Öğün sayısının azalması ve öğün aralarındaki saatlerin alışılmışın dışında uzaması, vücudun alışılmış beslenme ritminin çok dışına çıkmasına neden olur. Ortalama 14 saat aç kalan mide iftar topuyla kalori bombardımanına tutularak maalesef başta sindirim sistemi rahatsızklıkları başta olmak üzere pek çok sağlık sorunlarına sebep olabilir. Açlık durumunun uzun süre devam etmesi halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, dikkatsizlik, uykuya meyil, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, ekşime gibi sorunlara neden olur, iş verimi düşer. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar.
Uzun süren açlık dönemlerinin, yavaşlayan metabolizmanın vücuda verdiği olumsuzlukları en aza indirmek için bu dönemde beslenmede birtakım değişiklikler yapılmalıdır. Oruç tutma kavramının beslenme açısından en hassas yönü vücudun uzun süre besinsiz kalması nedeniyle, metabolizma ile ilgili değişikliklere yol açabilecek olmasıdır. Besin alımının az öğünler şeklinde fakat yüklü alınması tüketilen besinlerin daha çok depolanmasına, kan şekerinde dengesizliklere, uzun sürede kilo artışına neden olmaktadır. Bunun için Ramazan’a özel beslenme alışkanlıkları edinmelisiniz.
Sahur ve iftarda sıvı alımı çok önemlidir. Sıvı tüketimini artırmak için iftarda ilk yemek olarak çorba tercih edilebilir. Bir anda fazla miktarda yemek yemenin vücuda yükleyeceği yükü azaltmak için iftar tek öğün yerine iki öğüne bölünerek tüketilmelidir. Gün boyu açlıktan sonra iftarda hızlı ve fazla yemek tüketilmemeli, yavaş yavaş ve küçük porsiyonlar halinde yenmelidir.
·Mutlaka sahura kalkılmalı, sahurda peynir, yumurta, yoğurt gibi hafif besinler tüketilmelidir. Sahur yemeklerinde seçilen besinler yüksek enerji içeren ve kolay hazmedilecek besinler olmalıdır. Ramazan’a özel pide tüketimindeki artışa dikkat çekmek gerekir. Uzun süre açlık sonrası, mis gibi kokusuyla baştan çıkarıcı pide ve kahvaltılıkların tüketimini doyana kadar değil tadımlık yapmalıyız. Bunun için her akşam pide tüketmek yerine özel davetler için kendinize bir ödül verme alışkanlığı geliştirmek de yardımcı olabilir.
İftarda, boş mideye birden yüklenilmemelidir. Yaklaşık 12-14 saat dinlenmeye çekilen mideye aniden yüklenmek, iftar sonrasında hazımsızlık çekilmesine neden olabilir. Bunu önlemek için örneğin, iftar yemeğine hafif bir yemek olan çorba ve 1 dilim ekmekle başlayıp biraz ara verdikten sonra ızgara olarak hazırlanmış biftek, tavuk veya balık, zeytinyağlı bir sebze yemeği ve salata ile tamamlayabilirsiniz.
İftar ile sahur arasına küçük ara öğünler eklenmeli, böylece bir hem bir defada fazla miktarda yemenin vereceği olumsuzluklar engellenmeli hem de yavaşlayan metabolizmaya destek olunmalıdır.
Özellikle kızartmalardan, mayalı besinlerden(hamur işlerinden), aşırı şeker ve yağ içeren besinlerden, şerbetli tatlılar, çok tuzlu veya baharatlı yemekler, sucuk, sosis, pastırma gibi şarküteri ürünleri, bal/kaymak ve gazlı içecekler uzak durulması, gece oluşabilecek hazımsızlıklardan, mide yanmalarından, reflüden ayrıca kilo alma problemlerinden koruyacaktır.
Gün içinde susuz kalınacağı için iftar ile sahur arsında sıvı ihtiyacı çok iyi karşılamalıdır. Bunun için en az 2- 2.5 litre su tüketilmeli, bununla birlikte ayran, taze sıkılmış meyve ve sebze suları, çorba, komposto, gibi içeceklerle sıvı alımı artırılmalıdır.
Kan şekerini hızla yükselten besinler yerine posa miktarı fazla olan besinler (kepekli ekmek, çok tahıllı ekmek, çavdar ekmeği, kepekli makarna, kepekli pirinç, sebze, meyve, kuru baklagiller, ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar gibi) tokluk hissi sağladığı için tercih edilmelidir.
Sebze ve meyve tüketimine dikkat edilmelidir. Her gün en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi vücudun bu dönemde artan vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması ve kabızlığın engellenmesi açısından önemlidir.
Ağır hamur tatlıları (baklava, helva gibi) yerine daha hafif olan sütlü tatlılar ve meyve tatlıları tercih edilmelidir. Tatlı ve meyve ara öğün olarak yemeklerden sonra tercih edilebilir.
Yavaşlayan metabolizmayı hızlandırmak, kilo alışını engellemek için fiziksel aktivite artırılmalıdır.
Besinlerin çok sıcak servis edilmemesi de bir diğer önemli kuraldır. Kahvaltılıklardan sonra servis edilen sıcacık çorbalar mide rahatsızlıklarına neden olabilir, gaz yapıcı etki gösterebilir. Bunun önüne geçmek için ise yemekleri ılık/sıcak arası servis etmek ve mümkün olduğunca bolca çiğnemek önerilir.
