Yassıada’da tarihi katliam. Üstünü örtmüşler!

Yassıada’da tarihi katliam. Üstünü örtmüşler!
Yayınlama: 13.12.2016
Düzenleme: 13.12.2022 15:39
A+
A-

2013 yılı Nisan ayında Torba Yasayla 3996 sayılı kanun kapsamında Yassıada ve Sivriada’nın turizm amacı güdülerek planlanan projesi TOB’liğine 21 yıllığına kiralanmak üzere verildi. TOBB, kendisine bağlı Gümrük ve Turizm İşletmeleri AŞ’ye işi devretti. GTİ, üç aşamalı olarak ihaleye çıkmış, ilk etap da işi 1. olmamasına rağmen MESA Mesken Sanayi şirketine vermişti.

Yassıada'da tarihi katliam. Üstünü örtmüşler!

                          RESMİ BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

Türkiye siyaset tarihinde trajik bir hadisenin vukuu bulduğu yer olarak bilinen Yassıada, Prens adaları içerisinde zamanın Demokrat Parti mensuplarının yargılandığı, Adnan Menderes ve iki bakanın idam kararlarının alındığı yer olması hasebiyle siyasi tarihimizin kara sayfalarından birine konu olan ve Bizans İmparatorluğu döneminde de benzer bir görev görmüş, sürgün yeri olarak ağırladığı kişilere ağır işkencelerin uygulandığına şahit olmuş, hapishanesiyle ve yeraltı zindanlarıyla imparatorluk halkının en korktuğu sürgün yerlerinden biri kabul edilmiştir.

Böylesine bir arkelojik bir değer taşıyan yerde inşaata başlayan MESA Mesken Sanayi, temel kazılarında çıkan tarihi kalıntıları 2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 4. Maddesi en yakın müze müdürlüğüne bildireceklerine üstünü kapatarak inşaata devam ettiği belirtiliyor.  Yassıada 1. derece doğal sit ve 3. derece arkeolojik sit alanı olduğu için Mesa İnşaat Müze Müdürlüğüne bildirmiş olsa her ay yaptığı inşaat işlerinin paralarını aldığı inşaat durdurulacak ve çok uzun süren bir Arkeolojik kazı dönemi başlayacak Mesa İnşaatın devletten alacağı ödeneğin askıya alınmasına sonrasında keşif artışı olarak gönderilen 50 milyon TL’nin ise hiç kullanılamamasına neden olacaktı. Yani anlaşılan şu ki Yassı adanın sahip olduğu tarihi kalıntılar keşif artışı ile birlikte 100 milyonu geçen ödeneğin kullanılmasına kurban edilmiştir.

Yassıada'da tarihi katliam. Üstünü örtmüşler!

RESMİ BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

Bir kez daha soruyoruz? Bu vurdumduymazlık niyedir?

Denizi toprak ile doldurup deniz dibi yaşamı öldüren, 200.000 m3 deniz ve kara nakliyesi ile taşınabilecek temel kazılarından çıkan hafriyatların bedelini haksız yere alan ve rıhtım oluşturulması için getirmesi gerekli anroşman taşlarını getirmeden onun yerine kazıdan çıkan toprakları denize kanunsuz bir şekilde  doldurup üstün demirli beton ile kapatıp anroşman taşlarının hem nakliyesini, hem de bedellerini alan MESA FİRMASI ‘nın yaptığı işleri görmezden gelinmesinin bir yaptırımı olmayacak mı? Yapan yaptığıyla mı kalacak.( Bu konu ile ilgili geniş haberimizi Yassıada ile ilgili yapacağımız BİLİRKİŞİ destekli İMAR dosyasında değineceğiz)

Gazetemiz tarafından ulaşılan resimlerde Yasıada’ya yapılacak olan 8 adet Bungalov evlerin altında kazı sırasında yayınladığımız resimlere ait tarihi kalıntıların ilgililere bildirmeyip üstü kapatılarak inşaata devam edildiği ve suç işlendiği gelen bilgiler arasında.

Daha önce Yassıada’ya gelip araştırma yapan Yeni Yüz Yıl Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu ile yaptığımız telefon görüşmesinde kalıntıların büyük bir ihtimalle Bizans dönemine ait olduğu ancak eserler kaçırıldığı için incelemeden net bir şey söylemek istemediğini belirtti. Gazetemizin ilgisi için çok memnun olduğunu belirten Özbayoğlu “Orada kimbilir daha neler kaybettirilmiştir” dedi.

2863 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 4. Maddesi, “Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar. Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını satışa arz eden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır” hükmünü koymuştur.

Yassıada'da tarihi katliam. Üstünü örtmüşler!

 RESMİ BÜYÜTMEK İÇİN TIKLAYIN

Yine aynı kanunun 8. Maddesinde, “tescil edilen korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanlarının tespiti ve bu alanlar içinde inşaat ve tesisat yapılıp yapılamayacağı konusunda karar alma yetkisi Koruma Kurullarına aittir“hükmü bulunmaktadır.

Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemeyeceği ilgili kanunda belirtiliyor.

Üstü kapatılan kalıntıların bulunduğu Yassıadanın tarihi,

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde 4. yüzyıl’dan itibaren bir sürgün yeri olarak kullanılan Yassıada’ya, Bizans İmparatoru Theofilos (hükümdarlığı 829-842) Platea Manastırı diye bir manastır inşa ettirmiştir. 860’ta bu adada sürgün olarak kalan patrik İgnatios adanın tam ortasına bir kilise inşa ettirmiştir. Daha sonraları bu kilisenin altındaki dehlizler zindan olarak kullanıldı. 12. yüzyıl’da Latinlerin ve 15. yüzyıl’da Rusların istilasına uğradı.

Bizanslılar’ın, görünümünden ötürü yassı anlamına gelen platy (platea) adını verdikleri ada ile ilgili ilk tarihi kayıtlar, IV. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Fakat yaygın görüş, bu asırdan önce de adanın bilindiği ve imparatorluk tarafından kullanıldığı yönündedir. Kaynaklar, IV. yüzyılda yaşamış Ermeni Başpatriği I. Nerses’i, İmparator Valens tarafından adada sürgüne mahkum edilen ilk önemli kişilerden biri olarak zikreder. Bu tarihten sonra IX. asra gelinceye kadar ada ile ilgili herhangi bir kayda rastlanmamaktadır. İmparator Teofilos’un (829–846) hükümranlığı zamanında adaya Platea Manastırı’nın inşa edilmesi ayrıca dönemin ünlü din adamı İgnatios’un da 860 senesinde Kırk Azizler adıyla kilise ve Meryem Ana adına bir mihrap yaptırması, adanın keşişler ve münzeviler tarafından rağbet görmesine vesile olmuştur.

Şükrü Abanoz

Bir Yorum Yazın

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.