Her şehrin sırları vardır ama İstanbul bir başka… Hikâyeler yüzlerce yıl katman katman birikmiş… En zengin aileler kuruyup gitmiş, etkili topluluklar tükenmiş, aşklar bitmiş… Büyük savaşlar, dehşetli çileler, eksantrik insanlar… Heybeliada’da Aya Yorgi Manastırı’nın bahçesindeki dikilitaş
Çiçekler solduktan sonra
Heybeliada’da Aya Yorgi (Uçurum) Manastırı’nın bahçesi… Sekizgen bir yapının ortasında kesik bir dikilitaş duruyor. Bu, Kangelaris çiftinin acıklı hikâyesinin de simgesi. Emre Öktem’den neler olduğunu öğreniyoruz: “İngiltere’nin Gemlik (Kios) Konsolosu olan Spyridon Kangelaris, güzeller güzeli karısı Sevasti’ye delicesine aşıktı. 1865 yılında karısını kıskançlıktan öldürdü. O zamanlar suiistimal edilen diplomatik dokunulmazlıktan yararlandığı sanılan Kangelaris, 1866 yılında büyük masrafa girerek bu mezarı inşa etti.” Beş yıl sonra kendisi de ölüp aynı yere gömülene dek orada her gün mum yakan konsolos, taşın üzerine şunları yazdırmıştı: “Çiçek soldu, tohumlar dağıldı; ama Allah’ın kelamı yüzyıllar boyu yaşayacak.” Türkiye’de sık rastlanmayan türdeki mezar taşında, geceyi sembolize eden bir figür, icinden ateş çıkan ümit sembolu bir tabak, diriliş vaadi olarak Anka kuşu ve yavrularını kanıyla beslediği icin anne sevgisi ve fedakarlığı sembolize eden bir pelikan ve uyku tanrısı Hypnos yer alıyor.