Eğer bir davetteyseniz istediğiniz yiyeceklerden azar azar tüketin ancak hiçbir zaman aşırıya kaçmayın. Etli pide, sucuk kızartma gibi bol yağlı yiyecekleri kesinlikle aşırıya kaçacak kadar tüketmeyiniz.
Hangi durumlarda oruç tutmak sağlığı olumsuz etkileyebilir?
Kronik rahatsızlığı olan ve buna bağlı düzenli ilaç kullanması gereken bireylerin bu düzeni bozarak oruç tutmaları sağlığı olumsuz etkileyebilir.
Bunun dışında hamileler,
emzikliler,
gelişme çağındaki çocuklar,
özellikle kalp ve böbrek hastaları,
mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar,
karaciğer yetmezliği olanlar v
ağır enfeksiyon geçirenlerin oruç tutması sağlığı olumsuz etkileyebilir.
Ramazan ayında yemeksaatlerinin değişmesine rağmen dengeli veyeterli beslenmek mümkün.
Oruç tutan kişilerin her besin gurubundan (et,süt,Tahıl, sebze, meyve, yağ ve şeker) gereksinimleri kadar tüketmeleri gerektiği şartı yerine getirilirse tabi. Oruç tutan kişiler Ramazan ayında en az 12 Saat veya daha fazla açlıkilekarşı karşıya kalıyorlar.
Bu açlık süresi içinde kan şekeri düşüyor. İftarda birden fazla miktarda yemek yenildiğinde kan şekeri yükseliyor. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlıyor ve daha düşük değerlere ulaşıyor. Bu nedenle az ve sık beslenme ilkesi iftar sonrasında da uygulanmalı ve kişiler mutlaka hafif bir sahur yemeği yiyerek oruç tutmalı. İftarda çorba, hafif bir et yemeği,yoğurt, salata ve 1-2 dilim Ekmekyenilebilir.
Saat 19.00 gibi 1-2 porsiyon meyve, 21.00 gibi 1 porsiyon sebze yemeği ve yoğurt veya süt, 23.00 gibi 1 porsiyon meyve, sahurda da peynir ekmek ve ZeytinDomatessalatalıktan oluşan bir kahvaltı tercih edilmesi öneriliyor. Tabii Hamurtatlıları yerine sütlü ve meyve tatlıları tercih edilmeli, kızartılmış kavrulmuş besinler ve yağlı gıdalar tüketilmemeli. Yemekler iyi çiğnenmeli, bol Suiçilmeli ve posalı besinler bol tüketilmel.
İftar sofrasını kontrolünüz altına almak elimizde
İftarda, özellikle iftariye adı altında yenen şarküteri ağırlıklı ürünler, hamur işi yiyecekler, pide ve tatlılar yüksek kalorili olmaları nedeniyle oruç tutanlarda kilo artışına neden oluyor. Kilo artışına bağlı olarak kan yağlarında ve tansiyonda da artış gözleniyor. İftarda yavaş ve az miktarda yeyip, bir kaç saat sonra ara öğün gibi takviye almak en ideal iftar sofrası olarak öneriliyor. Hem sağlık hem de ekonomik gözle bakılırsa iftariyelerin çeşidini ve miktarını kesmek en akıllıcası. Fazla yediklerinizi yakmak için tok karnına yürüyüş yapmanın koşmanın, halı sahada top oynamanın spor salonlarında aşırı efor harcamanın sakıncalı olduğunu da unutmayın. İftardan sonra ve sahurdan sonra açığı kapatma amacıyla fazla ve sık aralıklarla içilen sigaraise kandaki Oksijenoranını düşürürken, dolu olan midenin hızlandırdığı sindirim işlemi sırasında da oksijen harcandığı için, sigaranın zararını bir kat daha arttırıyor. Ramazan ın vazgeçilmezlerinden bir de Ramazan pidesi. Ama unutmayın ki, pide hazmı en zor besinlerin başında geliyor. Bu yüzden iradenizi kullanarak, pide yerine kepek ekmeği tercih etmeniz tavsiye ediliyor. Eğer pideden vazgeçemiyorsanız az oranda tüketmenizi öneririz.
En önemli öğün: Sahur
Ramazan boyunca dikkat etmeniz gereken öğünlerin başında sahur geliyor. Birçok kişi uykusunun en tatlı yerinde kalkmak istemediği için sahur yapmadan Günboyunca oruç tutmaya çalışıyor. Ya da geceden bir şeyler yiyip öyle yatıyor. Oysa uzmanlar sahurun oruç tutanlar için en önemli öğün olduğunu belirtiyor. Sahurda hazmı kolay besinleri tercih edilmesi öneriliyor. Bir tost, yağsız tepsi böreği, yoğurt, komposto ve 1 veya 2 porsiyon meyve ideal sahur sofranız için bir alternatif olabilir. Bağırsak tembelliğini önlemek için de yeterli miktarda posalı, ya da lifli besin almanız gerekiyor. Bu nedenle taze sebze ve meyve tüketimini arttırılması tavsiye edilir
Adalar Toplum Sağlığı Merkezi
EĞİTİM ŞUBESİ