Adalar Belediyesinin Büyükada Aya Nikola Mevkinde bulunan Halk Plajından kötü kokular geliyor.
Büyükada Aya Nikola mevkinde bulunan, mülkiyeti bir bölümü hazine bir bölümü Şehzade Sultan Mehmet Vakfı’na ait olan Adalar Belediyesinin işlettiği Halk Plajının vakfa ait olan bölümünde her hangi bir kiralama olmadığı ve belediyenin işgalci durumunda kaldığı gelen bilgiler arasında.
Adalar Belediyesinin Halk Plajının İmar Müdürlüğü tarafından işletildiği söyleniyor. İmar Müdürlüğünün böyle bir yetkisi yok. Belediyeye ait bir işletmenin İşletme Müdürlüğüne verilmiş olması gerekiyor, işin yasal boyutu böyle.
Ulaştığımız yeni bilgiler ise kafa karıştırıcı nitelikte. Peki makbuz kesilmediği iddia edilen plajdaki toplanan paralar ne oluyor? Bu paraları kim topluyor?
Plaj girişinde herhangi bir fiş, makbuz verilmediği, vergisiz kazancın belediyenin şirketinde nasıl muhasebeleştirdiğini önceki haberimizde sormuştuk. Karşımıza belediyeye danışman adı altında giren, ne bir danışmanlık belgesi, ne kadrosu olan, maaşının bile kimin tarafından ödendiği belli olmayan Serdar isimli, lakabı sakallı olan bir şahıs çıktı. İddiaya göre plajdaki paraları bu şahıs topladığı ama belediye kasasına girmeyen gelirlerin ise Erdem Gül ile birlikte bazı yerlere aktardığı gelen iddialar arasında.
İddialar vahim. SGK’nın, Maliye’nin belediyeye gelip geçmişe dönük araştırma yapması, defter tutmadan, vergi levhası olmadan burada ticari faaliyetlerin nasıl yapıldığını araştırması gerekmektedir.
Ayrıca içinde büfe çalıştıran plajın İlçe Tarım Müdürlüğü’ne yazı yazıp yazmadığı, Valilik kararı gereği plajda sağlık memuru bulundurması gerektiğinden İlçe Sağlık Müdürlüğüne yazı yazıp yazmadığı merak konusu.
Aşağıda yayınladığımız Valilik genelgesine göre İstanbul Adalar’da toplam 15 adet yerde denize girilebilir. Bu listenin dışında plaj açılamaz. Valilik genelgesine göre bu plajlarda cankurtaran ve sualtı federasyonundan yetkili olacak ilk yardım kursu gören sağlık elemanı olacak.
Aya Nikola Plajı’nda cankurtaran yokluğundan ve belediyece kontrol edilmediğinden dolayı en son iki gencimiz hayatını kaybetmiş, can kayıpları olmuş ve ölümler mağdur yakınları tarafından mahkemeye taşınmıştı.
Ayanikola mevkii’nde 2011 yılında yapıldığı söylenen plajın alt yapı dolgu malzemesinin kaçak bir şekilde dökülen inşaat artıkları olması plajı kullanılmaz sınıfına sokmaktadır.
Bilindiği gibi inşaat artıklarının arasında camlardan tutunda döşeme, kolon beton kırıklarının arasında inşaat demirleri olmaktadır. Bu dolgu malzeme cinsi denizin doldurulması bile 3621 S.K’nun 14.15.16 maddelerine göre yasalara karşı gelmekte olup plaj yapılması için bu tip dolgu malzemesi kullanılması plaj gelenlerin her an başına gelmesi mümkün olacak kazalara maruz kalabilecekleri sonucunu doğurur. İnşaat artığı ile kaba dolgusunun yapılmasından sonra plaj için gerekli olan kum kaba tesviyesini inşaat artıkları ile yapılmış olan sahile ne kadar fazla dökülürse dökülsün dalga hareketleri neticesinde deniz tabanı içindeki cam parçaları ile demirlerin ortaya çıkması ile birlikte plaja gelenleri büyük tehlikeler beklemektedir. Belki de boğulan iki gencimiz denize atladıklarında veya daldıklarında kafalarına demir parçası girmiş ve şuurlarını kaybedip boğulmuş da olabilirler…
Şükrü Abanoz
