Burgazada Madam Martha Koyu’nda 10 haziran 2017 günü kamp kuran çadırcılara polis operasyon düzenlemiş 32 çadıra el koymuştu. Anlaşılan çadırcılar akıllanmamış.
Burgazada Madam Martha Koyu’nda kamp kuran çadırcıların ateş yakıp tuvalet için uygunsuz zamanlarda vatandaşları rahatsız ettikleri şikayeti üzerine Adalar Emniyet Müdürlüğü ekipleri, helikopteriyle destekli operasyona başlamış, aramalarda uyuşturucu ele geçirilirken, 32 çadıra el konulmuştu. 80 polisin katıldığı operasyonda, 57 kişinin Genel Bilgi Tarama (GBT) sisteminde sorgulaması yapılarak 34 çadır aranmış, 37 kişiye orman kanununa muhalefetten işlem başlatılmış, 54 kişiye 6831 sayılı Orman Kanunu’na muhalefetten 88’er lira para cezası kesilmişti. 1 kişi ruhsatsız silah bulundurmaktan, 1 kişi uyuşturucu madde bulundurmaktan, 4 kişi ise yoklama kaçağı olmaktan yakalanarak gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen çadırcılar akıllanmamış görünüyor.
Gazetemize gelen ihbarlarda Burgazadasının Madam Martha Koyu’nda dahil çeşitli yerlerine izinsiz çadır kurulmaya devam edildiği, esnafın uyarılarına rağmen çadır kurulduğu belirtildi. Çadırcıların polis gelirse “uyku tulumlarını açıp burada yatıyoruz çadır kurmuyoruz” diyecekleri gelen ihbarlar arasında…
Yeşille mavinin buluşma yeri: Madam Martha Koyu
Eski adıyla Halikya olan Madam Martha Koyu, Burgazadası’nın belki de en güzel yerlerinden biri. Koy, Yassıada’nın tam karşısında yaklaşık 1 km’lik alanı kaplıyor. Burgazadası’nın yeşili, Marmara’nın mavisi Madam Martha Koyu‘nda birbirine karışıyor. Uzun uzun düşünüyorsunuz: “Gök mü daha mavi, yoksa Marmara mı?”
Madam Martha’nın Acıklı Hikayesi
Bunca güzelliğin arasında bir de acıklı bir hikayesi var Madam Martha Koyu’nun. Koyun asıl adı olan Halikya‘yı unutturan ve bu koyun Madam Martha Koyu olarak anılmasını sağlayan öykü şöyle:
Lübnan’lı Katolik bir Ermeni olan Martha Arat, güzelliği ile dillere destan bir kadındı. Sadece güzel değil ayrıca çok da yetenekliydi. St. Benoit Lisesi’ni bitirdikten sonra 1921 yılında Sovyet Devrimi’nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova’nın öğrencisi oldu. Türkiye’nin ilk balerinlerindendi. Belki de bu güzelliğini bir “kuğu“ya borçluydu. Alımlı ve gösterişliydi.
Martha Arat, evlilik vakti geldiğinde kendisi gibi Ermeni olan Berc Kazar ile tanıştı ve birlikte mutlu bir yuva kurdular. Fakat Martha’nın bir kusuru(!) vardı: Martha, hem davranış hem de giyim tarzı olarak klasik İstanbul Ermenilerine hiç benzemiyordu. Yaz kış denize çıplak olarak giriyor ve denizden topladığı renkli taşlardan takılar yapıp çocuklara hediye ediyordu. Martha tam bir doğa tutkunuydu. Açık saçık(!) giyiniyor ve akşamları iskelede kocasını bekliyordu.
Bir süre sonra dedikodular çıkmaya başladı. Martha’nın kulağına kadar geldi bu dedikodular. Kaldıramadı… Geride bir not bıraktı ve kendisini tam da koyun bulunduğu yerde denize attı. Bıraktı notta şu yazıyordu:
“Artık rahat edersiniz.”
