Büyükada’nın sabah sessizliğinde, martıların çığlığı ve denizin dinginliği arasında insan, geleceğe dair beklentiler üzerine düşünmeden edemiyor. Ada yaşamı, güvenin ve huzurun kıymetini hatırlatıyor.
Demokrasilerde çare tükenmez. İş dünyasında olan bizler için her demokratik yönetim, bizim yönetimimizdir. Çünkü başarısı ekonomiyi büyütür, topluma güven verir; başarısızlığı ise hepimizi olumsuz etkiler.
Bu noktada “Kendini Doğrulayan Kehanet” kavramı öne çıkıyor. Ekonomide Nobel ödüllerine konu olmuş, psikoloji ve edebiyatta da bilinen bu olgu, “Pigmalion Etkisi” olarak da tanımlanır. İnsanların beklentileri, olayların gidişatını şekillendirir. İyimserlik olumlu sonuçları, kötümserlik ise olumsuzlukları çağırır. Atasözlerimizde de karşılığı vardır: “Aklıma gelen başıma geldi” ya da “Bir insana kırk gün deli desen deli olur.”
Beklentinin Gücü
Ekonomide beklentiler bozulduğunda zincirleme bir güvensizlik doğar. Bu yüzden yöneticiler sürekli olumlu mesaj vermeye çalışır. Diplomasi de aynı şekilde işler. Liderler, doğrudan olumsuz konuşmak yerine sembollere başvurur. Putin’in uzun masaları ya da “Anlaşamadığımız konularda anlaştık” ifadeleri hep bu beklenti yönetimidir.
Genç Kuşağın Yükselişi
Bugünün gençliği, 1980 sonrası kuşaklardan farklı. Sosyal medyanın etkisiyle daha örgütlü, daha özgürlükçü bir nesil ortaya çıktı. Onlar için başörtüsü tartışmaları geride kalmış. Kadın-erkek eşitliği, çevre duyarlılığı, bireysel özgürlükler öne çıkıyor. Bu yaklaşım, siyaseti klasik sağ-sol kalıplarının dışına taşıyor.
Krizden Fırsat Doğar
Ukrayna savaşı, enerji ithalatında büyük sıkıntılar doğurdu ama ülkeleri yenilenebilir kaynaklara yöneltti. Türkiye de bu süreçte dışa bağımlılığı azaltacak yatırımları artırmak zorunda. Bu, kısa vadeli bir zorluk olsa da uzun vadede tarihi bir dönüşüm fırsatı.
Dış Politika ve Demokrasi
Türkiye’nin geleneksel dış politikası “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesine dayanır. Son yıllarda bu çizginin dışına çıkılması, kısa vadeli kazanım gibi görünse de uzun vadede kaybettirdi. Komşu ülkelerin iç savaşlarına karışmak, “yeni Osmanlı” hevesleri toplumun refahını geriye çekiyor.
Unutmayalım: Savaşta kazanan yoktur. Kalıcı başarı, barışçı diplomasi ve demokratik yönetimden geçer. Buyurgan, otoriter anlayışlar kısa vadede güçlü görünse de uzun vadede kaybediyor.
Yenilenme Zorunluluğu
Siyasi irade gücünü korumak istiyorsa, daha uyumlu, daha sevecen, gençlerle iletişime açık bir siyasete yönelmek zorundadır. İfade özgürlüğünden korkmayan, kapsayıcı bir yaklaşım topluma güven verir.
Beklentilerin yönü geleceğimizi belirliyor. Bu yüzden “Kendini Doğrulayan Kehanet” yalnızca akademik bir kavram değil, günlük hayatımızı ve demokrasimizi şekillendiren bir gerçek.
Büyükada’da gün batarken, ufka bakan her göz aslında kendi yarınını kurar. Demokrasi de tıpkı ada yaşamı gibi, ortak huzuru ve güveni inşa etme sanatıdır.