Bilim insanları tarafından hazırlanan ve Marmara Denizi’nin altındaki aktif fay hatlarını tüm detaylarıyla gösteren yeni sismotektonik harita, bölgedeki deprem riskinin boyutunu bir kez daha ortaya koydu. Özellikle Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerindeki sismik hareketliliği inceleyen çalışma, olası bir büyük depremin potansiyel merkezini ve etkileyebileceği alanları net bir şekilde belgeliyor
İstanbul – Marmara Bölgesi ve özellikle İstanbul için kritik öneme sahip olan deprem tehlikesi, yeni bir bilimsel araştırmayla tekrar gündeme geldi. Yayınlanan detaylı harita, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) Marmara Denizi’nden geçen ve “ana sismik boşluk” olarak değerlendirilen kuzey kolundaki (NAFNS) karmaşık yapıyı ve birikmiş stresi gözler önüne seriyor.
Görselde yer alan çalışmaya göre, Marmara Denizi tabanında sadece tek bir fay hattı değil, birbiriyle bağlantılı çok sayıda aktif fay segmenti bulunuyor. Haritada kırmızı çizgilerle belirtilen bu faylar, bölgenin sismik açıdan ne kadar hareketli olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, daha önce “A” dan “G” ye kadar harflerle isimlendirilen sismik segmentleri bu yeni çalışma ile daha detaylı bir şekilde inceledi.
Haritanın en dikkat çekici unsurlarından biri, 2019 yılında yaşanan 5.8 büyüklüğündeki Silivri depreminin merkez üssünün de işaretlenmiş olması. Bu deprem, bölgedeki fay hattının aktif olduğunun ve enerji biriktirmeye devam ettiğinin en somut kanıtlarından biri olarak kabul ediliyor. Bilim insanları, bu ve benzeri depremlerin, beklenen büyük Marmara depreminin habercisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Çalışma, yalnızca fayların yerini değil, aynı zamanda 2006-2016 yılları arasındaki sismik aktiviteyi ve bölgeye yerleştirilmiş sismik gözlem istasyonlarını da içeriyor. Bu veriler, bilim insanlarının fay hatlarındaki en ufak hareketleri bile takip ederek gelecekteki deprem senaryoları üzerinde daha isabetli modeller oluşturmasına olanak tanıyor.
Bu detaylı harita, bölgedeki deprem tehlikesinin boyutunu anlamak ve afet yönetimi, şehir planlaması ve kentsel dönüşüm gibi kritik konularda bilimsel bir zemin oluşturmak açısından hayati önem taşıyor. Araştırmanın sonuçları, olası bir büyük Marmara depremine karşı hazırlıklı olmanın ve bilimsel veriler ışığında önlem almanın ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor.