Ada halkı o günden sonra hiç de rahat etmedi, yasa boğuldu. Koyun ismi de o günden sonra “Madam Martha Koyu” olarak anılmaya başladı.
Madam Martha Koyu Kamp Tutkunlarının Uğrak Mekanı
Madam Martha’nın acıklı hikayesi koyun güzelliği ile birleştiğinde koyu bir sessizlik kaplıyor. Belki de bundandır Madam Martha Koyu’nun bu kadar sakin oluşu.
Koyda nisan ayından itibaren kamp yapılıyor. Genellikle üniversiteli gençlerin kamp için tercih ettiği Madam Martha Koyu, esen poyrazla birlikte iyi bir sığınma mekanı. Çadırlar, genellikle dik yokuşlu merdivenin sağında kalan toprak alana kuruluyor. Bu sayede Madam Martha’nın sakinliğinde hem güneşin doğuşunu hem de güneşin batışını izlemek mümkün olabiliyor
Adalı yazar Bercuhi Berberyan’dan “Madam Martha”…
Birbirinden güzel koylar vardır Burgazadası’nda, bunlardan birisi de Madam Marta Koyu, günübirlik gelenler pek bilmezler bu koyu özellikle de bu koya adını veren kadının hikayesini. İlginç bir kadın bu Madam Martha, alımlı, gösterişli bir balerin, hatta o yıllara göre fazla özgür ruhlu…
Bercuhi Berberyan, ‘Burgazada Sevgilim…’ kitabında onu şöyle anlatır:
“Martha, adanın en ilginç ve en sıra dışı kadınıydı. Yaz, kış denize çıplak girerdi. Bir dolu dikizcisi olmalı ki, herkes bilirdi bunu. İplemezdi Marta… Deniz onun canıydı… İbadet eder gibi yüzerdi, meditasyon yapar gibi… Çocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…”
Madam Martha, Burgazadası’nın Sivriada’ya ve batıya bakan, kuzey ve güneye kapalı koyunda mevsimin yaz veya kış olduğuna aldırmaksızın ibadet yaparcasına denize girer, günbatımıyla güneşe ulaşmak ister gibi yüzermiş her gün.
Ada Halkı Kampçılardan Rahatsız!
Kampçılar için iyi bir mekan olsa da çeşitli sebeplerden dolayı ada halkı kampçılardan rahatsız. Öncelikle kampçıların ateş yakması adada yaşayanları haklı olarak ürkütüyor. Bilinçsiz olarak ormanlık alanda yakılan ateşler ada için büyük bir tehdit. Bunun haricinde bazı kampçıların çöplerini toplamaması, tuvalet ihtiyaçlarını ormanlık alanda gidermeleri, hatta yakındaki evlerden tuvaletlerini kullanmayı ve su istemeleri ada halkının rahatsızlığının başlıca sebeplerinden.
Medyada Madam Martha koyu:
2015 Ağustos ayında, Madam Martha Koyu’nda kamp yapmaya giden kişiler, akşam saatlerinde ellerinde bıçak ve sopalarla kamp alanına gelen 15-20 kişilik bir grup tarafından saldırıya uğramıştı.
2017 Haziran ayında ise ormanlık sit alanında ateş yakıldığı bilgisi üzerine kamp yapan gençlere şafak baskını düzenlenmişti. Deniz polisinin botlarla katıldığı operasyona Çevik Kuvvet, Olay Yeri İnceleme, Narkotik ve Helikopter de eşlik etmişti. Adalar Emniyet Müdürlüğü 54 kampçıdan 37’sine işlem yapmıştı. Aramalarda bir miktar uyuşturucu ele geçirilirken, 32 çadıra el konulmuştu.
Günümüzde Madam Martha koyu
Günümüzde Halikya adı unutuldu ama Burgazadası; Dramatik yaşam öykülerinden biri olan Martha’yı unutmadı.
Halikya, tarihe karıştı. Koy, Martha adıyla bilinir oldu…