BÖCEK SOKMALARINDA İLK YARDIM
Yaz aylarında, böcek sokmalarının artmaktadır, özellikle zehirli böcek, yılan ve sineklere karşı dikkatli olunması gerekir. Böcek sokmaları ve ısırmaları; alerjik reaksiyonlara ve nadir olarak enfeksiyonlara neden olabileceği için göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Yaz aylarında daha çok sivrisinek ve arı sokmalarıyla karşılaşılsa da açık mekanlarda daha çok vakit geçirildiği için akrep, kene, örümcek vs. gibi canlıların da sokmalarıyla karşılaşılabiliyor. Uzmanlar sivrisineklerin çok yoğun olduğu bölgelerde sinek kovucu ilaçlar kullanılmasını önermektedirler.
Korunma yöntemleri
• Otların üzerinde açık ayakkabı ve çıplak ayakla yürümeyin.
• Pikniğe, çocuk bahçesine veya ağaçlık alanlara giderken parlak renkli, kol ve bacağı açıkta bırakan giyecekler giymeyin.
• Ağzı açık kalmış teneke kutulardan ve şişelerden içecek içmeyin.
• Ev ve arabaların camları kapalı tutun.
• Çöp tenekelerinin ağzını kapalı tutun.
• Ev dışında yenilen yiyeceklerin paketleri kapatılmalı, uzun süre ağzı açık bırakılmamalı.
• Çok yoğun ve çiçekli kokular sürmeyin.
• Arı görüldüğünde panik yapmayın.
Böcek sokmalarında uygulanması gerekenler
• Isırılan bölgeye soğuk uygulayın(Buz veya yoksa soguk su)
• Ağrı varsa ağrı kesici ilaç alınabilir
• Yara yerini temizleyin ve temiz tutun
• Isırılan bölgede şişlik, kızarıklık ve sıcaklık olursa bir sağlık kuruluşuna başvurun.
Arı sokmasında , buz uygulaması yararlı . Ancak, arı sokmasına karşı bazı kişilerin alerjisi olabilir.
* Mide bulantısı, kusma, nefes almada zorluk çekme, gözlerin etrafında, dudaklarda veya boğazda şişlik bunun belirtileridir, hatta bilinç kaybı görülebilir.
*Arı sokmasına karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler,hiç gecikmeden doktora gitmelidirler
* doktorunun verdiği ilaçları mutlaka yanında bulundurmalıdır,
RAMAZANDA BESLENME
Dünyanın birçok yerinde milyonlarca Müslüman İslami Takvimin (Hicri’n) 9.ayı olan Ramazan ayında dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutmaktadırlar. Müslümanların yaşamlarında Ramazan ayının önemli bir yeri vardır. Ramazanda yaygın uygulama iftar ve sahur olmak üzere iki öğün şeklindedir.
Genel olarak toplam yiyecek alımı Ramazanda sınırlanır ve bu da enerji alımında azalmaya ve ağırlık kaybına yol açabilir. Bununla birlikte Ramazanda öğünlerdeki yiyecek çeşidi daha fazla olabilir. Ramazan sonrası bireyler alışılmış oldukları yeme alışkanlıklarını sürdürürler.
Orucun detoksikan yani toksinleri temizleyici etkisi vardır. Oruç tutan insanlar belirli bir şekilde beslendikleri için organizma bir ay dinlenmektedir.
Beslenmede dikkat edilecek noktalar:
*İftarda ve sahurda birdenbire ve çok fazla yemekle mideyi doldurmamak gereklidir. Ani mide gerginliği hem tansiyon yükselmesine hem de nörolojik hormonların hızlı salgılanmasına yol açar.
*Azar azar, iyi çiğneyerek ve sık aralıklarla yemek yenilmelidir.
*Yemeklerin seçiminde çok yağlı, çok tuzlu ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gereklidir. Bunların yerine hazmı kolay, mide-barsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve selüloz içeren sebze, meyve ve kepekli ekmek tercih edilmelidir.
*Yetişkin bir insanın günde en az 1,5-2 litre su içmesi gerektiğinden hareketle sıvı alımına çok dikkat edilmelidir ve bu miktar su içilmelidir. Ağır işlerde çalışan işçilerin oruç tutmaları halinde su kaybına bağlı olarak şok geçirdikleri belirlenmiş. Bu nedenle yeterli miktarda su içilmelidir.
*Kızartmalardan kaçınılmalıdır.
İftarda neler yenilmelidir?
*Yemeğe ne çok sıcak ne de çok soğuk olmayan hafif bir çorbayla başlanmalıdır. Bağırsak problemi olanlar çorbalarına kepek ilavesi yapabilecekleri gibi kepekli ekmek de tercih edebilirler.
