Filipinler’in Visayas Takımadaları içindeki Bohol, dünyanın en küçük maymunu tarsier maymunları ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Çikolata Tepeleri ile ünlü. Bohol’da rengârenk mercan kayalıkları arasında tüplü dalış da yapılabiliyor.
Bohol ile yolumun kesişmesi tesadüf değil. 23 yıllık bir dalgıç olarak tam bir sualtı sevdalısıyım. Filipinler Turizm Bakanlığı beni davet ettiğinde dalış bölgesi olarak Bohol’u seçtim. Hem dünyanın en küçük maymunu tarsier’leri hem de Çikolata Tepeleri’ni görebileceğim için dalış potansiyeli hakkında çok da fikir sahibi olmadan yaptım seçimimi. Gidince gördüm ki iyi bir tercih yapmışım.
Bohol Adası, Filipinler’in Visayas Takımadaları içinde. Adaya ulaşmak için önce Filipinler’in başkenti Manila’ya gitmek, oradan iç hat uçuşuyla Panglao Adası’ndaki Bohol-Panglao Uluslararası Havalimanı’na inmek gerekiyor. Manila-Panglao uçuşları 70 dakika. Adaya ayrıca Cebu’dan ulaşım var. Cebu-Panglao uçuşları 30 dakika. Feribotla ulaşmak da mümkün. O da 90 dakika sürüyor.
Efsane dolu tepeler
Adada Bohol Beach Club’da konakladım ve dalışlarımı da otelin kulübü Club Aquasports (CASI) ile yaptım. Dalış noktaları çoğunlukla 10 dakika uzaklıkta ve sürat teknesiyle gidilebiliyor. Daha uzak adalara büyük teknelerle götürüyorlar. Adalar da en fazla 1 saat uzaklıkta. Bohol’da oldukça renkli dalışlar yaptım. Sualtı öyle canlı ki sudan çıkmayı hiç istemedim. Renk görmeyi çok sevdiğimden Bohol benim gözümde dünyanın en iyi dalış bölgeleri arasında ilk 5’te yerini aldı.
Bohol’a benim gibi dalış odaklı gitmeseniz de en azından bir kez sualtını keşfetmenizi öneririm. Renklerin canlılığına hayran kalacak, kendinizi National Geographic belgesellerinin içine ışınlanmış gibi hissedeceksiniz.
Çikolata Tepeleri, milyonlarca yıl önce, adalar sular altındayken akıntılar nedeniyle oluşmuş. Kuru sezonda çimlerin rengi kahverengiye dönüyor. Adını da bu renk nedeniyle almış.
Bu adayı ayrıcalıklı kılan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren coğrafi şekillerse asıl görülecekler listenizin başında olmalı. Yükseklikleri 30-50 metre arasında değişen, üzeri çim kaplı 1.268 adet konik tepe. Görüntüsü de hikâyesi de çok ilginç. Milyonlarca yıl önce, adalar sular altındayken akıntılar nedeniyle oluşmuş bu tepecikler. Kuru sezonda çimlerin rengi kahverengiye dönüyor. Bu görüntü çikolataya benzetildiğinden adı ‘Çikolata Tepeleri’ olarak kalmış. Rehberin iddiasına göre ‘Harry Potter ve Sırlar Odası’ filminin bir sahnesi burada çekilince ünü artmış. Tüm filmleri izledim ama öyle bir sahne hatırlamıyorum. Rehberimiz bir efsane uydurmuş olabilir çünkü bu tepelerin oluşmasıyla ilgili iki efsane daha anlattı. İlkine göre bir zamanlar iki dev kavga etmeye başlamış ve birbirlerine taşlar atıp durmuşlar. Kavga onları yorunca da barışıp adadan ayrılmışlar. Ancak onlar gitse de yarattıkları dağınıklık bu tepeler olarak adaya hatıra kalmış. İkinci efsane daha romantik. Dev Arugo, Aluya isimli bir kıza âşık olmuş. Kız onu reddedince ağlamış. Gözyaşları da Çikolata Tepeleri’ni oluşturmuş.
Tarsier maymunu
Yere lokantalar lezzetli
Dünyanın en küçük maymunu olarak tanımlanan tarsier maymunları için de bir gününüzü ayırın. Boyları ortalama 10 santim civarında ve 70-165 gram arasında bir ağırlıkları var. Tarsier maymunları oldukça hassas canlılar. Bu primatlar aşırı ses ve ışığa karşı duyarlı. Onları doğal ortamlarında ziyaret ederken sessiz olmaya özen göstermek oldukça önemli. Gündüzleri kör, gece karanlığında görüyor. Fotoğraf çekerken kesinlikle flaş kullanmamak gerekiyor. Kafalarını 360 derece döndürebiliyorlar. Bıngıldakları çok yumuşak. Kafese kapatılırlarsa kafalarını vura vura intihar ediyorlar. Doğal ortamda 25 yıla kadar yaşayan canlılar, kafeste 3-5 gün yaşıyor.
Filipinler için en güzel seyahat dönemine girdik. Aralıktan mart ayına kadar bölgede yüksek sezon. Ortalama sıcaklık 28-38 derece. Adanın derinliklerinde tabiatın güzelliklerini yavaş yavaş izleyebilmek için Loboc Nehri tekne gezisine katılmanızı da öneririm. Tekneler aynı zamanda yüzen birer restoran. Gitar çalan bir müzisyen ve profesyonel ekip sizi karşılıyor. Yemekleri güzel, fiyatları da bugünkü kurlarla kişi başı 1.000 lira civarı.
Ada turistik olduğu için gönül rahatlığıyla her yerde yiyebilirsiniz; yerel yemek yapan restoranlar temiz ve lezzetli. Organik üretim yapan, aynı zamanda konaklama tesisi olan Bohol Bee Farm’ı, kalmasanız da, yemek yemek için ziyaret edin.
Bohol’da insan kendini bir belgeselin içine ışınlanmış gibi hissediyor.
Nerede dalınır?
Anda: Mağaralar, derin duvarlar, mercan bahçeleriyle kaplı bir dalış bölgesi. Burada küçük bir denizatı görebileceğiniz gibi göç eden bir balina köpekbalığıyla da karşılaşabilirsiniz.
Balicasag: Rengârenk mercanlara, çok sayıda ve çeşitte balığa ev sahipliği yapan bir dalış bölgesi. Ben özellikle ‘Divers Heaven’ yani ‘Dalgıçların Cenneti’ olarak adlandırılan noktasını çok beğendim.
Cervera Shoal-Yılan Adası: Okyanusun ortasında batık bir plato. Akıntının güçlü olmadığı zamanlarda burada özel dalışlar yapılıyor. Dalışların en önemli özelliği siyah-beyaz şeritli denizyılanlarını, nudibranch’leri (kabuksuz salyangoz türevi çok renkli canlılar), kova süngerlerini, kelebek balıklarını görmek. Şanslı kişiler balina köpekbalıkları veya mantalarla bile karşılaşabiliyor.
Pamilacan: Muhteşem görüş açısıyla ünlü bir bölge. Bölgede baraküda, eğer şanslıysanız yunus veya balina görebilirsiniz.
Hürriyet