasaklandı.

 
Troçki’nin korunmasına büyük bir ekip ayrıldı, polis kadrosu takviye edildi.
İngiltere, Troçki’ye Türkiye’nin sığınma hakkı vermiş olmasından hiç memnun olmadı.
İstanbul’a varınca Mustafa Kemal’e, kendi rızası ile gelmediğini, koruma istemediğini, ülkesinden en kısa sürede ayrılmak istediğini bildiren bir not gönderir.

 
İstanbul’da uzun süre Rus konsolosluğunda kalır. Sonra Tokatlıyan Oteli’ne geçer. Bir müddet sonra şehirde kendisini daha rahat hisseder ve İstanbul içinde gezilere çıkmaya başlar.

 

Troçki’nin gözünden Türkiye

 
1 Nisan 1929 tarihli Vakit gazetesi tüm dünyayı şok eden bir başlıkla çıkar: “Troçki Müslüman Oldu”. Bu büyük haber üzerine tüm yabancı muhabirler Tokatlıyan’a koşarlar ama Troçki’yi bulamazlar. İşin aslı sonradan anlaşılır. Vakit gazetesinin muzip bir muhabiri tüm dünyaya 1 Nisan şakası yapmıştır.
Troçki Türk basınıyla ilk konuşmasını Türkiye’ye gelişinden 34 gün sonra Milliyet yazarı Ahmet Şükrü Esmer’le yaptı. Bu konuşmasında bazı şeylerin altını önemle çiziyordu:

 
“Yanlış anlaşıldım. Türk hükümetinin özgürlüklerimi kısıtladığını hiçbir zaman söylemedim. Fransız gazetelerine 6 bin sözcük tutan Rusçu makaleler yazdım. Bu yazılar telgrafla çekilirken ve Fransızcaya çevrilirken büyük hatalara uğradı. Türk hükümeti bana büyük konukseverlik göstermiştir, minnettarım. Tekrar ediyorum: Türk hükümeti hiçbir biçimde özgürlüğümü kısıtlamamıştır.”

 

Troçki evi ne olacak?

 

Evi, arsasıyla birlikte satılığa çıkaran Hanifi ailesi, alacak kişilerden burada Troçki adını yaşatmalarını istiyor. Aile evin Kültür Bakanlığı tarafından satın alınıp Troçki Müzesi’ne dönüştürülmesinden yana.
Geçtiğimiz sene İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nca düzenlenen 14.İstanbul Bienali’nde Büyükada Troçki evinin sahilinde yer alan sanat eserleri sergilenmişti. İzleyenlerin beğenisinin yanı sıra değişik sanatçı ve küratörlerin övgülerini almıştı.

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.