*Etli veya etsiz, fazla yağlı olmayan bir sebze yemeği
*Yoğurt ve meyve
*Veya tatlı olarak sütlü tatlılar olabilir. Sahurda neler yenilmelidir?
*Protein içeriği fazla olan gıdalar (midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirirler) yumurta, süt, yoğurt, peynir gibi gıdalar,
*Kahvaltı şeklinde bir öğün olabilir.
*Bol sıvı alınmalıdır. Su içilmelidir.
*Meyve yenilebilir.
*Fazla tuzlu besinler tüketilmemelidir.
*Sadece su içerek oruç tutmak sakıncalı. Bu durumda yorgunluk, dikkatte azalmalar olur.
*Sahura kalkılmadan oruç tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer ve halsizlik, baş ağrısı görülür.
Hangi durumlarda oruç tutmak sağlığı etkileyebilir?
*Şeker hastaları
Oruç tutmak sağlıklı insanların metabolik dengesini değiştirmez, ancak şeker hastaları için oruç tutmak son derece sakıncalı olabilir. Şeker hastaları azar azar ve sık sık yeme şekline dayanan bir beslenme rejimi uygularlar. Ramazanda ise uzun süre aç kaldıklarından şeker düşmesi sonucu hayati tehlikeler söz konusu olabilir. Vücudunda insülin yetersizliği ve şeker kullanımında dengesizlik olduğu için iftardan sonra hiperglisemi koması olabilir, felç veya ölüme neden olabilir.
*Hamileler
Hipoglisemi, bayılmalar, bebek sağlığı açısından riskli
*Emzikliler
Sıvı alımı azalacağından süt salınımı etkiler, bebek yeterince anne sütü alamaz.
*9 yaşın altındaki çocuklar
*Seyahatte olanlar,
*Akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar,
*Çok yaşlı ve hasta olan insanlar,
*Ağır kalp ve böbrek hastası olanlar,
*Mide ülseri, safra kesesi iltihabı veya taşı olanlar,
*Karaciğer yetmezliği olanlar,
*Ağır enfeksiyon geçirenler. Oruç bir zayıflama yöntemi değildir.
Oruç tutmak sağlıklı insanlar içindir. Kilo verme yöntemi değildir. Kilo vermek için oruç tutanların kilo veremedikleri bilinmektedir. Hareket azlığı, metabolizma hızının yavaşlaması kilo vermeyi zorlaştırmaktadır.
Ramazanda kilo almamak için nelere dikkat edilmelidir.
*Mutlaka sahura kalkın.
*Sahur yemeklerini azar azar, iyice çiğneyerek yiyin. Çiğ sebze, domates, salatalık gibi yiyeceklere mutlaka sahurda yer veriniz.
*İftarda orucunuzu hafif bir yemekle açın. Sebze yemekleri tüketin, ağır tatlılardan kaçının.
*Bol su için.
*Azar azar, sık sık yiyin.
YAZ AYLARINDA NASIL BESLENMELİYİZ
Uzmanların en çok sorduğu soru “Yaz aylarında dengeli ve yeterli beslenmeye dikkat ediyor muyuz?” Çünkü bu dönemde güneş çarpmaları, gıda zehirlenmeleri ve sıvı kaybının neden olduğu rahatsızlıkların ortaya çıkabileceğinin daima göz önünde tutulması, gerektiğini belirten uzmanlar; “Yazın aşırı sıcaklarda dengeli ve yeterli beslenme oldukça önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme; süt grubunda yer alan süt ve yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır vb ürünlerin tüketilmesi ile sağlanabileceğini” belirtiyor.
Yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte bebek, çocuk, yaşlı ve hamilelerle, tansiyon, kalp, şeker gibi kronik hastalıkları bulunan kişiler başta olmak üzere, herkes için bir takım sağlık sorunlarının ortaya çıkabilir; “Bu sorunların başında, güneş çarpmaları, gıda zehirlenmeleri ve sıvı kaybının neden olduğu rahatsızlıklar gelmektedir. Sıcak yaz aylarında besinler seçilirken hafif ve sulu gıdalar tercih edilmelidir. Kızartma ve aşırı yağlı besinler yerine taze sebze ve meyvelere ağırlık verilmelidir. Yaz aylarında vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral alımını sağlamak için, her gün birkaç porsiyon meyve ve sebze tüketilmeli, mercimek, nohut gibi besinlere sofrada yer verilmelidir. Fırında pişirme, ızgara ve haşlama yöntemleriyle hazırlanan besinler tercih edilmesi” gerektiğini dile getiriyorlar.
