Normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar olarak tanımlanan ‘Engellilik’, farklı nedenlere bağlı olarak zihinsel, görme, işitme ve konuşma, ortopedik ve süreğen engelli olmak üzere beş temel başlıktan oluşmaktadır. Engellilerin toplumdaki varlıklarını kabul etmek ve hayatlarına kolay şekilde devam ettirebilmelerini sağlamak hükümetlerin ve mahalli idarelerin görevleridir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 2005 yılında kabul edilen 5378 sayılı Özürlüler Kanunu ile özürlü bireylerin hakları anayasal düzende koruma altına alınmıştır. Dünyada da engelliliğe yönelik uygulanan yasal düzenlemelerin yanı sıra engelliliğe dikkat çekmek ve halkı bilinçlendirmek amacıyla bazı günler ve haftalar belirlenmiştir. Belirlenen haftalardan biri ise “22-28 Eylül Uluslararası İşitme Engelliler Haftası”dır.
Bireyin duyma yetisini kaybetmesi ya da doğuştan duyma yetisinin olmaması olarak tanımlanan işitme engeli vakalarının %95’inin doğum öncesinde, doğumda veya çocuk dili kazanmadan önce, %5’inin ise çocuk dili kazandıktan sonra oluştuğu bilinmektedir. İşitmezlik yapan risk faktörlerine bakıldığında; çocuğun ailesinde işitme engelli olması, annenin hamilelikte kızamıkçık olması, annenin hamilelikte ya da doğum sırasında geçirdiği enfeksiyonlar, hamilelikte zehirlenme ya da toksik ilaç kullanımı, KBB’ de formasyon bozukluğu, kulak kepçesi ya da kulak kanalına ilişkin anormallikler, bebeğin 1500 gr.’dan az doğmuş olması, yüksek düzeyde bilirubin seviyesinin olması, Menenjit hastalığı geçirmesi, yeni doğanda toksik ilaç kullanımı ve doğum sırasında ya da sonrasında ciddi solunum güçlüğü ya da solunum kaybı geçirmesi gibi maddeler öne çıkmakta olup; halkın bu alanda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca işitme engelli bir çocuğa sahip ailelerde çocuğun yaşam standardını yükseltmek ve yaşamlarındaki engelleri ortadan kaldırmak için küçük yaşta İşaret Dili Eğitimine önem vermeleri gerekmektedir.
Dünyada ve Türkiye de işitme engelli çocukların yaklaşık %90’ı duyan anne ve babalara doğmaktadır. Özellikle doğuştan ağır işitme kaybı olan ( 90dB üzeri ) ve annesi, babası işitme engelli olmayan çocuklar doğumdan sonraki ilk 5 yıl içinde işaret dili öğrenmelidirler. Aksi halde işaret diline ya da herhangi bir sözel dile öğrenmelerinin yanı sıra normal düşünce, zeka, sosyal ve duygusal gelişimleri de risk altına girmektedir. Eğer anne babalar duyuyorsa, öncelikle hemen kendileri işaret dili öğrenmeli ve çocuklarına sözel eğitimle birlikte işaret dilini de vermeli ya da çocuklarını işaret dilinin kullanıldığı ortamlara getirmelidirler. Ülkemizde çeşitli illerde toplam 49 adet İşitme Engelliler İlköğretim Okulları, 8 adet İşitme Engelliler Çok Programlı Liseleri ve 67 adet Sağır Spor Kulübü bulunmakta olup Milli Eğitim Bakanlığı resmi sitesinden bu bilgilere ulaşılabilmektedir.
İstanbul İli Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği olarak engelleri aşmak adına, engelli bireylerin ve özel ihtiyaç gruplarında yer alan kişilerin sağlık hizmetlerinin karşılanması, hizmet alan engelli bireylerin ihtiyaç durumlarına uygun ortamlarda mağdur edilmeden tedavilerinin sağlanarak sağlık bakım kalitesinin yükseltilmesi ve toplumsal yaşama katılımlarının sağlanması amacıyla çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca işitme engelli vatandaşlarımız Genel Sekreterliğimize bağlı Sağlık Tesislerimize başvuru yaptığı takdirde sorun yaşanmaması amacıyla kurumlarımızda çalışan personellere işaret dili eğitimleri düzenlenmekte ve her kurumda işaret dili bilen en az 2 kişi olacak şekilde planlama yapılmıştır.
Engelsiz günler diliyoruz…..
Sosyal Hizmet Uzmanı Elif KAYA
İstanbul İli Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği
Tıbbi Hizmetler Başkanlığı