Büyükada’da ada dokusuna uygun olmadığı gerekçesiyle “Azmanbüs” olarak adlandırılan İETT araçlarına karşı düzenlenen protestolarda gözaltına alınan 10 aktivistin yargılanmasına bugün (23 Mayıs 2025) Adadalar Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İETT yetkililerinin başlangıçta yaptıkları şikayeti geri çekmelerine rağmen kamu davası olarak devam eden davanın bir sonraki duruşması 17 Ekim 2025 tarihine ertelendi.
Büyükada’da, Adalıların “Azmanbüs” adını taktığı ve ada dokusuna uygun olmadığını belirterek protesto ettiği devasa minibüslere karşı yapılan eylemler sırasında polis müdahalesi yaşanmış ve 10 kişi gözaltına alınmıştı. Olayın ardından İETT ve İBB yetkilileri önce şikayetçi olmuş, ancak daha sonra bu şikayetlerini geri çekmişti. İETT tarafından yapılan kamuoyu duyurusunda, “gerekli idari işlemler tamamlanarak söz konusu şikayetlerin geri çekildiği, ancak soruşturmanın İETT’nin inisiyatifi haricinde Savcılık nezdinde kamu davası yönünden devam ettiği” belirtilmişti.
Adalılar, bu araçların Adalar’ın yaya bölgesi statüsüne aykırı olduğunu, dar yolları tıkadığını, doğal ve kültürel dokuya zarar verdiğini savunarak “Azmanbüs”lerin ada dışına çıkartılması için binlerce imza toplamış, ancak bu çabalarından bir sonuç alamamıştı.
Bugün başlayan davanın sanıkları arasında bulunan Avukat Onur Şen, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, “Bugün 23 Mayıs 2025. İETT yetkilileri ve İBB yetkilileri hakkımızda şikayetçi olmuşlardı. Burada da iddiaları ulaşım araçlarının kaçırılması ve alıkonulması hakkındaydı. Savcı tarafından iddianame hazırlandı ve ilk duruşmaya burada 10 sanık arkadaşımla beraber katıldım. Bundan sonraki aşama 17 Ekim’de ikinci duruşma olacak, ondan sonra da ne olacağını göreceğiz” ifadelerini kullandı.
Adalıların, İETT tarafından hizmete sokulan ve “Azmanbüs” olarak adlandırılan elektrikli minibüslere yönelik temel itirazları şunlar:
Doğal ve Kültürel Dokuya Zarar: UNESCO miras adayı ve doğal ile kentsel SİT alanı statüsündeki Adalar’ın dar yollarına uygun olmayan bu büyük araçların, adaların özgün yapısını tahrip ettiği belirtiliyor.
Yaya Bölgesi İhlali: Yasal olarak motorlu taşıt trafiğine kapalı bir yaya bölgesi olan Adalar’da, bu araçların SİT alanı statüsüne aykırı olarak ve Koruma Kurulu izni olmadan kullanıldığı savunuluyor.
Katılımcı Demokrasi Eksikliği: İBB ve İETT’nin, Adalıların görüşlerini dikkate almadan, vaat edilen ulaşım çalıştayı gibi süreçleri işletmeden araçları dayattığı eleştirisi yapılıyor. Toplanan binlerce imzaya rağmen itirazların görmezden gelindiği vurgulanıyor.
Güvenlik ve Yaşam Kalitesi: Azmanbüslerin dar yollarda trafiği tıkadığı, başta çocuklar olmak üzere yayaların güvenliğini tehdit ettiği, sokaklarda yürüme özgürlüğünü kısıtladığı ve kedi, köpek, kuş gibi hayvanların güvenliğini tehlikeye attığı ifade ediliyor.
Turizm Odaklılık Eleştirisi: Bu araçların yerel halkın değil, artan ziyaretçi sayısının ve turizmin ihtiyaçlarına hizmet ettiği, Adalar’ın turistikleştirilmesinin doğal ve ekolojik yapıyı bozduğu düşünülüyor.
Verilen Sözlerin Tutulmaması: İETT Genel Müdürü ve Adalar Belediye Başkanı’nın, araçların kullanılmayacağına dair söz vermesine rağmen, özellikle bayram döneminde araçların emrivaki şekilde sefere konulması tepkilere neden olmuştu.
Alternatif Çözüm Önerileri: Adalılar, toplu taşıma yerine daha küçük, adaya uygun araçlar (örneğin mevcut Adabüsler) veya yürüme odaklı çözümler öneriyor. Büyükada’nın en uzak mesafesinin 1 km’den az olduğu belirtilerek toplu taşıma ihtiyacının abartıldığı savunuluyor.
Adalılar, bu araçların adadan derhal çekilmesini ve İBB’nin katılımcı bir süreçle, adanın ekolojik ve kültürel özelliklerine saygılı çözümler üretmesini talep ediyor. Bu taleplerini protestolar, eylemler ve imza kampanyalarıyla sürdürmeye devam ediyorlar.