Hangi Gıdaları Tercih Etmeliyiz
Asitli ve gazlı içecekler yerine süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir. Bebek ve çocuklar sıvı kayıplarını ifade edemeyebilecekleri için anneler dikkatli olmalıdır. İshal, bebek ve çocuklarda özellikle yaz aylarında vücuttan önemli ölçüde su, tuz ve mineral kaybına yol açar. Ayrıca, yaz aylarında günün en önemli öğünü olması sebebi ile kahvaltıda şekerli ürünler yerine şekersiz marmelatlarla, az yağlı peynirlerin, kafein içeren içecekler yerine süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çaylar tercih edilmelidir. Ayrıca; balık, et, yumurta, fındık, fıstık ve ceviz tüketiminin, sıcaklarda bunalan vücudun direnç düzeyini yükselteceği gibi, şeker, şekerleme gibi basit şekerlerin yerine, kuru üzüm, erik ya da A ve C vitaminlerinin zengin olduğu taze meyve ve sebze gibi besinler tercih edilmelidir.
Vücudumuzun Susuz Kalması ve Sıcak Çarpması
Vücudumuzun susuz kalmasının ilk belirtilerinden biri kan basıncımızın, yani tansiyonumuzun düşmesidir. Sıcaklarda aşırı terleme ile vücuttan suyla beraber, sodyum, potasyum gibi mineraller de atıldığı için, bu durum halsizlik, nabız zayıflığı, yorgunluk ve dolaşım bozukluklarına yol açabilmektedir. Sıvı kaybını önlemek için günde en az 2-2,5 litre su içmeye özen gösterilmelidir. Çünkü normal bir insan, terleme, nefes alıp verme, idrar ve dışkı ile günde ortalama olarak 2,5 litre sıvı kaybeder. Sıvı kaybını azaltmak sıcak çarpmasından korunmak için, çok gerekli değilse sokağa çıkmayın (özellikle saat 11-16 arası), açık renk, bol, pamuklu kıyafetler giyin, güneş altında dolaşmaktan kaçının, bol su, ayran veya soda için, meyve, sebze ve salata yiyin, fazla kahve ve çaydan uzak durun. Güneş altında kalmanız gerekiyorsa şapka ve gözlük kullanın. Bebek, çocuk ve engellileri kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bulundurmayın.
YAZ AYLARINDA ÖZELLİKLE ÇOCUKLARDA İSHALE DİKKAT
Yazın gelmesiyle ebeveynleri korkutan problemlerden biri de ishaller oluyor. Her yaş grubunda ortaya çıkmasına rağmen, ishaller özellikle çocuklar için risk oluşturuyor
İshalin yaz aylarında görülme oranlarının artmasının ise iki ayrı sebebi bulunuyor.
** Birinci neden havaların ısınması nedeniyle besinlerin daha kolay bozulması,
**ikincisi ise artan sıvı ihtiyacı nedeniyle her durumda sıvı alma isteğinin mikrop alma riskini artırması.
** İshallerin ortaya çıkmasındaki bir başka önemli etken ise hijyen kurallarına uyulmaması.
ellerimizin temizligine çok özen göstermeliyiz
VİRÜSLER YOL AÇIYOR
İshale yol açan etkenler arasında, virüsler, bakteriler ve parazitler başta geliyor. Etkene bağlı olarak da tedavi farklılaşıyor. Ancak yaygın olarak görülen ishal nedenleri arasında virüsler ön sırada geliyor. Bakteriler ise besin zehirlenmeleri ve buna bağlı ishallere neden oluyor. Çocuklarda meydana gelen ishallerde sıvı kaybının yüksek olması hastane yatışlarını artırırken, basit bir yaz ishali nedeniyle bir yetişkinin hastaneye yatma ihtimali ise daha düşük oluyor. Çünkü sıvı kayıpları çocukları daha fazla etkiliyor. Çocuklarda yüzde 10 sıvı kaybı bile sıvı dengesini etkileyerek genel durumunun bozulmasına neden olabiliyor. O yüzden sıvı kaybı çocukları önce halsizleştiriyor, sonra hareketsizleştiriyor ve bilinç kaybına kadar gidebilen durumlar olabiliyor.
NELER YEMELİ?
Sıvı dengesini yerine koyabilmek için ailenin eğitimi çok önemli rol oynuyor. Sıvı dengesi aşırı bozulmamış vakalarda önce diyeti değiştiriliyor. Daha az yağlı, fazla lif içermeyen, pirinç, patates gibi barsakları az çalıştırmaya yönlendirici bir diyet öneriliyor. İshalde öncelikli amaç sıvı dengesini koruyucu önlemleri erkenden almak ve kayıpları ağız yoluyla yerine koyma tedavileri uygulamak. Kusmalar için yine ailenin eğitilmesi önemli. Beslenme şeklindeki düzeltmeyle de kusma ilaçsız bir şekilde önlenebiliyor. Kusması olmayan çocuklarda tedavi biraz daha kolay oluyor.
TEDAVİ ŞEKLİ
Ancak sıvı kaybı çok fazla olan, yani yüzde 10’un üzerine çıkan çocuklarda bu tip uygulamalarla zaman kaybetmeyip Doktora gidilmelilüzumu halinde damar yolu ile sıvı tedavisine başlamak gerekiyor. Ailelerin dikkat etmesi gereken nokta çocuk halsizleşmeye başlamışsa ve ağızdan sıvı alımı sağlanamıyorsa hızla doktora başvurmak olmalıdır.
Dikkat edilmesi gerekenler
-Dışarıda yiyecek bulundurmamaya çalışın.
-Hijyen koşullarından emin olmadığınız yerlerde yemek yemeyin.
-El hijyenine dikkat edin, çocuklarınızın da ellerini hijyenik bir şekilde yıkamasını sağlayın.
-Süt ve süt ürünlerini tüketirken çok daha dikkatli davranın. Üretim ve son kullanma tarihleri ile saklama koşullarına bakın.
-Çocuklarda ishal başlar başlamaz sıvı takviyesine başlayın.
-BEBEKLERDE Özellikle 0-6 ay sadece anne sütü alıyorsa sık emzirmek gereklidir ve anne beslenmesine hijyen kurallarına dikkat etmelidir.
TESTİS KANSERİ VE KENDİ KENDİNE TESTİS MUAYENESİ NASIL YAPILIR
Kadınlarda MEME KANSERİ RİSKİ nekadar yüksekse erkeklerdede testis kanseri oranı okadar yüksek seyretmektedir.
Testis kanseri erkek seks hormonlarını ve sperm üretimini sağlayan testislerde meydana gelen bir kanser tipidir. Özellikle 15-35 yaş arasındaki genç erkeklerde sık görüldüğünden dikkat edilmesi gereken bir sağlık sorunudur. Peki nasıl kendi kendinizi muayene edersiniz?
Testis kanserinin tedavi edilme olasılığı oldukça yüksektir. Ancak testis kanserinde – diğer tüm kanserlerde olduğu gibi- erken teşhis tedaviye giden ilk adımdır. Testis kanserinin erken teşhisinde en önemli nokta kendi kendinize yapacağınız aylık muayenelerdir. Sıcak bir banyo veya duştan sonra testislerin sıcakla gevşediği zaman yapacağınız bu muayeneler, olası bir tümörü en erken dönemde fark etmenizde size yardımcı olacaktır:
•Aynanın karşısında ayakta durun. Testis derisinde herhangi bir değişiklik veya şişlik olup olmadığına bakın.
•Her bir testisinizi her iki elinizle muayene edin. Orta parmaklarınız testisin altında, başparmağınız üstünde olmak üzere parmaklarınız arasında testisi nazikçe çevirin. Bir testisiniz diğerinden hafif büyükse bu sizi şaşırtmasın. Bu normaldir. Testisin üzerinde yumru olup olmadığına bakarken testisin bir önceki muayeneye göre kıyasla büyümüş, sertleşmiş veya değişmiş olup olmadığına dikkat edin.
•Spermi taşıyan ve biriktiren yumuşak ve kanallı bir yapı olan epididimi bulun. Kanserli kitleler genellikle testisin bu bölgesinde yerleşir. Ancak testisin ön yüzünde de kanser oluşabilmektedir.
•Eğer bu muayene sonucunda bir kitle ile karşılaşırsanız hemen doktorunuza görünün. Bu kitle kötü huylu olsun olmasın hemen tedavi edilmezse yayılabilir. Unutmayın testis kanseri özellikle erken teşhis ve tedavi ile yüksek gerileme şansına sahiptir.
Aylık testis muayenenizde veya herhangi bir zaman aşağıdaki belirtileri fark ederseniz vakit kaybetmeden uzman doktorunuza başvurmalısınız:
•Testislerin herhangi birinde meydana gelen büyüme veya kitle
•Skrotal kesede ağırlık ve şişkinlik hissi
•Karın veya baldır bölgesinde ağrı
•Testislerde ani sıvı birikimi
•Testislerde ağrı veya rahatsızlık
•Meme büyümesi veya hassasiyeti
•Açıklanamayan yorgunluk, halsizlik, bitkinlik